Türkiye çıkmaz sokakta

       Türkiye tarihi Erdoğan öncesi ve sonrası şeklinde iki dönemde incelendiğinde ülkemiz üzerinde oynanan ve oynanacak olan oyunları daha iyi anlayabiliriz. Erdoğan’ın ülkemiz tarihinde milat olduğu ihtilaf kabul etmez bir gerçektir.

       Erdoğan öncesinde derin devlet yapılanmasının dış güçlerin emrinde seyir izlemesi, buna mükabil olarak paralel yapının devletin temel hücrelerine sirayet etmesi ve önemli devlet kademelerini ele geçirmiş olması, devlet kademelerindeki bölünmüşlük, sık yaşanan darbeler, istihbarat biriminin zayıflığı ve dış ülkelere değil de kendi halkına karşı iş görmesi, cuntanın kendini devletin asıl sahibi görmesi, ekonomik istikrarsızlık, koalisyon hükümetleri, irtica korkusu, halkın devletle karşı karşıya gelmesi, PKK terörü, Doğu halkının devlete güven duymaması vs. nedenler batılı güçlerin elini güçlendiriyor ve Türkiye’yi batıya muhtaç kılıyordu. Böyle bir Türkiye’de ABD ve Batı, istediği zaman, istediği mekanda, istediği gibi at koşturabiliyordu. Ama artık değil… Erdoğan liderliğindeki “Yeni Türkiye”, “Eski Türkiye”den çok farklı…

         “Eski Türkiye”de ABD onayı olmadan, Batının rızası alınmadan Türkiye içte ve dışta bağımsız hareket edemiyordu. ABD ve Batının oyuncağı haline gelen Erdoğan öncesi Türkiye’nin itibarı bitmişti. Önceleri mecburi olarak ABD ile ilişkilerini sıkı tutan, zalimi kendi silahı ile vurmaya çalışan, rolünü en güzel bir şekilde oynayan AK Parti hükümeti halkın yarısının bu gidişe dur demesi ile başa geçti. Erdoğan liderliğindeki Ak Parti hükümeti ülkemiz halkına yeni bir kan pompalamıştı… Ak Parti iktidarı ile “halk-devlet çatışması” yerini “halk- devlet dayanışmasına” bıraktı. Bu dayanışma ise ABD ve Batıyı çıldırtmaya yetiyordu.

         Erdoğan liderliğindeki “Yeni Türkiye” özgürlükler alanında büyük mesafeler kat etti. Halkın refahını yükseltti. Din ve inançlar üzerindeki baskıyı kaldırdı. Halka güven verdi. Doğuya yatırımlar yaptı. Cuntanın belini kırdı, derin devleti bitirdi. Paralel yapının devlet kurumları üzerindeki etkisini kırdı. Halk iradesinin gerçek manada etkili olması için çalıştı. Artık halk sadece Başbakanı değil Cumhurbaşkanını da seçiyordu.30 yıllık Terör bitirilmeye çalışıldı. Barış süreci başlatıldı. Tüm bunlar güçlü bir Türkiye’nin Yeni bir Türkiye’nin temelini atmak içindi… Elbette ki bu gelişmeler Batılıları, şer odaklarını, ABD ve İsrail’ rahatsız etti, sadece rahatsız etmedi gece uykularını kaçırttı, çıldırttı…

         Barış süreci tüm hızıyla ilerlerken, her iki taraftan olumlu adımlar atılırken, hükümet barış sürecinin başarıyla ilerlemesi için ardı ardına olumlu adımlar atarken, Kuzey Irak yönetimi ile başarılı ilişkiler geliştirilirken elbette ki Ortadoğu üzerinde felaket oyunları oynayan, Batı insanının rahatı için Doğu insanın canını hiçe sayan, kendilerini yeryüzünün efendileri bizleri ise köle gören, Doğu halkını demokrasi masalı ile uyutan Batı Kefereleri boş durmayacak, şeytani planlarını devreye sokacaklardı. Nitekim vakit kaybetmeden harekete geçtiler. Türkiye’ye “dost, müttefik” ülke dediler ama hep adice ve sinsice düşmanlık ettiler.

  Önce Gezi eylemlerini düzenlediler sonra paralel yapıyı harekete geçirdiler buda başarılı olmayınca Doğu ve Güneydoğu’yu karıştırmaya, Türkiye’nin umut kapısı olan barış sürecini bitirmeye çalıştılar. Olmadı. Güçlenen Ortadoğu’nun çökmesi için Mısır darbesinde Sisi’ye destek verdiler, bununla Erdoğan’a gözdağı vermeye çalıştılar. Başarılı olamayınca da Türkiye için tam bir tuzak olan Suriye’yi karıştırdılar.

      Türkiye, sınır komşusu olan Suriye’deki karışıklıktan her ne şekilde olursa olsun etkilenecekti, mültecilerle bile olsa ekonomik kayıplar yaşayacaktı. Suriye’nin kadim yarası olan Kürt bölgesi bağımsızlaştırılacak ve hükümetin buraya müdahalesi sağlanacaktı. Böylelikle Türkiye’nin iç huzuru bozulacak, Doğu karışacak ve barış süreci bitirilecekti. Türkiye’nin Esed’le savaşması için uçaklar düşürüldü, sınır kapısında patlamalar yapıldı vs. Amaç Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi ve dolayısı ile İran ile savaştırmaktı... Hükümet akıllıca davrandı ve bu iki durumda da en doğru stratejiyi izledi… Zalimlerin tuzağı boşa çıktı. Türkiye kendisine kurulan tuzakları başarılı bir şekilde bertaraf Etmeyi başarmıştı.

      Batı Kefereleri bu başarısızlık üzerine çok önceden kurguladıkları diğer senaryoyu devreye soktular, Şii ve Kürtleri katleden İşid’i kullandılar. Tabi İşid durduk yerde sahneye çıkmamıştı. Esed’in tarafında yer alıp Suriye halkına savaş doğrultan İran ve Hizbullah’a ayrıca Irak’ta Sünnilere kan kusturan Şii yönetime ve bu zulme sessiz duran Talabani ve Bölgesel Kürt yönetimi Barzani’ye karşı bir tepki hareketi olarak doğmuştu. Bu hareketin basiretsizliği, dengesizliği hem Esed yönetimini güçlendirdi, hem de Ortadoğu’nun bataklığa sürüklenmesine yol açtı. Batılı şer güçleri Ortadoğu’yu karıştırmanın yolunu buldular ve Kürtleri, Şiileri katleden İşid’e silah, para ve istihbari bilgi desteğinde bulundular.

      Kürtlerin İşid eli ile katledilmesi silah bırakmaya niyetlenen PKK’nın daha da silahlanmasını ve halk kahramanı olarak algılanmasını sağladı. Açık ve net tablo ortada hedef Türkiye’nin iç barışı… Ortadoğu’da güçlü bir Türkiye zayıf bir batı demektir. İşid’in Esed’i değil’de halkı hedef alması kime uşaklık ettiğinin anlaşılması için yeter delildir. Doğu Türkistan’da yaşanan katliama sessiz kalan ABD’nin, İşid’i vurma kararı alması bu işin arkasındaki güçleri tarif etmeye yeter değil mi?

     Türkiye Suriye meselesinde çıkmaz sokakta, ama Allah’ın izni ile zalimlerin oyunları boşa çıkacak ve Türkiye galip çıkacaktır. İki güzel insanın yönettiği Ülkemin rabbimin yardımında mahrum kalmayacağını umud ediyorum. Türkiye girdiği bu çıkmaz sokakta ABD’nin yanında yer alıp İşid’i vurmazsa hiç ilgisi olmadığı halde İşid’in arkasındaki güç olarak algılanacak, ABD’nin yanında yer alırsa ABD hedeflerine istemeden destek çıkmış olacak. Hükümetin tezkere kararı hayırlı bir karar olarak görünüyor. Batının tuzakları bununla da boşa çıkmış olacak inş.

    Türkiye başından beri Suriye meselesinde en güzel duruşu sergilemiş ve bölgede durması gerektiği yerde durmuştur. Halk olarak bizler hükümete destek çıkmalıyız. Bu zorlu süreci atlatırsak artık Batı Şeytanı sadece kendini yiyip bitirecektir. PKK/HDP/BDP’nin bu süreçte üstlendikleri provakatif rol inş. Akamete uğrayacaktır. Her fırsatta barış sürecini bitirtmekle tehdit eden bu şer güçlerinin oyunları boşa çıkacaktır. Güvenlik güçleri, Batıda ve Doğuda halkın birbirine düşmemesi için yoğun mesai harcamalılar. Rabbim bizleri zalimlerin fitnesinden korusun…

               HAİNLER KENDİ TUZAKLARINDA BİTMEYE MAHKÛMLAR…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum