Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunarak onaylanan kabine listesine, STK temsilcilerinden ve kanaat önderlerinden destek geldi. Akit’e konuşan Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Topçu ve Türkeş’in kabineye girmesi, CHP ve MHP kanadından AK Parti - HDP koalisyonu gibi sunulmasını da önlemiş oldu” derken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi sert bir dille eleştiren Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Genel Başkanı Hasan İlter, “MHP, HDP karşıtı gibi gözükerek HDP’ye ve dolayısıyla PKK’ya hizmet etmektedir. HDP’li iki ismin kabineye girmesinin maddi ve manevi bütün sorumluluğu MHP’nin üzerindedir. HDP’nin kabineye girmesine neden olan MHP 1 Kasım seçimlerinde bedelini çok ağır ödeyecektir” dedi. 

CHP DIŞINDA MECLİS’TEKİ BÜTÜN RENKLER KABİNEDE TEMSİL EDİLİYOR

Geçici hükümet kabinesinin anayasal sınırlar içinde olabildiğince dengeli bir temsile dayandığını söyleyen Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Hem parti içinde temsili görüyoruz hem de Anayasanın da öngördüğü şekilde mecliste temsil edilen bütün partilerden renk taşıyor, sadece CHP’den kimse yok. CHP’den kimsenin olmaması da kendi tercihleridir. Geçiş sürecinde kimsenin söz söyleyemeyeceği vicdanen güvenebileceği bir kombinezon olarak karşımıza çıktı. Bu anlamda kabine özellikle CHP ve MHP kanadından AK Parti - HDP koalisyonu gibi sunulmasını da önlemiş oldu. Çünkü MHP’den hem Tuğrul Türkeş kabinede yer alıyor ve hem de eski Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun bulunması da hakikaten özellikle milliyetçi kanadın temsili anlamında önemli. CHP dışında meclisteki bütün renkler hükümet kabinesinde temsil ediliyor” dedi.

MHP, ÜLKÜCÜ TABANI TEMSİL ETMEMEKTEDİR

MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ve Eski BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun kabinede yer almasının ülkücüler arasında sevinçle karşılandığını belirten Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Genel Başkanı Hasan İlter, “İnşallah önümüzde yapılacak olan yeniden seçimlerde de AK Parti’den ülkücü kadroların seçilebilecek yerlerden vekil adayı olmasını bekliyoruz. MHP’nin tutumu herkesin malumu oldu artık. MHP ve Bahçeli hiçbir şeye oynuyor. Yani hiçbir şeye oynamak kaosa oynamak anlamına geliyor. Sayın Bahçeli’nin sıkıyönetim istemesi de bu kaosa oynamasının bir göstergesidir. Sıkıyönetim istemek darbeci sefillerin postal yalayıcılığından başka bir şey değildir. MHP, milliyetçilere hakaret haline gelmiş bir partidir artık. MHP ülkücü tabanı temsil etmemektedir” şeklinde konuştu.  

MHP, HDP’NİN KABİNEYE GİRMESİNİN BEDELİNİ 1 KASIM’DA ÖDEYECEKTİR

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi sert bir dille eleştiren Hasan İlter, “MHP, HDP karşıtı gibi gözükerek HDP’ye ve dolayısıyla PKK’ya hizmet etmektedir. Yapmış olduğu bundan başka da bir şey değildir. HDP’li iki ismin kabineye girmesinin maddi ve manevi bütün sorumluluğu MHP’nin üzerindedir. MHP vebal altındadır ve bu vebalden kurtulması mümkün değildir. HDP’nin kabineye girmesine neden olan MHP 1 Kasım seçimlerinde bu hatasının bedelini çok ağır ödeyecektir” dedi.  

HDP’NİN GEÇİCİ KABİNEDE YER ALMASININ SORUMLULUĞU TAMAMEN CHP VE MHP’YE AİTTİR

PKK’nın uzantısı HDP’li iki ismin Anayasa gereği kabinede almasını değerlendiren Doğu ve Güneydoğu Kalkınma Vakfı Başkanı ve Siyaset Bilimci Hüsamettin Korkutata, “Çeşitli kesimlerden ve görüşlerden insanların var olduğu bir kabine ortaya çıkmıştır. ‘Gelin hükümet kuralım‘ diyen insanlar sonradan geçici bir hükümete bile girmediler. Demek ki, ilk söyledikleri de doğru değildi. Geçici bir hükümet Anayasa’nın emridir ve bu emri CHP ve MHP yerine getirmemiştir. Onun için iki HDP’li ismin kabinede yer almasının sorumluluğu tamamen CHP ve MHP’ye aittir. HDP’nin geçici hükümete girmesi Anayasa’nın bir hükmüdür” görüşünü dile getirdi. 

“ALLAH BİR DAHA BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLARINA FIRSAT VERMESİN”

Başörtüsü özgürlüğüne yönelik Türkiye’de 28 Şubat’tan bu yana ciddi gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Başörtülü bir bakanımızın kabinede yer alması sembolik anlamı vardır. Bugünkü gelinen noktanın değerini bilmek lazım. Başörtüsü düşmanlığı yapmış olan isimler bugün büyük ölçüde susuyorlar, susmak durumunda kalıyorlar fakat biz asla geçmişten beri başörtüsü üzerinden İslam’i kimliğe ve Müslümanlara düşmanlıklarını asla unutmamalıyız. Allah bir daha başörtüsü düşmanlarına fırsat vermesin. Bugün olanlara sevinmek, tek başına sevinmek yeterli değil. Biz buralara niye geldik, bu zulümler on yıllarca niye Müslümanlara yaşatıldı? Bunun anlamı üzerinde durmak lazım” ifadelerini kullandı. Kaynak: Yeni Akit