Türkiye ile DSÖ arasında "İstanbul Ofisi" anlaşması

Türkiye ile DSÖ arasında "İstanbul Ofisi" anlaşması

Türkiye ile Dünya Sağlık Örgütü arasında, İstanbul'da, insani ve sağlık alanındaki acil durumlara hazırlık ve hızlı cevap konusunda faaliyet gösterecek ofis kurulması için anlaşma imzalandı - Sağlık Bakanı Akdağ:- "Burası, bulaşıcı hastalıklar ve acil dur

ANKARA (AA) - Türkiye ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) arasında, İstanbul'da, insani ve sağlık alanındaki acil durumlara hazırlık ve hızlı cevap konusunda faaliyet gösterecek ofis kurulmasına yönelik anlaşma imzalandı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Zsuzsanna Jakab'ın görüşmesinin ardından, "İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlıklılık ve Yanıt Dünya Sağlık Örgütü İstanbul Ofisi" anlaşması için bir otelde imza töreni düzenlendi.

Bakan Akdağ, burada yaptığı konuşmada Sağlık Bakanı olduğundan bu yana DSÖ Avrupa Bölgesi ile çok yakın temas içinde olduğunu belirterek, acil ve afetlerin sağlık yönetimi konusunda İstanbul'da oluşturulacak ofisin çok önemli bir boşluğu dolduracağını bildirdi. Akdağ, yapılan bir toplantıda bu ofisin açılmasının gündeme geldiğini hatırlattı.

Bu ofisin sadece hazırlık için değil, aynı zamanda hızlı cevap açısından da kullanılacak bir merkez olmasını savunduklarını vurgulayan Akdağ, "Sonunda da bu oluştu. Özellikle son zamanda yanı başımızda Suriye'de çıkan savaş ve insanlık tarihinin gördüğü en vahşi devlet terörü, çocuklara, yaşlılara, hastalara bile acımayan tavır gösterince ve bu büyük göç akımıyla Türkiye'ye 3 milyon Suriyelinin gelmesiyle sonuçlanınca, ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bir kere daha görmüş olduk." dedi.

- "DSÖ'yü iyi bir iş arkadaşı olarak görüyoruz"

Kurulacak birimin her türlü hazırlık ve hızlı cevap için DSÖ'nün en kıymetli ofislerinden biri olacağına inancını dile getiren Akdağ, bunun birlikte başarılacağını ifade etti.

Bakan Akdağ, bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar hakkında bilgi vererek, Türkiye'nin, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın birinci fazında hastalık yükünü yüzde 4 azalttığına ve bunu dünyada nadir ülkelerin yapabildiğine dikkati çekti. Anne ve çocuk sağlığı, beslenme gibi konularda önemli mesafeler alındığını vurgulayan Akdağ, "Ama maalesef bulaşıcı olmayan hastalıkların risk faktörleri konusunda durumumuz hiç iç acıcı değil. Dünyanın birçok ülkesiyle benzeşiyoruz, özellikle zengin ülkelerle daha çok benzeşiyoruz. Şişmanlık, hareketsizlik ve sigara. Bu üçü, şu anda ülkemizin sağlık geleceğini tehdit eden çok önemli sebepler. Alkol kullanımını da buna ekleyebiliriz." diye konuştu.

DSÖ'nün bulaşıcı olmayan hastalıklar için hazırladığı çok paydaşlı eylem planının yol gösterici olduğuna işaret eden Akdağ, şunları kaydetti:

"Dokümanların hazırlanması işi bitirmiyor. Dünyada kuzey Avrupa ülkeleri hariç, sağlıklı yaşama biçimlerine toplumun dönmesi konusunda çok başarılı olmuş ülke yok. Biz bu hususta da çok arzuluyuz. Bunun zor olduğunu biliyorum. Benim şahsi olarak da zayıflamam lazım. Topluma borcum var, 10 kilogram vereceğimi söylemiştim, 4 kilogram verdim, sonra geri aldım. Allah'tan bu taahhütte bulunurken kaç ay içinde yapacağımı söylemiş ama ne zaman başlayacağımı söylememiştim. Borcumuzu, topluma ödeyeceğiz. Bunu şunun için söylüyorum, bu meselenin gerçekten bu kadar farkında olan bir kişi olarak zorluk çekiyorsam, toplumun da zorluk çekeceği açık."

İnsanların zevk aldığı işlerden geri durmasının çok zor olduğunun altını çizen Akdağ, "Ancak eğer dünyanın bir sağlık geleceği olacaksa, bu risk faktörleriyle mücadele ederek olacaktır. Türkiye'nin bir sağlık geleceği olacaksa, yine bu risk faktörleriyle mücadele ederek olacaktır. Bunu da hep birlikte yapacağız." dedi.

Türkiye'nin DSÖ ile iyi bir yol arkadaşı olduğunu aktaran Akdağ, "DSÖ'yü, tecrübeli, çalışkan, birikimi olan iyi bir iş arkadaşı olarak görüyoruz. Özellikle zor durumdakiler başta olmak üzere sağlık ihtiyacı içindeki insanlara erişiminde, örgütü daha operasyonel ve aktif görmek istiyoruz. Bu hususta Türkiye olarak her türlü desteği vermeye hazırız." diye konuştu.

- "Toplumunun üzerine bombalar atabilen zalimliğin karşısına dikilmeliyiz"

Türkiye'nin Somali'de, Sudan'da 200 yataklı çalışan hastanesi olduğunu anımsatan Akdağ, buralarda sadece hastane inşa edilmediğini, aynı zamanda işletmeye de katkı verildiğini anlattı. Türkiye'nin dünyanın birçok ülkesinde bunu yaptığını ve yapmaya da devam edeceği bildiren Akdağ, şunlara dikkati çekti:

"Ama sesimizi daha çok yükseltmemiz gerekiyor. Eğer, Suriye'de çocukların üzerine bomba atılıyorsa, eğer Suriye'de hastaların, yaşlıların üzerine bomba atılıyorsa, eğer Suriye'de insanlar hedef gözetilmeksizin kullanılan silahlarla katlediliyorsa, buna biz 'dur' diyeceğiz. Esed'in 'dur' demesini bekliyorsak, beyhude bekleriz. Kendi toplumunun üzerine bombalar atabilen bir zalimliğin karşısına dikilmeliyiz. Türkiye, bu meselede yalnız kalmamalı. Uluslararası güç ve örgütler, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere bu hususta Türkiye'ye destek vermeli. Şuna yürekten inanıyorum, DSÖ olarak ve biz sağlıkçılar olarak bu meselede sesimizi daha fazla yükseltmeliyiz. Savaşın, politik bir mesele olmadığını, sivillere yönelik saldırıların insanlık suçu olduğunu, ciddi bir sağlık krizi olduğunu sesimizi yükselterek ortaya koymalıyız. Bugün atacağımız imzaların, bu vizyonla insanlığa önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum."

- "Problemleri çözen bir ofis olacak"

Bakan Akdağ'ın konuşmasının ardından Türkiye ile DSÖ arasında anlaşma imzalandı.

Atılan imzalar sonrası Türkiye'de kurulacak İstanbul Ofisi'nin işlevleri hakkında bilgi veren Akdağ, birimin, bulaşıcı hastalıklar ve acil durumlar için hazırlık dönemi ve hızlı cevap verilmesi anlamında yapılacak çalışmaların merkezi olacağını söyledi.

Akdağ, DSÖ'nün Avrupa Bölgesi adına böyle bir ofis yapılanması olduğunu anımsatarak, "Özellikle, bütün ülkelerin afetlere, ani çıkan bulaşıcı hastalıklara karşı hazırlığının nasıl olması gerektiği burada tasarlanacak, burada konuşulacak, eğitimler ve çeşitli ülkelerle toplantılar yapılacak." dedi.

Hızlı cevap konusunda ülkelerin politik şartlarının etkili olduğunu ifade eden Akdağ, "Örneğin, bir ülkede deprem oldu. Türkiye'de UMKE ekiplerimiz, 2 saat içinde bütün ihtiyaçları karşılayacak ekipmanlarla birlikte havaalanında olabiliyor ancak geçmişteki örnekler şunu gösterdi ki o felaketin meydana geldiği ülkeye gitme iznini 24 saatte bile alamıyorduk. Çok hayati saatler kaybedilmiş oluyor. Hızlı cevap için sistem oluşturulmadığında geç kalınıyor. Bu ofis, buna benzer problemleri çözen bir ofis olacak." diye konuştu.

- "Siz, örnek bir ülkesiniz"

DSÖ Direktörü Avrupa Bölge Direktörü Dr. Jakab da bu anlaşmadan ötürü büyük onur duyduğunu belirterek, söz konusu merkezin yakın zamanda faal hale geleceğini söyledi. Jakab, merkezin diğer ofislerle farkına ilişkin şu bilgileri aktardı:

"Bu bir mükemmeliyet merkezi, iyi uygulama merkezi olacak. İnsani yardım ve acil durum hazırlıklık görevi var. Bütün Avrupa bölgesine hizmet verecek. Toplam 53 üye devletimiz var. Bu merkez, bütün bu 53 ülkenin olduğu Avrupa bölgesine hizmet verecek. Türkiye'de DSÖ ofisimiz var. O bizim, DSÖ ile Türkiye arasındaki ikili anlaşmanın yürütülmesinden sorumlu, ana fark budur. Ofisin açılması, tam da zamanında oldu. Her zaman acil durumlar olacak. Çok iyi hazırlıklı olmamız lazım.

Başarılı olmak istiyorsak hazırlık, önleme çalışmalarında kapasitelerimizi güçlendirmeliyiz. İstanbul Ofisi'nin amacı da Avrupa genelinde ülkelerin kapasitesini güçlendirmek olacak. Bu ofis, temel kapasiteleri güçlendirme, uluslararası sağlık tüzüğü çerçevesinde, simülasyon çalışmaları, tatbikatlar yapmak, standartlarımızı güçlendirmek konusunda çalışmalar yürütecek."

Ofis için Türkiye'nin seçilmesinin çok yerinde olduğunun altını çizen Jakab, "Çünkü, Türkiye bu alanda çok tecrübeli. Türkiye'de geçmişte çok şiddetli depremler tecrübe edildi, acil durum kriz yönetimi yapıldı. Mültecilere ev sahipliği yapılıyor. Suriyeli hekim ve hemşirelerin eğitilmesi, merkezlerin kurulması konusunda Avrupa bölgesinde böyle çalışma yapan başka bir ülke yok. Bu kadar fazla mülteciye, göçmene ev sahipliği yapılıyor. Türkiye, çok insani bir yaklaşımla hizmetlerini de açtı bu kişilere. Siz bir örnek ülkesiniz. Başka Avrupa ülkelerinin kararlarına da örnek olmalı. Sağ olunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Akdağ, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Jakab'a özel işlemeli bir vazo hediye etti.

Öte yandan, DSÖ Türkiye Ofisi Başkanı Dr. Pavel Ursu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı İrfan Şencan, Sağlık Acil Durumları ve Bulaşıcı Hastalıklar Direktörü Nedret Emiroğlu ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Jakab'ın yaptığı sunumlar ile hem Türkiye hem dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklara ilişkin veriler paylaşıldı, Avrupa bölgesinin bulaşıcı olmayan hastalıklar ile ilgili planları aktarıldı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :