Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "Bizler müstemleke olmayı reddettik. Bizler ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettik. Bizler yeryüzünün lanetlileri olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi özgürlüklerini ihsanla veya lü
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkler ve Afrikalıların müstemleke olmayı reddettiğini, ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettiğini belirterek, "Bizler yeryüzünün lanetlileri olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi özgürlüklerini ihsanla veya lütufla değil, bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazandılar." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun açılış oturumunda konuştu.
Afrika'nın farklı köşelerinden gelen dostları, medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası İstanbul'da misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, ilk kez düzenlenen foruma katılanlara şükranlarını sundu.
Erdoğan, dostu ve kardeşi olarak ifade ettiği Çad Cumhurbaşkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Idriss Deby'e teşekkür ederek, Türkiye ile Afrika kıtası arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğini daha da güçlendireceğine, farklı alanlarda yeni projelerin ve ortaklıkların kurulmasına vesile olacağına inandığı forumun ülkeler ve halklar için hayırlı olmasını diledi.
Etkinliğin aslında 2014 Kasım ayında Maloba'da gerçekleştirilen 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde alınan kararların uygulaması niteliğinde olduğunu ifade eden Erdoğan, forumu, "hem Afrika kıtası hem de 2008'den bu yana stratejik ortağı olunan Afrika Birliği ile yürütülen yakın iş birliğinin somut bir meyvesi" olarak tanımladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle forumun hazırlık sürecinde verdikleri destek ve gösterdikleri iş birliği için Afrika Birliği Komisyonu'na da ayrıca teşekkür etti.
- "Küreselleşmeyi tek tipleşme olarak algılıyorlar"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sınırların, mesafelerin anlamını yitirdiği, dünyanın büyük bir köye dönüştüğü süreçten geçildiğini belirterek, bu sürecin adeta bir girdap gibi tüm ülkeleri ve milletleri içine aldığını söyledi.
Küreselleşmenin, kültürel, sosyal ve bireysel olarak hayatın her alanında menfi veya müspet gibi bir şekilde hissedildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Örneğin dünyanın en ücra köşesindeki bir hadiseden anında haberdar olabiliyoruz. Ürettiğiniz bir ürünü tüm insanlara, büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan kolayca satabiliyorsunuz. Ülkeler ve kıtalar arası ticaret hiç olmadığı kadar canlı ve hareketli. Küreselleşme beraberinde standartlaşmayı da getiriyor. Ancak küreselleşme olgusunun özellikle bazı Batılı ülkeler ve yapılar tarafından yanlış anlaşıldığına da şahit oluyoruz. Bu kesimler küreselleşmeyii tek tipleşme olarak algılıyor. Küreselleşme adına tek bir reçetenin, tek bir gelişme, kalkınma modelinin, tek bir yönetim sisteminin diğer ülkelere dayatıldığını görüyoruz. Yerel farklılıkları, bölgesel dinamikleri, toplumların hassasiyetlerini, tarihi ve kültürel özellikleri dikkate almayan, hatta bunları tehdit olarak gören bir anlayış hakim."
Erdoğan, buna göre ekonomiyi büyütmek için tek çıkar yolun, çok zor şartlara bağlanan yüksek faizli IMF ve Dünya Bankası kredileri olduğunu, işsizlik ve enflasyonla mücadelenin en etkin yolunun faiz artırmakla mümkün olacağının söylendiğini ifade ederek, savunma sanayisinde, alt yapı projelerinde, bilişimde çizilen sınırların ötesine geçmenin çok hoş karşılanmadığını, sosyal ve siyasal alanda ise tek bir insan hakları tanımına, standart bir özgürlük ve demokrasi tanımlarına tabi olunmasının gerekli kılındığını söyledi.
- "Zihinlere pranga vurulmak isteniyor"
Yine küresel sitemde onur ve vakarla yer almanın tek yolunun mevcut düzeninin kayıtsız ve şartsız kabul edilmesi olduğunu belirten Erdoğan, "Bu dayatmadan sadece Türkiye gibi yükselen güçler değil, Afrikalı, Güney Amerikalı ve Asyalı dostlarımız da payını alıyor. Afrikalı kardeşlerimizin öncelikleri, toplumsal hassasiyetleri, yüzlerce yıllık kültür ve gelenekleri maalesef dikkate alınmıyor. Açıkçası ben böyle bir küreselleşme anlayışını yeni bir sömürgecilik modeli, modern bir kölelik düzeni olarak görüyorum. Bu yeni kolonyalizm modelinde 2-3 asır önce ellere ve ayaklara vurulan prangalar şimdi ülke ekonomimize, sanayimize, siyasal sistemimize ve zihinlerimize vurulmak isteniyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrenilmiş çaresizlikler üzerinden öz güvenin törpülendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Siz bilmezsiniz, siz beceremezsiniz, siz bize tabi olmayı sürdürmek zorundasınız, deniyor. Anlayış bu, mantık bu. Oysaki Türkiye ve Afrika'nın modern tarihi böyle bir sisteme itirazın, direnişin tarihidir. Bizler bundan 93 yıl önce verdiğimiz Kurtuluş Savaşı sonunda, sizler de 1950 ve 1960'lar boyunca yürüttüğünüz antikolonyal dönemin sonunda ülkelerimizi büyük bir itirazın üzerine kurduk. Bizler müstemleke olmayı reddettik. Bizler ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettik. Bizler yeryüzünün lanetlileri olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi özgürlüklerini ihsanla veya lütufla değil, bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazandılar."
Afrikalı dostların bugünlere Nukruma, Lumumba, Kenyata ve 3 yıl önce vefat eden Mandela gibi vizyonel liderlerin cesaretleri, kararlı tutumlarıyla geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu kazanımlarımızdan asla taviz vermeyiz. Vermemeliyiz. Elbette katkılara, tavsiyelere, yapıcı tenkitlere hatta en sert eleştirilere bile her zaman açığız. Açık olmak zorundayız, ancak bize parmak sallayarak üstenci bir dille, adeta bir mürebbiye edasıyla bir istikamet çizilmesini de kabul edemeyiz. Belli ülkelerin üretici konumda olduğu, diğerlerinin sadece tükettiği bir üretim modelini benimsemeyiz." dedi.
(Sürecek)
AA
Kaynak: