TBM'nin "Çözüm Süreci"ni değerlendirme toplantısı

TBM'nin "Çözüm Süreci"ni değerlendirme toplantısı

Toplantıda, Kobani bahanesiyle yapılan gösterilerin siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları tartışıldı

İSTANBUL (AA) - Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, Kobani bahanesiyle yaşanan son olaylara kadar Çözüm Süreci’nin oluşturduğu "muazzam bir iklim"in olduğunu söyledi.

Türkiye Barış Meclisi'nin (TBM) Çözüm Süreci'ni değerlendirme toplantısında Diyarbakırlı iş adamları ve STK yöneticileri, sürecin işleyişi, Kobani bahanesiyle yapılan gösteriler ve bu gösterilerin siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlarını tartıştı.

Toplantıya Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı İsmail Özşanlı, Diyarbakır Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Burç Baysal katıldı.

Bedirhanoğlu, Çözüm Süreci’ni başından beri önemli ve değerli bulduklarını belirterek, “Bir kere ölümler yaşanmıyordu, çatışmalar olmuyordu dolayısıyla bu başlı başına toplumu rahatlatan, toplumun yaşam standartlarını değiştiren ve toplumu normalleştiren bir süreçti, toplumda başlı başına bir konfor sağlamıştı” dedi.

“Çözüm Süreci’nin oluşturduğu muazzam bir iklim vardı son olaylara kadar” diyen Bedirhanoğlu, şöyle devam etti:

“Bu iklim özellikle yatırımlar bakımından önemliydi. Bölgenin muazzam ekonomik potansiyeli var fakat bölgede yaşanan çatışma ve şiddet ortamı yatırım yapmaya ciddi şekilde zorluk oluyordu. Yatırımcının bölgeye ilgisi vardı ama bölgeye gelme noktasında ciddi bir tedirginlik yaşıyordu. Çözüm Süreci tam bu noktada muazzam bir iklim yarattı ve bölgeye ilgiyi artırdı. Yatırım patlaması belki yaşanmadı ama yatırımcıyı alma noktasında önemli mesafeler katedildi.”

Bedirhanoğlu, süreçle alakalı zaman zaman kaygılar yaşandığını ifade ederek Kürt sorununun sadece Türkiye içinde bir mesele olmadığını, Kürtlerin bir çok bölgede bulunduğuna işaret etti.

Kürt sorununun uluslararası aktörlerin de işin içine girdiği bir mesele haline geldiğini anlatan Bedirhanoğlu, şunları kaydetti:

“Çözüm Süreci ve yarattığı iklim bir şekilde ilerliyordu. Varlığı ve çatışmaların olmaması önemli bir meseleydi fakat tam bu sırada Suriye’deki gelişmeler ve muhalif grupların Esed rejimiyle silahlı çatışmaları, Türkiye’nin kimi muhalif gruplarla ilişkileri ve bu ilişkilerin Kürt toplumunda yarattığı algı bölgede gerilimi ve Çözüm Süreci’ne olan güveni bir bakıma azalttı. Bugün Çözüm Süreci’ne olan güvenin ilk ortaya çıktığı gün gibi olduğunu söylemek çok zor olsa da toplumun önemli kesimi Çözüm Süreci’nin rasyonel şekilde gelişmesini arzu eden ve bu konuda da destekleyen bir tutum içinde.”

 

-"Beklediğimiz bir şey değildi"

Kobani nedeniyle yaşanan gelişmelere de değinen Bedirhanoğlu, Kürt toplumunda Türkiye’nin IŞİD’i askeri ve siyasal olarak desteklediğine dair bir algı oluştuğunu, gelişmelerin bu algının güçlenmesine neden olduğunu anlattı. Bu durumun Kürt toplumunda Kobani konusunda bir hassasiyet oluşturduğunu aktaran Bedirhanoğlu, bölgede toplumsal olaylar yaşandığını hatırlattı.

Bedirhanoğlu, Kürt Siyasal Hareketi, yöneticilerinin bu toplumsal olayların şiddet ve dozunu öngöremediklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"İşin doğrusu böyle bir şiddet dalgası ya da kontrolsüz şiddetin sokağa hakim olmak suretiyle böyle sonuç doğuracağı bizim de beklediğimiz bir şey değildi. Sabah uyandığımızda Diyarbakır’da o gece 10 kişi ölmüştü, yüzlerce iş yeri tahrip olmuştu ve zaten ertesi gün sokağa çıkma yasağı... Olayların sonucuna baktığımızda 40’a yakın insanın hayatına mal olan, yüzlerce işyerinin tamamen tahrip edilmesiyle sonuçlanan bir süreç yaşandı.” 

 

-"Aktörlerin üslubu hala aynı sertlikte"

Yaşanan olayların, Çözüm Süreci’nin bitip bitmediği yorumlarına neden olduğunu aktaran Bedirhanoğlu, şunları söyledi:

“Çözüm Süreci’nin varlığı ve yokluğu bir anlamda Kobani ile eşitlenir bir durum aldı. Nihayetinde olayların hem siyasal hem de iktisadi etkilerinin uzun süre süreceğini düşünüyorum. Çünkü toplumda önemli kırılmalar yaşandı. Bu olayların etkisinin biraz daha süreceğini düşünüyorum. Siyasilerin dil ve üslubunun değişmesi gerek. Sadece hükümetin değil, CHP’nin, MHP’nin, Kürt Siyasal Hareketi’nin önemli aktörlerinin üslubuna baktığımızda hala aynı sertlikte devam ediyor.”

Bedirhanoğlu, bu olayların PKK-Hizbullah çatışmasını bir potansiyel olarak ortaya çıkardığını dile getirerek, bu durumun ortaya çıkmasından duydukları kaygı neticesinde bir takım çalışmalar ve girişimlerde bulunduklarını bildirdi.

“Bir provokatif el bir şeyler yapmak istiyor, bu grupları çatıştırmak istiyor” diyen Bedirhanoğlu, bu anlamda kendilerinin yaptığı ziyaretlerin iki tarafın da yapıcı bir tutum içinde olduklarını gösterdiğini anlattı.

Gösterilerin ekonomik sonuçlarına da değinen Bedirhanoğlu, Türkiye tarafından Peşmerge'nin geçişini sağlayacak koridorun açılmasını değerli ve önemli bulduklarını, bu durumun Çözüm Süreci’ne katkı sağlayacağını kaydetti.

 

-"Sokak eylemleri kontrolsüz oldu"

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar da bölgede daha önce de sokak eylemleri gördüklerini hatırlatarak, “Sokak eylemleri ilk defa bu kadar kontrolsüz hem işletmelere yönelik hem bankalara yönelik oldu hem de Hizbullah-PKK tabanı arasındaki çatışmaya dönüştü” dedi.

Kendilerini en çok can kayıplarının üzdüğünü belirten Sayar, PKK-Hizbullah çatışmasının yeniden başlamasından duydukları kaygı nedeniyle bir takım girişimde bulunduklarını, böyle bir durumun meydana gelmesi halinde Çözüm Süreci’ne de zarar geleceğini söyledi.

Sayar, şunları kaydetti:

“Eğer hükümet koridoru 10 gün önce açmış olsaydı Kürtler bence ‘Biz tekrardan Çanakkale’ye benzer bir ruh yaşadık' derlerdi. Bu ülkeyi Türkler-Kürtler Çanakkale’de nasıl sırt sırta korumuşlarsa Kobani meselesinde de bu koridor daha önce açılsaydı bu ruh yeniden oluşurdu ve Çözüm Süreci’ne de güç katardı. Ama gecikmeli de olsa bu koridorun açılmasını önemli ve değerli buluyoruz.”

 

-“Çözüm Süreci yüzyılın projesi”

“Ben Çözüm Süreci’ni yüzyılın projesi olarak değerlendiriyorum” diyen Sayar, süreçte iki tarafında samimi, uygulama noktasında çıkan sorunların sebebinin güvensizlik olduğunu, bu güvensizliğin de diyalog yoluyla aşılabileceğini söyledi.

Sayar, son dönemde konuşulan Hakem Heyetleri oluşturulmasının süreci daha kısa zamanda sonuca ulaştıracağını dile getirdi.

Hakem Heyetleri’nin her iki tarafa da yaptırım yetkisi olmasının önemli olduğuna işaret eden Sayar, şöyle devam etti:

“Şunu net şekilde görüyoruz ki olaylar yerelde çözülemiyor. Bu iş İmralı’dan gelecek bir mesajla çözülüyor. Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna yönelik irtibatının sürekli hale getirilmesi gerekiyor, bunun süreç için önemli olacağını düşünüyorum. Ayrıca siyasi kaygılar bir tarafa bırakılarak söylemlere dikkat edilmeli. Son yaşanan olaylarda sert söylemlerin etkisi var.”

Ahmet Sayar, bölgedeki durumların, bölge ekonomisini de etkilediğini anlatarak, "Olaylar yeni yatırım kararları alma aşamasında olan yatırımcıların kararlarını ötelemesine neden oldu. Bölgeye olan yanlış algının tam pozitife dönme aşamasında bu olaylar oldu. İşyeri olarak kapanma gibi bir durum söz konusu olmadı ama psikolojik olarak bölge ekonomik bakımdan zarar gördü. Organizasyonlar, seyahatler iptal edildi. Yaşanan olaylardan sonra psikolojik olarak 2 yıl önceye geri döndük” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Burç Baysal da savaşmak için bir takım nedenler bulunurken mekanizmaların barış için gerekli koşulları bir türlü ortaya koyamadığını, süreç için her kesimin inisiyatif alması gerektiğini söyledi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı