Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi

Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmed

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kadim şehirlerin en önemli güzelliğinin, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurması olduğunu belirterek, "İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Esenler Belediyesi'nin ev sahipliğinde Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi"nde konuştu.

Zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen, programa katkı sunan tüm bakanlıklara, kurumlara, üniversitelere, danışma ve bilim kurulunda görev alanlara teşekkür eden Erdoğan, dünyanın 60 farklı ülkesinden zirveye katılan misafirlerin katkı, öneri ve eleştirilenin kendileri için son derece kıymetli olduğunun altını çizdi.

Bu tarz toplantılarda farklı kesimleri, fikir ve tecrübeleri bir araya getirmenin, onlardan istifade etmenin yollarını aramanın asıl olduğunu belirten Erdoğan, zirvenin, hem sivil toplumu hem akademiyi hem de ana vazifesi doğrudan vatandaşa hizmet olan belediyeleri aynı zeminde buluşturduğunu, birleştirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tartışılan başlıklar arasında klasik meselelerin yanında, göç, mülteciler, çevre sorunları gibi güncel temaların da yer almasını oldukça faydalı bulduğuna işaret ederek, gerek dün ve bugün yapılan takdimlerin gerekse kültürel porgramlar sırasındaki fikir teatilerinin verimli ve bereketli geçtiğine inandığını kaydetti.

Şehirlerin serencamının aynı zamanda insanlığın da serüveni ve yolculuğu olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kahire'den Roma'ya, Timbuktu'dan Semerkant'a, Kudüs'ten Pekin'e kadar her kadim şehir, üzerinde yaşayan izlerini, hatıralarını bugüne taşır. Şehir sadece mekan değildir. Şehir, bunun ötesinde insanın hayata, kendine ve etrafındaki tüm varlıklara dair tasavvurunun tecessüm etmiş halidir. Büyük İslam mütefekkiri İbn Haldun şehirlerin de bir ruhu olduğunu ve insanların zamanla yaşadıkları şehirlerin ruhuyla iç içe geçtiğini, özdeşleştiğini ifade ediyor. Medeniyetler kendi ruhunu, tarihi ve kültürel değerlerini inşa eden şehirler doğurmuş, bazı durumlarda ise şehirler, bir medeniyetin menşe, memba, kurucu unsuru olmuştur. Bizim fikir dünyamızda medeniyet şehirdir. Şehir de Medine'dir."

- "İslam şehirlerinde dünya ile ahiret iç içedir"

Erdoğan, Medine'nin, İslam tarihininde medeniyetin kurucu ve sembol şehri olduğunu, Batı medeniyetine bakıldığında ise kurucu şehir misyonunu Atina ve Roma'nın üstlendiğini aktardı.

Bu iki şehrin insanla, tabiatla ve aşkın olanla kurduğu ilişkinin, sadece kendi dönemlerindeki mimariye, idareye ve beşeri düzene değil, aynı zamanda modern Batı paradigmasına da yansıdığının görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu iki farklı model arasındaki temel ayrım ise şudur; İslam nedeniyetinde yaratıcı ile yaratılan arasındaki ilişki doğrudan mekana, yani şehre yansırken, Batı'da bu daha çok karşıtlık ve çatışma üzerinden şekillenmiştir. Fark budur. Tevhit, yani vahdet, yani birlik ve bütünlük, tüm İslam şehirlerinin alameti farikasıdır. Batı'da birbirine zıt görülen unsurlar, İslam medeniyetinde şehrin içine ahenkle meczedilmiştir. Medine'de çarşıyla cami, medreseyle pazar yeri, ölümle hayat bir bütündür. Şehrin merkezini mabetler, yani ulu camiler oluşturur. Ulu caminin etrafında ise medreseler, aşevleri, bedestenler, ticarethaneler, hanlar, hamamlar bulunur. İslam şehirlerinde ihtişam ile sadelik, vakar ile tevazu, yeni ile eski, dünya ile ahiret iç içedir ve bir aradadır. Cami avlularında bulunan mezarlıklar insanın ölümü her an yanında taşıdığını, dünya hayatının geçici olduğunu, asıl baki olanın ibadet, taat, hayır ve hasenat olduğunu hatırlatır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, her an ölecekmiş gibi uhraya çalışmak, bakmak, hayatı bu şekilde tarif etmek, anlamlandırmak işte gerçek bu."

- "İstanbul'un her sokağında da saklı bir tarih, asırlık bir tecrübe vardır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında şehirlerin de zamanla tekemmül eden, yeni gelenlerle her daim yoğrulan, kendini yenileyen bir karakteri, şahsiyeti olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterini kaybetmeden, yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum. İstanbul'da tüm ihtişamıyla Batı Roma'nın, Bizans'ın izlerini görürken, aynı zamanda Medine'nin tevazuna ve manevi derinliğine de şahitlik edersiniz. Bu dikey mimariyle olanları kastetmiyorum, ondan öncesini kastediyorum. Yani ben çocukluğumu arıyorum İstanbul'da. Bu kutlu şehrin her bir köşesinde, Allah rahmet etsin merhum Turgut Cansever'in şu ifadesi çok anlamlıdır, belediye başkanlığımda zaman zaman bana danışmanlık da yapmıştı, Turgut Hocamız derdi ki 'Ecdat tüm ruhunu taşa ve ahşaba nakşetmiş.' Böyle bir inceliğe ve estetiğe şahit olursunuz. Hani bazı şehirler vardır iyi yazılmış kitap gibidir. Okumaya, anlamaya, onu yaşamaya doyamazsınız. Başlar ve o kitabı bitirirsiniz. Nasıl bir kitap, sayfalarına, satır aralarına gizlenmiş bilgi hazineleriyle doluysa, İstanbul'un her sokağında da saklı bir tarih, asırlık bir tecrübe vardır."

Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiirinden dizeler okumak isteyen Erdoğan, simultane çeviride yaşanabilecek sorunlara karşı şiiri yavaş okuyacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kısakürek'in, "Tarihin gözleri var, surlarda delik delik / Servi, endamlı servi, ahirete perdelik / Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at / Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat / Şahadet parmağıdır göğe doğru minare / Her nakışta o mana, öleceğiz ne çare / Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet / Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet / O manayı bul da bul / İlle İstanbul'da bul / İstanbul, İstanbul..." dizelerini aktararak, "Evet İstanbul işte böyle bir şehir. Buna doyum olmaz." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :