"Türkiye'nin Yıldızları": Beytullah Eroğlu

"Türkiye'nin Yıldızları": Beytullah Eroğlu

- Milli paralimpik yüzücü Beytullah Eroğlu, korkarak başladığı yüzmede önemli başarılara imza attı- Beytullah Eroğlu:"Yüzmeye başladığımda 6 yaşındaydım. 7 yıl boyunca can simidiyle yüzdüm, elbetteki korktum"- "Herkes bir amaç uğruna spor yapar. Kimisi ma


İSTANBUL (AA) - ERCAN DOĞAN - Milli paralimpik yüzücü Beytullah Eroğlu, korkarak başladığı bu sporda uluslararası alanda elde ettiği başarılarla dikkati çekiyor.

Doğuştan iki kolu olmayan Beytullah Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, asosyal bir çocuk olduğunu ve korkarak başladığı yüzmeyle öz güven kazandığını söyledi.

Ailesinin desteğiyle spora başlayan milli yüzücü, uluslararası alanda önemli başarılar elde etti.

Kahramanmaraş'ta 1995 yılında doğan Beytullah, "Yüzmeye 2001'de başladım. Asosyal birey olduğum için ailem, beni yüzmeye yönlendirdi." dedi.

Uzun süre korkarak havuza giren ve izlediği bir videoyla korkularını aşan milli yüzücü, "Yüzmeye başladığımda 6 yaşındaydım. 7 yıl boyunca can simidiyle yüzdüm, elbetteki korktum. Antrenörlerim de korktu. Benden önce Türkiye'de benim gibi yüzen yoktu. Afrika'daki dünya şampiyonasında çekilen bir videoyla can simidini çıkardım. Benim gibi olanları izleyip de bunu yaptım." değerlendirmesinde bulundu.

Çocukken ailesinden başka kimseyle iletişim kurmadığına dikkati çeken Beytullah, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçine kapanık bireymişim. Spora başladıktan sonra öz güven kazandım. Çocukken benimle dalga geçildiğinde, 'kolları yok' dendiğinde, bunu anneme söyledim. Annem 'yalan mı söylüyorlar, senin kolların yok' dedi. Üzülmüştüm. Şimdi 'kolların nerede' diye sorduklarında 'evde unuttum' diyorum. Kendimle barışık birey oldum."


- Rol modeli amcası Şeref Eroğlu


Beytullah Eroğlu, spor kariyerinde her zaman amcası Şeref Eroğlu'nu örnek aldığını söyledi.

Genç yüzücü, eski milli güreşçi Eroğlu'nun kendisine her zaman destek verdiğini vurgulayarak, "Amcam her zaman 'ya alkışlayan olacaksın ya alkışlanan' düşüncesini benimsemiştir. Dünya şampiyonu bir amcanın olması sana artı kazandırıyor." diye konuştu.


- 128 kez milli mayoyu giydi


Henüz 23 yaşında olan Beytullah Eroğlu 128 kez giydiği milli mayoyla dünya ve Avrupa şampiyonalarında önemli başarılara imza attı.

Milli takıma 15 yaşında seçilen Beytullah, "2010'da dünya şampiyonasına gitmiştim. Tarihimizde ilk defa final yüzen oldum. Ertesi yıl Avrupa Şampiyonası vardı. Hiç madalyamız yoktu, Avrupa şampiyonu oldum. İki dünya üçüncülüğü, ikişer Avrupa ikinciliği ve üçüncülüğünden sonra dünya şampiyonluğunu kazandım." şeklinde konuştu.

Uluslararası yarışmalarda 34 altın, 24 gümüş ve 9 bronz madalya almayı başaran Beytullah, "Herkes bir amaç uğruna spor yapar. Kimisi maddi kazanç kimisi manevi kazanç için yapar. Ben bayrağımız ve vatanımız için yapıyorum." ifadelerini kullandı.


- Artık ayaklarının üzerinde duruyor


Beytullah Eroğlu'nun sporda elde ettiği başarılarda ailesinin katkısı büyük oldu.

"Ailem her zaman yanımda oldu" diyen milli sporcu, şunları kaydetti:

"Sıkıntılarıma rağmen destekçim oldular. Başarabileceğime inandılar. Geniş bir ailem var. Amcam, dayım, teyzelerim eve toplanır ve yarışları canlı olarak izlerler. Yarışmadan bir hafta önce Kuran okunur, namaz kılınır. Pazarlara gidilir dualar istenir. Onların elbetteki katkıları büyük. Bana inanmaları, 'yapamam' dediğimde onları düşünmem büyük katkı sağlıyor. Yarışmadan sonra yemek yiyecek halim kalmıyor. Görüntülü bir aramayla onların sevinci enerji veriyor. Bir yarıştan çıkıp birine giriyoruz. Enerjimin kalması gerekiyor, ailemin verdiği enerji her şeye değer."

Elde ettiği başarılarla ailesinin de mutlu olduğunu anlatan milli yüzücü, "Annem 'Beytullah doğduğunda çok ağladım, böyle olacağını bilseydim ağlamazdım' der. Ben ailemin Kahramanmaraş'a dönmesini istediğimde, babam bunu başarmam halinde yeniden doğacağını söylemişti. Bütün engelli ailelerin en büyük korkusu evlatlarından önce vefat etmeleri. Her şeyimi yapar hale geldim. Tek yaşıyorum. Yaklaşık iki yıl önce ailemin Kahramanmaraş'a dönmesini istedim. Ayaklarımın üzerine basabilmek için, daha iyi pratikler yapabilmek adına dönmelerin istedim." değerlendirmesinde bulundu.

Ailesinin Kahramanmaraş'a gitme konusunda tereddütleri olduğuna dikkati çeken Beytullah, "Sonuçta annem ve babam 'yapabilir mi' diye düşündüler. Dönmelerinin ilk aylarında her gün 40 dakika konuşuyordum. Artık görüşmeler, 3-5 günde 3-5 dakikaya düştü. Özlüyorlar, sık sık yanlarına gidiyorum." ifadelerini kullandı.


- "Koyu Beşiktaşlıyım"


Sporcuların sürekli kamplarda olduğunu anlatan Beytullah, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Antrenman dışında zamanımızı dinlenmeye ayırırız. Dizi izliyorum. Kitap okuyorum. Koyu Beşiktaşlıyım. Keşke Avrupa Ligi'nde elenmeseydik, kazanabilirdik. İnşallah önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi'ne gideceğiz."

Her akşam uyumadan önce müzik dinlediğini belirten Beytullah, "Siyasi kitapları da okumaya gayret ediyorum. Gazeteleri de takip ediyorum. Siyasetle biraz ilgiliyim. Gelecekteki hedeflerim arasında bu var, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kahramanmaraş'taki öğretmenim kitap yazmayı teklif etti. Kendi hayatımı yazacağım." diye konuştu.



- "Çıtayı hep yükselten bir birey oldum"


Spor kariyerindeki kırılma anlarıyla ilgili bilgi veren milli sporcu, çok çalışarak hedeflerine ulaştığını söyledi.

Sporun masraflı bir iş olduğunu anlatan Beytullah, şunları kaydetti:

"Çıtayı hep yükselten bir birey oldum. Dünya şampiyonasında bir rakibim vardı. Tekerlekli sandalyede oturmuş, rakibim olduğundan haberim yok. Son bekleme alanında yanımdaydı. Onu görünce iyi olmam gerektiğini hissettim. Sonrasında daha iyi çalışarak Avrupa şampiyonu oldum. Spor maddiyata dayanır. Malzemeler pahalı, hiçbir ücret almadan yapıyordum. Arjantin'den Sayın Cumhurbaşkanımızın uçağıyla döndük. Bana 'balık adam' diye hitap eder. Maddi imkanımızın olmadığını söyledim. Beni İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a emanet etti. Onlar da beni dünya şampiyonu yaptı. Profesyonelliğe ve iyi şartlara orada geçiş yaptım."


- "İflasın eşiğine geldik"


Marangoz ustası olan babasının kendisiyle ilgilenmek zorunda kalması nedeniyle maddi zorluklar yaşadıklarını anlatan Beytullah, o sıkıntılı günleri atlattıklarını ve ailesinin kendi aldığı evde yaşadığını dile getirdi.

Milli takıma gitmeleri sırasında babasına bağımlı olduğunu hatırlatan Beytullah, "Aileme bağımlı olduğum için babam benimle ilgilenmek zorundaydı. İflasın eşiğine geldik, dükkanı kapatmak zorunda kaldık. Babam işsiz kaldı, maddi olarak çok zorlandık. Ona rağmen yanımda oldu. Onlara 'sizin tek çocuğunuz Beytullah değil, diğerlerine de bütçeyi ayırmanız lazım' dedim. Babam 'ben ne kadar zengin olursam olayım, Beytullah eve geldiğinde bana arkasını dönerse, önemi yok' dedi. Çok şükür aldığım evde oturuyorlar. Desteklerimle hayatlarını idame ediyorlar." şeklinde konuştu.


- "Her engelli başarabilir"


Engelli bireyler olarak bazı sıkıntılar yaşadıklarını vurgulayan Beytullah, en büyük sorunun insanların ön yargısının olduğunu söyledi.

"Ben başardıysam herkes başarabilir" diyen milli yüzücü, "Tekerlekli sandalyede arkadaşlarım var, maalesef tesislerimiz, sosyal alanlarımız uygun değil. En büyük sorunumuz bakış açısı. Engelliye acıyarak bakmamamız gerekir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de sosyal alanlardaki sıkıntılarına değinen Beytullah, "Restorana gittiğimde tribünün önünde yemek yiyor gibiyim. Türkiye'de ayağımla yemek yiyince herkes bana bakıyor. İrlanda'da üniversite yemekhanesinde bir keresinde yemek yedik. Diğer öğrenciler de geldi; kimse bana bakmıyor. 'Ben ayakla yemek yiyorum, kardeş bana baksana' diyorum kendi kendime. Bilinç kazanmışlar." diye konuştu.

Zaman zaman İstanbul'da da uluslararası kampların yapıldığını ve başka ülkelerden sporcuların geldiğini aktaran Beytullah, "Gelen sporcular beni tebrik ediyor; 'sağlıkta çok iyisiniz, engelli oranınız çok düşük. Hiç engelli görmüyorum' diyorlar. Bizim engelli oranımız dünyada çok yüksek. Çıkmıyoruz, çıkmadığımız zaman engelli yok sanıyorlar. Aileler utanıyor. Dört duvar arasında ömür geçmez. Dışarıda hayat var. Hayatlarını yaşasınlar." değerlendirmesinde bulundu.


- En acı dersi rakibi Dias'tan aldı


Beytullah Eroğlu, spor hayatındaki en acı dersi Brezilyalı rakibi Daniel Dias'tan aldığını dile getirdi.

Paralimpik olimpiyat şampiyonluğunu 7 kez kazanan Dias'ın insan olarak da çok iyi olduğunu vurgulayan genç yüzücü, "Omurilik felçlilerin bazen baş ağrısı krizi gelir. Rakibimin birinin de baş ağrısı krizi tutmuş. Hiçbirimiz farkında değiliz. Herkes birincilik için orada. Ben de ülkemin çıkarları için kendimi tamamen dış dünyaya kapatmışım. Dani o sporcuyla ilgilendi, iyi olup olmadığını sordu. Ben o anda kendimden utandım. İnsanlığı hiçe sayarak hiçbir şey görmemişim. Belki o sporcu hayatını kaybetse fark etmeyecektim. En önemli şeyin insanlık olduğunun farkına vardım." değerlendirmesinde bulundu.


- "2024'e kadar devam etmek istiyorum"


Kariyer planlamasıyla ilgili bilgi veren Beytullah, sözlerini şöyle tamamladı:

"2024'e kadar devam etmek istiyorum. Antrenörümün hedefi 2028, vücudum neyi kaldırır zaman gösterecek. Türk sporunu geliştirmek istiyorum. Neredeyse doğduğumdan beri sporcuyum. İşi en ince ayrıntısına kadar gördüm. Sporu bıraktıktan sonra yönetim alanında bulunmak istiyorum."






Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :