"Ticaret savaşı ABD'yi yalnızlaştırdı"

"Ticaret savaşı ABD'yi yalnızlaştırdı"

ANKASAM Başdanışmanı Prof. Dr. Sencer İmer:- "Trump yönetiminin başlattığı ticaret savaşı Amerika'yı dünya ölçeğinde yalnızlaştırdı"- "Ek gümrük vergileri ve İran'a ambargo, G7'deki 6 ülkenin ticaretini olumsuz etkiledi ve Washington, Avrupa ülkelerini ke

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başdanışmanı Prof. Dr. Sencer İmer, Trump yönetiminin başlattığı ticaret savaşının Amerika'yı dünya ölçeğinde yalnızlaştırdığını belirterek, "Ek gümrük vergileri ve İran'a ambargo, G7'deki 6 ülkenin ticaretini olumsuz etkiledi ve Washington, Avrupa ülkelerini kendisinden uzaklaştırdı." dedi.

Prof. Dr. İmer, Kanada G7 zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump ve diğer liderler arasındaki krizi gözler önüne seren tarihi fotoğrafı, Çin'deki Şangay Beşlisi Zirvesini, Kuzey Kore ile varılan nükleer silahsızlanma mutabakatını ve İran 5+1 Nükleer Anlaşması'nın iptalinin ardından tehlikeye giren Atlantik ittifakını, AA muhabirine değerlendirdi.

G7'nin 1978 yılında dünyaya iktisaden ve siyaseten yön vermek için kurulduğunu, o zamanki milli gelir değerlendirmesine göre dünyanın ilk büyük 7 ülkesinin bu birliği teşkil ettiğini belirten İmer, bu oluşumun içerisinde bir tarafta ABD ve Kanada diğer tarafta da Avrupa Birliği'nin önemli üyeleri olan Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya, Asya-Pasifik'te ise Japonya'nın yer aldığını ifade etti.

İmer, bunların hepsinin ABD'nin müttefiki, Japonya haricindeki üyelerin ise NATO müttefiki olduğu da göz önüne alındığında, G7'nin ABD'nin kendine göre bir dünya düzenini devam ettireceği bir organizasyon olduğunun söylenebileceğini vurguladı.

SSCB'nin dağılmasından sonra bu örgütün içerisinde Rusya Federasyonu'nun da dahil edildiğini aktaran İmer, şöyle konuştu:

"Milli gelir olarak Rusya bu sınıfa girmemesine rağmen örgüte alındı. Bunun sebebi Rusya'yı Batı blokuna kazandırmak ve bir noktada nükleer bir güç olan Rusya'yı bu çerçeve içerisinde değerlendirmekti. Ama Çin Halk Cumhuriyeti bu örgüte alınmadı. Bugünkü dünya milli gelir sıralaması açısından baktığımızda bu 7 ülkenin artık pozisyonlarını kaybettiklerini görüyoruz. Çünkü ikinci sıraya yükselen Çin Halk Cumhuriyeti var. Ama Çin G7'nin içerisinde değil. Sıralama daha sonra Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya diye devam ediyor ama İtalya'ya gelmeden önce arada Hindistan ve Brezilya var. Rusya ise ancak 10. sırada yer alıyor. Yani G7 sıralaması gerçek manada dünyadaki ilk 7 ülkeyi temsil etmiyor.

Sonraki yıllarda bu oluşum G20 şekline dönüştürüldü. Bu oluşumun içerisinde Türkiye de var. G20 biraz daha geliştirildi, Çin, Hindistan ve Yunanistan'ı da barındıran bir ülkeler topluluğu haline geldi. Geçtiğimiz hafta Kanada'da düzenlenen G7 zirvesinde mutabakat sağlanmadı. Çünkü Trump'ın başkan seçilmesiyle 'önce Amerika' diyerek imalat sanayini tekrar ABD'ye taşımak istemesi ve böylece 7-8 yıl içinde kendisini geçecek olan Çin'e karşı paradan para kazanan değil de sanayisiyle de güçlü bir ülke olma politikası, Trump'ın kendi sanayisini korumak için bazı tedbirler almasını gerektirdi. Özellikle gümrük duvarları koyma tedbiri, çeliğe yüzde 25, alüminyuma yüzde 10 getirilen gümrük vergisi, sadece o metalleri değil, imalat sanayine gelen yedek parçaları kapsamaktadır. Dolayısıyla bu uygulama G7 ülkelerinin hepsini rahatsız etti.

- "ABD müttefiklerine karşı ticaret savaşı başlattı"

Sencer İmer, Trump'ın son hamlelerinin, ABD'ye ihracat yapan başta Almanya olmak üzere AB ülkelerini, aynı şekilde Japonya, Kanada ve Meksika'yı çok rahatsız ettiğini ve bunun bir ticaret savaşına dönüştüğüne dikkati çekti.

Trump seçimden önce halkına verdiği sözü, gümrük duvarlarıyla yerine getirmeye çalıştığı gibi Atlantik içesinde bir serbest ticaret anlaşmasını da çöpe attığını aktaran İmer, şöyle devam etti:

"Aynı şeyi Pasifik içerisinde de yaptı. Yani tamamen kendisini merkez yapan, eskiden küreselciliği savunan ABD, korumacılığı savunan ver her halükarda ABD'deki imalat sanayisini güçlendirmeyi öne çıkaran bir politika izlemeye başladı. Bu birinci sürtüşme noktası oldu. Diğer altı ülke bunu kabul etmediler. Kanada Başbakanı'nın basın bildirisi sırasında açıklama yapması Trump'ı rahatsız etti ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu hainlikle, iki yüzlülükle suçladı. NAFTA denilen Kuzey Amerika İş Birliği Örgütü içinde Meksika ile birlikte bulunuyor Amerika. Onlara da bir noktada meydan okudu ve onları da açığa düşürmüş oldu.

İkinci rahatsızlık sebebi ise İran'la yapılmış olan 5+1 Nükleer Anlaşması'nı tek yanlı olarak iptal etmesi oldu. Çünkü bu anlaşma sayesinde İran'la serbest ticaret imkanı ortaya çıkıyordu ve bundan da en çok AB ülkeleri istifade ediyordu. ABD bu anlaşmadan çekildiği gibi İran'la ticaret yapanlara da ciddi cezalar getirdiğini açıkladı. Bu çok önemli bir çıkıştı. Bu da Avrupa Birliği'ni çok rahatsız etti. Çünkü Avrupalı ve Amerikalı şirketler İran'a hem hammadde kaynakları hem de pazar genişliği sebebiyle pek çok yatırım yapmak istiyordu. Bunların hepsinin önü kesilmiş oldu."

- ''Trump, İran'da İsrail'in istediği bir rejim kurmak istiyor''

Prof. Dr. İmer, Trump'ın önce, bütün İslam dünyasını, Orta Doğu ve Arap ülkelerini karşısına almak pahasına Binyamin Netanyahu'nun talep ettiği şekilde Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ettiğini, bunun yanında tek devletli bir çözümden yana olduğunu da açıkladığını anımsattı.

Trump'ın, bu planı takviye edecek şekilde İran'ı yalnızlaştırmak, rejimi devirmek, Netanyahu ve ABD'nin istediği bir rejimi İran'ın başına getirmek için ambargoyu devam ettirme kararı aldığını aktaran İmer, bu karara Japonya da dahil olmak üzere G7 üyesi altı ülkenin de karşı çıktığını ifade etti.

İran'ın doğalgazda dünya rezervinin yüzde 18'ine sahip olduğunu, ikinci sırada ise 17,3'le Rusya'nın geldiğini belirten İmer, şunları anlattı:

"Katar da yüzde 13'le üçüncü sıradadır. İran ayrıca dünya petrol rezervinin de yüzde 9'una sahip. Demek ki İran bu kaynağı ihraç ederek zenginleşebilir, halkının refah seviyesini yükseltebilir hem de ülkesine yeni yatırımlar yapabilir. İşte ABD aldığı ambargo kararıyla bunun önünü kesmiş oluyor. İran'da günde 2,8 milyon varil petrol çıkıyor. Bunun dörtte birini Çin alıyor. Hindistan 500 bin varil alıyor. 300 bin varili Güney Kore alıyor. 150 bin varilini Türkiye olarak biz alıyoruz. Bizim kadar da İtalya alıyor. Şimdi siz derseniz ki 'Bu ticareti yapmayacaksın, benim para birimim olan doları ve benim bankacılık sistemimi kullanmayacaksın.' Böyle bir şey söylediğiniz zaman bu ülkeler bu ticareti nasıl yapacaklar. Şimdi problem buradan çıkıyor."

- "İran ve iş ortağı ülkeler zor duruma düştü"

İmer, Çin'in İran'a, "Bu ticareti dolarla değil benim param olan Yuan ile yapalım." dediğini, İran'ın bunu kabul etmesi halinde Çin'den alışveriş yapabileceğini ifade ederek, "Çünkü Yuan dünya parası değil. Hindistan ile bu alışveriş takas gibi yürüyor. Güney Kore bu petrolü almak istediğini belirterek ABD’den kendisine istisna uygulamasını istiyor. Amerikan tarafı da hiç kimseye istisna yapmayacağını açıkladı." diye konuştu.

Fransızların enerji şirketi Total'in orada bu kaynakları işlemek için anlaşma yaptığını ve yatırım yapmak istediğini dile getiren İmer, "Eğer Total İran'la iş yaparsa, ABD tarafından cezalandırılacak. Yine Fransız Peugeot orada otomobil üretip satmak istiyor. Her şirket şimdi sıkıntı içerisine girdi. ABD ile ticaret yapmak mı yoksa İran'la ticaret yapmak mı daha önemli diye hesap yapıyor. Devletler de şirketlerinin arkasında durmuyor. Bu kararla İran çok zor duruma düştüğü gibi İran'ın partnerleri de zor duruma düşmüş oldu." değerlendirmesini yaptı.

- "O fotoğraf birbirlerine girdiklerinin ispatı"

İmer, ABD'nin İran'la yapılan anlaşmayı iptal etmesiyle dünyanın siyasi, ticari ve güvenlik açısından sıkıntıya girdiğini, bunun da G7 zirvesinde dile getirildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Ve bu iki nokta yüzünden birbirlerine girdiler. Şimdi Amerika yalnız kaldı. Trump sert tepkilerle karşılaşacağını çok iyi bildiği için toplantıya kasten geç geldi, erkenden de ayrıldı. Yani Bay Trump Amerika'nın çıkarlarını kendi çizdiği politika çerçevesinde korumaya çalışıyor. Hem gümrük duvarlarıyla imalat sanayini ABD’ye taşımak hem de Netanyahu ile paralel politika güderek İran'a ambargo politikasını devam ettirip rejimi çökertmek istiyor.

Bu altı ülke, Trump'a karşı çıkınca Trump çok kaba bir şekilde cevap verdi. Tam bu sırada G-7 zirvesinde çekilmiş bir fotoğraf çıktı ortaya. Kollarını kavuşturmuş şekilde oturan bir Trump, masanın öbür tarafında Almanya Başbakanı Angela Merkel, Japon Başbakan Şinzo Abe ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron duruyor. Trump fotoğraftaki tavrıyla 'Benim dediğim olur, dediğimden vazgeçmem, bana uymak zorundasınız' diyor. Diğerleri de 'Birliğimizi bozma, ticaretimizi de düşün, bize zarar verme' diyor. Bayan Merkel Almanya ve diğerleri adına orada konuşuyor. Dolayısıyla Merkel ve Macron'un ifade ettiği gibi Avrupa Birliği kendi işine bakacağını duyurdu. Savunma, güvenlik, ekonomik büyüme, ticaret gibi her konuda ABD'den bağımsız hareket edeceklerini, kendi göbek bağlarını keseceklerini açıkladı."

- "Trump ateşe benzin döküyor"

İmer, G7'nin, NATO'nun ve Atlantik AB iş birliğinin devam edeceğini ancak taraflar arasında ciddi bir gerginlik yaşandığının çok açık olduğunu aktardı.

ABD'ye otomobil ihraç eden Almanya'nın çok büyük korkuları olduğunu, aynı endişeyi Fransa ve İngiltere'nin de taşıdığını belirten İmer, "Bay Trump da ateşin üzerine benzin döker gibi 'Finans merkezi Wall Street’te yollarda bir sürü Mercedes görüyorum, bundan sonra orada Mercedesler gezmeyecek' diyor. Düpedüz Almanlara meydan okuyor ve üretimi ABD'ye taşımasını söylüyor. Ortada çok ciddi bir gerilim var. Bu gerilim G-7'de çözülemedi." ifadelerini kullandı.

G-7 zirvesi bittiği gün Çin’de düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü toplantısına ilişkin de şunları anlattı:

"2001'de Çin'in önderliğinde kurulmuş olan Şangay İşbirliği Örgütü'nde üye olarak Rusya, Orta Asya'dan Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan, ayrıca iki düşman kardeş ülke Hindistan ve Pakistan bulunuyor. Yani bu ülkelerin nüfusunu toplarsanız dünya nüfusunun yarısından fazla eder. Bu örgüt çok ciddi bir potansiyel barındırıyor bünyesinde ve geleceğe damgasını vurmaya hazırlanıyor.

Bu hem güvenlik, hem siyasi iş birliği hem de ekonomik iş birliği örgütüdür. Örgütün başkanı durumunda olan Çin'in devlet başkanı Şi Cinping konuşmasında, ABD ve Trump'ın adını anmadan, G7'nin diğer 6 üyesine katılırcasına 'Dünyada serbest ticaret olmalıdır, gümrük duvarlarının konması yanlıştır. Biz küreselleşmekten ve ülkelerin menfaatlerinin korunmasından yanayız, böyle bir engelleme dünyaya zarar verir. İran'a ticaretin engellenmesi kabul edilebilir bir şey değildir. (ABD’yi kast ederek) Bir ülkenin yalnız kendi çıkarlarını düşünerek bu şekilde adım atması dünya barışını tehdit eder."

- "Trump seçim yatırımı yapıyor"

ANKASAM Başdanışmanı Prof. Dr. Sencer İmer, her ne kadar Rusya ve İran Singapur'da imzalanan ABD-Kuzey Kore anlaşmasına şüpheyle yaklaşsa da Trump'ın böyle bir anlaşma yaparak bir dış politika başarısı elde etmek istediğini ifade etti.

Burada ilişkilerin bu noktaya gelmesinde Çin'in büyük gayret gösterdiğini de kabul etmek gerektiğini aktaran İmer, bu sürecin önce Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un Pekin ziyaretiyle başladığını vurguladı.

ABD'nin anlaşma masasını kurmak için bir nevi Çin'i de kullandığını aktaran İmer, şunları kaydetti:

"Henüz ortada olan bir şey yok. Kuzey Kore'nin atom bombaları, füzeleri, nükleer başlıkları hala yerli yerinde duruyor. Gelinen nokta bir iyi niyet durumudur. ABD 'Sen benim güvenliğimi garanti edersen ben de senin güvenliğini tehdit etmem, askeri tatbikat yapmıyorum' dedi. Bu başlangıçtır. Daha arkası gelmedi bunun. Kore yarım adasının nükleer silahlardan arındırılması birçok detayı olan, uzun sürecek bir iş.

İran ile yapılan 5+1 anlaşmasında ise durum çok farklı. Kuzey Kore ile erişilmek istenen seviyeye çoktan erişilmiş durumda. Zaten İran’dan istenecek bir şey yok. Zaten Amerika nükleeri bahane ederek İran rejimini devirmek istiyor. Yani Netanyahu'nun Büyük İsrail hayali olmasa Amerika İran konusunda 5+1 anlaşmasıyla amacına çoktan ulaşmış vaziyetteydi. Ancak Amerika'nın İran ve Suriye politikaları tamamen İsrail Başbakanı Netanyahu'nun istekleri üzerine belirleniyor."

İmer, sonbaharda Amerika'da seçim olduğunu belirterek, "Bütün gayretler o seçimde Trump'ın kaybetmemesi için veriliyor. Cumhuriyetçilerin senatodaki üstünlüğünü korumak istiyor. Temsilciler meclisindeki çoğunluğu da kaybetmek istemiyor. Bana sorarsanız Trump bir sonraki başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmek istiyor. O sebeple Kuzey Kore, G7 krizi ve İran'a yönelik ambargo ve diğer dış politika atakları seçime endeksli çalışmalar." diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :