TBMM'de 3 partiden Kudüs için ortak bildiri

TBMM'de 3 partiden Kudüs için ortak bildiri

Kudüs özel gündemiyle toplanan TBMM'de AK Parti, CHP ve MHP'nin ortak imzasıyla bildiri yayımlandı.

Meclis özel Kudüs oturumuyla toplandı ve önemli kararlar aldı. 3 Partinin AK Parti, MHP ve CHP'nin ortak imzasıyla bildiri yayımlandı. HDP ise bu bildiriye imza atmadı.

 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ Meclis'te yaptığı konuşmada İsrail'in yaptığı katliamla ilgili tepki gösterdi.

 

Bozdağ'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

Bu katliama sebep olan ABD yönetiminin aldığı tavırdır. İsrail askerleri kadar İsrail hükümeti kadar ABD yönetimi de buradaki katliamlardan birinci derecede sorumludur. ABD yönetimini ve ABD'yi terörist İsrail devletini yaptıkları bu zulümden dolayı şiddetle ve nefretle Türkiye olarak kınıyor ve lanetliyoruz.

 

ABD'NİN ELİNDE MASUM FİLİSTİNLERİN KANI VAR

 

ABD katliamlardan birinci dereceden sorumludur, ABD'nin elinde de masum Filistin kanı vardır. ABD çözümün değil, sorunun parçasıdır.

 

Tüm insanlığa bir çağrı yapmak durumundayız. Vicdan sahibi tüm hristiyanlar ve müslüman olmayan insanlar da ABD'nin ve İsrail'in bu tutumuna karşı ortak tutum almak zorundadırlar. Haksızlıklar karşısında susarsak daha büyük zulümlere imza atacaklardır. Susanlar da bunları gerçekleştirenlerin yaptıkları suçlardan manevi olarak mesuliyetten kurtulamazlar. İsteyenin istediği gibi hareket ettiği bir düzenin hayata geçmesi dünyamızı bugünden daha güvenli hale getirmeyecektir.

 

ABD ve İsrail, Kudüs'ü gerçek sahiplerine bırakmak zorunda kalacaklar. Kim ne derse desin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkına göre Kudüs Filistin'in başkentidir."

 

ARABULUCU ROLÜNÜ TÜRKİYE KABUL ETMEYECEKTİR

 

ABD bu adımıyla uluslararası hukukun en temel ilkelerini yok saymıştır. ABD bu adımıyla ikili anlaşmaları, BMGK'nın kararlarının tamamını ayaklar altına almış, çiğnemiş, ben bunları tanımıyorum diyerek bütün dünyaya meydan okumuştur. Dünya beşten büyüktür anlayışının ne anlama geldiğini bu pervasız tutum bir kez daha gözler önüne sermektedir. ABD barış istediğini defalarca kanıtlayan Filistin tarafını haksız bir şekilde cezalandırırken, yaptıkarı zulümle tarihe geçen terörist İsrail devletini ödüllendirmiştir.İki devletli çözüm zeminini de yok etmiştir. ABD artık gelinen noktada çözümün değil sorunun parçasıdır. Böyle bir ülkenin ortaya koyacağı çözüm planının da inandırıcı olması mümkün değildir. ABD'nin arabulucu rolünü Türkiye kabul etmeyecektir. Meşru tepkisini gösteren Filistinli kardeşlerimize yönelik İsrail saldırıları açıkça katliamdır.

 

14 Mayıs Pazartesi kanlı ve kara gün olarak tarihe geçecektir. Filistinlilerin yaşam hakkından bahsediyoruz. Kendi vatanlarında özgür ve insanlık haysiyetine yaraşır şekilde yaşamaktan bahsediyoruz. ABD'nin Kudüs'e elçiliğini taşıması ve aldıkları kararlar Türkiye bakımından uluslararası hukuk bakımından yok hükmündedir. İstedikleri adımları atsınlar bu Kudüs'ün manevi vasfını, uluslararası hukuktan kaynaklanan yerini, Kudüs'ün Filistin devletinin başkenti olma halini asla değiştirmeyecektir. Bu gerçek günün birinde bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır. ABD ve İsrail eninde sonunda Kudüs'ü gerçek sahiplerine bırakmak mecburiyetinde kalacaklardır. Hiçbir oldu bitti Kudüs'ün siyasi durumunu ve Filistin devletinin başkenti olmasını değiştirmeyecektir. Bütün dünya bu oldu bittiye sussa da Türkiye susmayacaktır. Kudüs Filistin devletinin başkentidir, olmaya da devam edecektir. Türkiye her daim ve her yerde Kudüs'ün müdafii olmaya devam edecektir. İsrail'in işgali sona erene kadar Türkiye bu tutumunu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edecektir.

 

Türkiye olarak hangi adımları atabiliriz enine boyuna değerlendirmeler yapıldı. Büyükelçilği taşıma kararı alındığında da İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul'da olağanüstü toplantıya çağrıldı. BMGK'de de konu ele alındı. 21 Aralık'ta da BM Genel Kurul'unda konu gündeme geldi. Kutsal Kudüs kentinin statüsünü, karakterini değiştirme niyetindeki kararların geçersiz olduğunu tekrar tasdik eden bir karar alındı. Bu kararların tamamının öncülüğünü Türkiye yaptı.