Türk’ün Sevincinin Bugünü

Geçen hafta, mûsikîmizin dününü yüzeysel olarak incelemiş, önemini bildirmeye çalışmıştım. Böylelikle bugünkü yazımın konusunu da önceden tayin etmiştim. Mûsikî konusunda yazmaya karar vermemin sebebi ise nisan ayında şehrimizde müziğin ‘sessizce’ dalgalanıvermesiydi. Gerek geçen ay içinde üniversitemizin düzenlediği “Müzik FESTİVALİ” –ah, neden şenlik diyemeyiz- olsun, gerekse çeşitli toplulukların hazırladıkları etkinlikler olsun gelen baharla bir coşku saldı içime. Öyle ki büyük tambur ustası Necdet Yaşar şehrimize geliyor, bu güzelliği üniversite yapıyor fakat katılımın az olması canımı sıkmıyor değil. Fakat ilgili duyuruların yapılmayışı bunun sebebi olabilir. Benim ise, tesadüfen ulaştığım “Nisan 2005- Kültür Sanat Etkinlikleri Rehberi” sayesinde haberim olmuştu. Konuyu buraya getirmemin sebebi ise şehrimizde mûsikîye önem verildiği fakat zaman ayrılmadığı gerçeğini bilmenizi isteyişimdendir. *Okullarda müzik eğitimine gelirsek… Müzik, resim gibi haftada tek saatlik derslere çeşitli nedenlerden dolayı gereken önem verilmediği ve bunun yıllardır süregelmesine rağmen hiçbir düzenleme yapılmadığı da şu bilindik acı gerçeklerimizdendir. Fakat geçenlerde resim, müzik ve beden eğitimi derslerin müfredattan kaldırılacağını duymuştuk. Bu derslerin yerine “sanat etkinlikleri” ve “spor etkinlikleri” başlığı altında yeni derslerin olacağını duyduk. Sanat etkinlikleri olarak drama, tiyatro, halk oyunları, çalgı aleti, resim, fotoğrafçılık, heykel gibi dersleri alacak öğrenciler, spor etkinlikleri dersinde ise güreş, futbol, basketbol, satranç vb. eğitimleri alacaklar. Doğrusu, yerinde olursa güzel bir gelişme olacak. Fakat bu dersleri verecek öğretmenler yeterli mi, yeterliyse bile öğretmenlerin kendi eğitimleri yeterli mi gibi benzer sorunlar çıkmasa bari… Bunu geçtik diyelim! Okullarımızda, bu eğitimlerin verileceği derslikler mevcut mu? Bakınız, önem verilmeyen bu konular daha yürürlükte değilken bile nasıl da yılan hikâyesine dönüşüveriyor… Karamsarlık ister istemez baş gösteriyor… **Eğitimin, her ne alanda olursa olsun büyük önem taşıdığını görmezden gelmemizin faturasını kim çekiyor? Biz! Öyleyse, uyanışlar ne zaman gerçekleşecek peki? Bakınız bütün hayatını insanların ve çocukların müzik eğitimine ayırmış bir Macar müzisyen Kodaly bu konuda ne demiş:“Eskiden çocuğun müzik eğitimi, doğumundan 9 ay önce başlamalı diye düşünürdüm. Şimdi aynı düşüncede değilim. Çocuğun müzik eğitimi annesinin doğumundan 9 ay önce başlamalı.”**İşte, böylesi önem teşkil eder mûsikî… Yabana atılası bir şey değildir eğitimi, hele ki icra söz konusu ise mutlaka değer verilmelidir. Önümüzde ki hafta ise, inşallah dinimizde mûsikînin yerini incelemeye çalışacağım. Derinlik ve dikkat arz ettiğinden bu hafta ele almayarak, önümüzdeki haftaya bıraktım… Sessiz sâdâsız kalmamak temennisiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.