Türkeş idam tehdidine rağmen 'başkanlık' istemiş

Türkeş idam tehdidine rağmen 'başkanlık' istemiş

MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş, 36 yıl önce Başkanlık sistemini savunduğu için idamla yargılanmış.

Cumhurbaşkanlığı sistemine destek verdiği için algı operasyonlarının hedefi olan MHP, bu uğurda bedel ödedi.  12 Eylül sonrası Türkeş ve arkadaşlarının idamla yargılandığı "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar" davasının iddianamesinde ilginç bir detay yer aldığı ortaya çıktı.

Akşam'dan Emin Pazarcı'nın gündeme getirdiği iddianameye göre; darbeciler hazırladıkları dosyada MHP'nin "başkanlık" bildirisini de delil olarak koymuş.

İddianamenin 134. sayfasındaki ifadeler şöyle: Güçlü, kuvvetli devlet, şahsiyetili, dirayetli devlet başkanlarıyla kaimdir. Bunun için başkanlık sistemi getireceğiz

İşte Pazarcı'nın o yazısı:

MHP seçmeni üzerinde oynanmak istenen kirli oyun 30 yıl önce de Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının ‘başkanlık sistemi’ni savunduğu için idamla yargılanmasına neden olmuştu.

Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yok. At izi it izine karıştı, şimdi ağzı olan konuşuyor. Dört bir yanımız bilgi sahibi olmadan fikir açıklayanlar, cahiller ve yalan-dolan simsarları ile doldu.

Anayasa Değişikliği Teklifi’nden bahsediyorum…

Doğrularla yanlışlar harmanlanıyor. Gerçekler ters-yüz ediliyor. Vatandaşlar bilgilendirilmek yerine yönlendirilmek isteniyor.

Özellikle de MHP seçmeni üzerinde sonuç alınmaya çalışılıyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın deyimiyle “kirli bir oyun” bu!

Bakan Bozdağ, “FETÖ tarafından başlatıldı, CHP daha ileri götürerek oynuyor, bazı medya çevreleri tarafından da destekleniyor” diyor. Sonuç olarak da “tutmaz” değerlendirmesini yapıyor.

Bence de tutmaz. Çünkü, geçmişte Başkanlık Sistemini savunduğu için liderleri, yöneticileri ve yol arkadaşları darağacına gönderilmek istenen bir kesim üzerinde oynanıyor bu oyun!

Evet, yanlış yazmadım. MHP’liler ve ülkücüler 1980’li yılların başında böyle bir bedel ödediler. Darbe yönetimi tarafından idamla yargılandılar. Kendilerine yöneltilen suçlamalar arasında “Başkanlık Sisteminden” yana aldıkları tavır da vardı.

Elimde, 29 Nisan 1981 tarihli “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar İddianamesi” var. Ankara, Çankırı ve Kastamonu İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı’nda görevli Hava Hakim Albay Nurettin Soyer başkanlığındaki altı kişilik bir ekip tarafından hazırlanmış.

Tam 942 sayfa.

Açılan ve Mamak’taki Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Mahkeme Salonu’nda görülen davanın 587 sanığı var.

Bunların içinde Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Sadi Somuncuoğlu, Yaşar Okuyan ve Nevzat Kösoğlu gibi çok önemli isimler de yer alıyor. Türkeş ve Yazıcıoğlu da dâhil, 200’den fazlası için “idam cezası” isteniyor. Hepsi, “Anayasal düzeni değiştirmekle” suçlanıyor.

Şimdi sıkı durun… İddianamenin 134. sayfasında MHP Genel Başkanlığı tarafından yayımlanan 29 Temmuz 1979 tarihli “Türkiye’nin Meseleleri ve Milliyetçi Hareket” başlıklı bildiriden alınan şu satırlar var:

“Güçlü, kuvvetli devlet, şahsiyetli, dirayetli devlet başkanları ile kaimdir. Bunun için biz başkanlık sistemini getireceğiz. Çünkü cesur, adil ve bilgili bir başkan, kuvvetli bir devlet yapısının ilk şartıdır.

Devlet başkanlığı, reisicumhurluk ve başbakanlık olarak ikiye bölünemez. Bölünme olan yerde zafiyet vardır. Bu, Türk’e yakışmaz.”

Bu ve benzer ifadeler, iddianamenin pek çok yerinde var. Türkeş, Yazıcıoğlu ve arkadaşları işte bununla suçlanıyor. Haklarında idam cezası istenmesinin sebeplerinden biri de Başkanlık Sistemi’nden yana olmaları.

Yani, Başkanlık Sistemi’ni istemeleri sebebiyle, “darağacı gölgesinde bedel ödeyen” bir hareketten bahsediyoruz!

***                    

Henüz mesleğe yeni başlamış bir muhabir olarak takip ettim o davayı. Orada uzun süre etkisinde kaldığım, halen aklımdan çıkmayan bir sahne yaşadım…

Adını yazmak istemiyorum, daha önce yazılmıştı. Ayrıca, o gün o mahkeme salonunda bulunanlar biliyorlar zaten. Sorgular yapılıyordu, sıra “Doğunun Başbuğu” denilen Ülkücü Hareket’in çok önemli isimlerinden birine gelmişti.

İstanbul Harbiye’de ağır işkencelerden geçmiş, neredeyse vücudunda kırılmadık kemik kalmamıştı. Mahkeme salonunun önündeki “sanık kürsüsüne” geçti, anlatmaya başladı…

Bir ara sesi titredi ve ardından hıçkırıklara boğuldu. Bütün vücudu titriyor ve konuşamıyordu. Hakim Albay Vural Özenirler, “Oğlum istersen otur” dedi. Dilediği takdirde daha sonra sorguya devam edilebileceğini söyledi.

MHP’liler, 1970’li yıllarda cadde ve sokaklara “Tek Meclis, Tek Başkan” sloganları yazarlardı. Onların içinden o yazıları yazarken yasa dışı sol örgüt militanları tarafından kurşunlanıp, katledilenler oldu.

Demem o ki, Başkanlık Sistemi’ni savunurken böylesine büyük bedeller ödediler!

Şimdi ise, o partinin tabanı çeşitli algı operasyonları, yalanlar ve aldatmacalarla, dün kendilerini kurşunlayanların uzantısı olan DHKP-C ve PKK gibi örgütlerle aynı kulvara sokulmak isteniyor.

Evrilip, çevrilip, geçmiş unutturularak, o mücadele yıllarıyla bağları kesilip, kullanılmaya çalışılıyor.

Tek kelimeyle ayıptır, çok ayıp!

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ çok haklı. Bu kirli bir oyundur! İşte o yüzden de tutmaz, tutması imkânsız denecek kadar zordur.