Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof Dr. Ergönül:

ANTALYA (AA) - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof Dr. Önder Ergönül, insanların yüzde 50'sinden, 60'ından fazlasının grip olduğunu belirterek, son dönemlerde inflüenza B grip türünün daha çok arttığını söyledi.

KLİMİK Derneği tarafından bu yıl 17'ncisi düzenlenen kongre, Serik ilçesine bağlı Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde başladı. 

KLİMİK Derneği Başkanı Ergönül, kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında, son dönemlerde grip başta olmak üzere yeni çıkan enfeksiyonların dünyada önem kazandığını, her dönem yeni virüslerin ortaya çıktığını belirtti. 

Gripte (inflüenza) H3N2, domuz gribi olarak bilinen H1N1 ve inflüenza B olmak üzere 3 tür alt virüs yer aldığını anlatan Ergönül, "Türkiye'de en fazla inflüenza B'nin son zamanlarda arttığını biliyoruz" dedi. 

Erken teşhisin önemli olduğuna işaret eden Ergönül, virüse yönelik antiviral ilaçların tedavide etki yaptığını ancak antibiyotiklerin herhangi bir işe yaramadığını kaydetti. 

Domuz gribi salgınına değinen Prof. Dr. Ergönül, "Bugün gelen raporlara göre Avrupa'da inişe geçtiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Çok büyük bir vaka artışı beklemiyoruz. Havaların ısınmasıyla insanların açık ortamlara çıkması sonucunda enfeksiyonun, salgının uzamayacağını düşünüyoruz" diye konuştu. 

Ergönül, domuz gribinin basit bir hastalık değil, öldürücü olduğunu vurguladı. Gribe ölümün yakıştırılmadığını ancak eşlik eden hastalıklar nedeniyle öldürücü olduğuna dikkati çeken Ergönül, domuz gribinin ortaya çıkmasında mutasyonun önem taşıdığını belirtti. Ergönül, şekil değiştiren virüse karşı toplumun hazırlıksız yakalandığını, bu doğrultuda vaka sayısının arttığını ifade etti.

Türkiye'deki 3 tip grip vaka sayısının sorulması üzerine Prof. Dr. Ergönül, şunları söyledi:

"Çevremizdeki insanların yüzde 50'sinden, 60'ından fazlası belki de grip oldu. Hemen hemen Türkiye'nin yarısı. Bu, dernek olarak üyelerimiz aracılığıyla ulaştığımız bilgiler. Oldukça yaygın. 3 tip grip dolaşıyor. Domuz gribi, H3N2 dediğimiz klasik grip ve inflüenza B. Bizim elde ettiğimiz verilerde son dönemlerde inflüenza B daha çok artıyor. Vakalar 3 farklı tipte dolaşıyor, ciddiyetleri de farklı oluyor, domuz gribi geçirenler biraz daha ağır oluyor."

Gribin belirtileri olan yüksek ateş, yaygın halsizlik, kas ağrıları hisseden ve şeker hastalığı, tansiyon, kronik rahatsızlıkları bulunan belli yaşın üzerindeki insanların mutlaka doktora gitmeleri gerektiğinin altını çizen Ergönül, hastaların kendi kendilerine antibiyotik kullanmalarının doğru olmadığını söyledi. 

- Gripte aşının etkisi

Prof. Dr. Ergönül, bu yıl grip aşısının hastalıktan korunmada etkili olmadığını ifade etti.

İngiltere'de H3N2 olarak bilinen grip türünde aşının etkisinin olmadığı yönünde rapor yayımlandığını dile getiren Ergönül, aşının koruyuculuğunun yüzde 20'de kaldığının ifade edildiğini anlattı.

Türkiye'de ise aşılanma oranının yüzde 2 ila 3 gibi düşük bir oranda bulunduğunu bildiren Ergönül, "Aşı yapılmış olsa idi virüsün mutasyonu nedeniyle değişmesi sonucunda yüzde 20 ihtimalle aşı korumuş olacaktı" diye konuştu. 

AİDS'e yol açan HIV virüsü ile mücadele konusuna değinen Ergönül, "HIV ile mücadele yöntemlerinde dünyada bir parça mesafe kat edildi. Ülkemizde ise HIV'li sayısı giderek artıyor. Bu konuda daha uzmanlaşmaya ihtiyaç var. Daha çok çalışmaya ihtiyaç var" dedi.  

- Grip tedavisinde antibiyotik kullanımı

KLİMİK Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Willke Topçu da birkaç yıl önce tedavi edebildikleri bazı enfeksiyon hastalıklarını bugün tedavi edemediklerini söyledi.

Bu durumu antibiyotik direncine bağlayan Topçu, "Eğer birkaç yıl önce tedavi edebildiğiniz bir enfeksiyon hastalığını bugün bakterilerdeki antibiyotik direnci nedeniyle tedavi edemiyorsanız ve hasta enfeksiyon nedeniyle ölüyorsa bu bir felakettir" ifadesini kullandı.

Enfeksiyonu yenen vücudun kendisi, bağışıklık sistemi olduğuna işaret eden Topçu, antibiyotiklerin hastaya mikropla vücut arasındaki savaşta zaman kazandırdığını kaydetti. 

Enfeksiyon etkeni olan bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç geliştirdiğinde hastanın enfeksiyon hastalığından ölebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Topçu, "Gribin tedavisinde antibiyotiğin hiçbir faydası yok, gereksiz alınan bir ilaç" dedi.

Gereksiz kullanılan antibiyotiğin bakterinin direnç kazanmasına neden olduğunu dile getiren Topçu, antibiyotiğin doktor uygun gördüğü takdirde kullanılması gerektiğinin altını çizdi. 

Prof. Dr. Topçu, hastalara bitkisel ilaçlar yerine evlerinde yapabilecekleri portakal suyu, bol sıvı alma, istirahat etme ve ateşlerini düşürecek tedbirler almalarını önerdi. 

- Hebatit B ve hebatit C'deki gelişmeler

KLİMİK Derneği Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG) Başkanı Prof. Dr. Sıla Akhan ise dünyada her yıl 620 bin kişinin Hepatit B'ye bağlı sebeplerden yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Akhan, Türkiye'de görülen kronik hepatit B olgularının neredeyse yüzde 70'inin zor tedavi edildiğine işaret etti.

Hepatit C ile ilgili tedavi yöntemlerine değinen Akhan, hepatit C ile ilgili en önemli gelişmelerden birinin tedavisinin bulunmuş olması olarak değerlendirdi. 

Tedavi eden ilaçların dünya ile aynı anda Türkiye'de kullanılmasına karşın ilaçların geri ödeme prosedürünün Sağlık Uygulama Tebliği'nde henüz gerçekleşmediğini anlatan Akhan, "Bu da karaciğer nakli listesinde bekleyen hastalar için sorun oluşturmaktadır. Tedavi vermeden karaciğer nakli yapılması durumunda yeni karaciğerde de hastalık tekrar edeceği için hastaların nakil öncesinde mutlaka hepatit C virüsünden kurtulmaları gerekmektedir" diye konuştu.

Kongre, 29 Mart'a kadar devam edecek. 

Kaynak:Haber Kaynağı