Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Türkiye bunu da gördü, ne olacak Memleketin hali?

2 hafta kadar önce bir kardeşim şöyle bir mesaj göndermişti: “Ne olacak Memleketin hali’ başlıklı bir makale yaz. İçeriğine ne yazsan uyar.”

Hangi konu ile ilgili yazmalıyım düşüncesi içinde iken, okuduğum bir haber bana bu mesajı hatırlattı ve, “yazımın konusu bu olsun, başlığı da o kardeşimin istediği gibi olsun” şeklinde karar vermeme sebep oldu.

“Şaka değil! Ateizm Derneği kuruldu” başlıklı haber şöyle devam ediyordu. “Muhafazakar Türkiye bunu da gördü!. Şaka değil! Ateizm Derneği kuruldu. Türkiye’de bir ilk daha yaşandı. Ateizm Derneği resmi izinle kuruldu. Böylece, “Allah (c.c.)’ın varlığını inkâr” ve dini değerlerimizin tamamına hakaret devlet şemsiyesi altına alındı.”

İşte bu haber benim, daha önceleri, ‘Avrupa Birliği Yasaları’ adı altında çıkarılan, zinayı doğrudan suç olmaktan çıkararak şikayete bağlı suç haline getiren, domuz etini market reyonlarında satılmasına yol açacak şekilde kasaplık et kapsamına alan ve idam cezasının kaldırılarak toplumumuzda tecavüz, cinayet gibi suçların zirve yapmasına sebep olan yasa değişikliklerini ve anne sütü bankacılığı girişimini hatırlamamı sağladı.

Bir anda bütün bu gelişmeleri hatırlayarak endişeye kapıldım ve kendi kendime sordum: “Nereye gidiyoruz? Ne olacak bu memleketin hali?” 

Ülkemizde son yıllarda birçok olumlu adımlar atıldığı bir gerçek… Askeri vesayetin sona erdirilmesi yolunda atılan adımlar ile halen mücadelesi verilen paralel yapı vesayetinin ortadan kaldırılması başta olmak üzere 28 Şubat dönemi izlerinin silinmesi, başörtüsü yasağının kaldırılması, bilhassa Eğitim, Sağlık ve Adalet alanında yapılan yararlı icraatlar, ülkemizin ilerlemesi yolunda yapılan büyük yatırımlar takdire şayan… Dışişleri’nde atılan olumlu adımları, mazlumların hakkını koruma yolunda verilen mücadeleyi de inkâr edemeyiz. Bütün bunları zaman zaman yazılarıma da taşıyorum.

Ancak bütün bu olumlu faaliyetler yanında, toplum yapımızı bozmaya matuf bazı icraatlar da var ki, bunların mutlaka yazılması ve dile getirilmesi gerekir. Ta ki bu olumsuzluklar ortadan kaldırılsın. Yukarıda sıraladığım zararlı sonuçlar ortaya çıkaracak adımlar bunlardan bir kaçıdır ki, oldukça önemlidir. 

Bu gibi olumsuz icraatların sonuçları belki hemen ortaya çıkmayabilir ama bu adımlar geleceğimizi, gençliğimizi ve nesillerimizi bozan, tahrip eden, toplumumuzu, aile yapımızı kökünden dinamitleyen gelişmelerdir. 

Şimdi bu olumsuzluklara, kurulmasına izin verilen “Ateizm Derneği” ile bir yenisi daha eklendi.  “Türkiye ateistlerinin ve dinsizlerinin kendi görüşlerini yasal zeminde özgürce ifade edebilmek” için yola çıkan Ateizm Derneği, açıkça dinsizlik propagandasını yapmaya başladı bile…

Genel Merkezi İstanbul’da olan derneğin sosyal medya ayağında, Türkiye’nin diğer illerinde de temsilcilikler açmak için kampanyalar düzenleniyor. Sosyal medya ağı Facebook üzerinden de grup kuran dernek üyeleri, çok yakında Türkiye’nin her yerine yayılmayı plânlıyor. Derneğin internet sitesinin dahi kurulduğu bildiriliyor.

Amacı İslâm ile yoğrulmuş bu topraklarda, devlet izniyle Müslüman zihinleri, Müslüman evlatları zehirlemek olan bu derneğe yetkililer hangi düşünce ile onay vermiş olabilir acaba?

Kimse bana demokrasiden söz etmesin. Zira demokrasilerde, devletlerin kendi halkını, kendi gençliğini, geleceğini ve nesillerini bu gibi zararlı girişimlerden, zararlı akımlardan koruma kollama hakkı mevcuttur.

Dindar bir nesil yetiştirmek amacı ile okullara seçmeli de olsa Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri koyan bir yönetimin, Ateizm derneği kurulmasına izin vererek dinsizlik faaliyetlerinin devlet güvencesi altında yasal olarak yapılmasına müsaade etmesi yaman bir çelişkidir ve de dindar nesil yetişmesi projesinin en büyük engelidir.

Ülkemizde yıllardır sürdürülen misyonerlik faaliyetine ilaveten başlatılan resmi dinsizlik faaliyeti, din ve vatan hainlerinin, hain emellerine ulaşması yolunda kendilerine sağlanan büyük bir imkân olmuştur.

Bir tane bile Müslüman evladı, bu faaliyetin etkisine girer de, Allah korusun dinsizlik cereyanına kapılır, manen öldürücü olan bu hastalığa yakalanırsa yetkililer bu vebalin altından nasıl kalkarlar? Kaldı ki, çocuklarının başı boş bir şekilde şuursuzca yetişmesine seyirci kalan kaç Müslüman evladının bu hastalığa yakalanacağının bir garantisi de yoktur. Dinsizlik faaliyetine resmi izin verenler bunları hiç mi düşünmezler?

Gençlerimizi ve nesillerimizi tahrip edici, yok edici nitelikte olan bu tehlikeli, ağır ve vahim hastalık tüm ülkeye yayılmadan, dinsizlik ve Allah’ı inkâr faaliyetleri her yeri sarmadan, İstanbul Valiliğince verilen bu iznin derhal iptal edilmesi gerekir. Bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın devreye girerek, meydanı ateistlere bırakmayacağını ümit ediyorum.  Mutlu yarınlar efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar