"Uluslararası Medeniyetler Beşiği Kudüs" sempozyumu

"Uluslararası Medeniyetler Beşiği Kudüs" sempozyumu

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin: - "Dünyadaki birtakım gelişmeler çerçevesinde Kudüs başta olmak üzere Filistin'in diğer bölgelerini de kapsayacak şekilde bir Yahudi yerleşmesi talebi var. 2. Abdülhamid, padişahlı

İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Engin, "Dünyadaki birtakım gelişmeler çerçevesinde Kudüs başta olmak üzere Filistin'in diğer bölgelerini de kapsayacak şekilde bir Yahudi yerleşmesi talebi var. 2. Abdülhamid, padişahlığı boyunca bu taleplerle uğraşmak zorunda kalmış ve büyük oranda da bu taleplerin önüne geçmeyi başarmıştır. 2. Abdülhamid döneminde Kudüs'e yoğun bir Yahudi yerleşmesi olmamıştır." dedi.

Üsküdar Belediyesi tarafından Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Medeniyetler Beşiği Kudüs" sempozyumunun son gününde Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu başkanlığında "19. Yüzyılda Kudüs" başlıklı oturum düzenlendi.

Oturuma katılan Prof. Dr. Engin, 2. Abdülhamid döneminde Kudüs hakkında bilgi verdi.

Engin, Kudüs'ün 2. Abdülhamid döneminde doğrudan İstanbul'a bağlı olarak yönetilmesinin, bu beldeye verilen önemi gösterdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"2. Abdülhamid döneminde ülkenin genelinde yapıldığı gibi Kudüs'e de sağlık hizmetleri, sosyal devlet anlayışı kapsamında genel olarak yapılan yardımlar, eğitim faaliyetleri burada da geçerli. 2. Abdülhamid dönemine genel olarak baktığımızda, hem iktisaden hem askeri olarak hem de dünya üzerinde sahip olduğu siyasi güç olarak önemli bir konuma geldiğini görüyoruz. Bu Kudüs'e de yansımıştır. Dünyadaki birtakım gelişmeler çerçevesinde, Kudüs başta olmak üzere Filistin'in diğer bölgelerini de kapsayacak şekilde bir Yahudi yerleşmesi talebi var. 2. Abdülhamid padişahlığı boyunca bu taleplerle uğraşmak zorunda kalmış ve büyük oranda da bu taleplerin önüne geçmeyi başarmıştır. 2. Abdülhamid döneminde Kudüs'e yoğun bir Yahudi yerleşmesi olmamıştır. 1881 yılından itibaren Yahudilerin göç talepleri yoğunlaşmaya başladı. Osmanlı hükümeti kendilerine sığınan Yahudilerin 100 haneyi geçmeyecek şekilde dağınık halde yerleşmelerine izin vermiş ama Kudüs ve Filistin'e yerleşmeleri hep yasak olmuştur. 1856 Islahat Fermanı gereği yabancılara toprak satın alma hakkı verildi. Yahudiler de Filistin'e yerleşme çabası içine giriyor. 2. Abdülhamid'in aldığı önlem gereği toprak satın alınsa bile Filistin bölgesine yerleşim yine de yasaklanmıştır. Kanun olduğunu öne sürseler bile 2. Abdülhamid döneminde padişah iradesinin kanunun üstünde olduğu ilkesi her zaman geçerli olmuştur. Yahudiler yan yollardan yasağı delmeye çalışıyor. Rüşvet verilerek yasaktan önce yerleşti belgesi alınmıştır."

Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Avcı, Osmanlı döneminde Kudüs'ün önemi ve 19. yüzyılda değişen şartlar karşısında devletin konumu hakkında bilgi verdi.

Osmanlı Devleti'nin Kudüs'te büyük yapılarla temsil edilmediğini dile getiren Avcı, "Avrupalı tarihçiler bu eksikliği Osmanlı Devleti'nin Kudüs şehrine değer vermediği şeklinde yorumlar. Bu son derece yanlış bir yorum. Bunun için Osmanlı Devleti'nin kutsal kentlere bakışını ve nasıl ele aldığını düşünmek gerekir. Osmanlı Devleti Kudüs'ü Memlüklüler'den devraldığında yoğun bir medrese, mescit gibi yapılar vardı bu şehirde. Dolayısıyla bu yapıların yanına Selimiye, Sultanahmet gibi devasa yapı yapacak ne yer vardır ne de gerek vardır. Hiçbir zaman, Mekke ve Medine'de olduğu gibi Kubbet'üs Sahra ya da Mescid-i Aksa gibi camilerin yanına büyük heybetli başka camiler yapmak suretiyle devleti temsil etmek gibi düşünce gelişmemiş. Aslında bu bir öğretidir. Osmanlı Devleti elbette yapabilirdi. Kanuni döneminden itibaren kentin altyapısına, ekonomik yönden canlandırılmasına, kamu hizmetlerinin yürütülmesine yönelik pek çok önemli hizmetler yapılmıştır." diye konuştu.

Oturumunda daha sonra Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Taha Kılınç "1917 sonrası Kudüs'e bakış"ı aktarırken, Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri ise "İsrail'in Kudüs İşgali"ni ve 1967'den sonra yaşananları anlattı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı