TBMM Başkanvekili Aydın:

TBMM Başkanvekili Aydın:

"Göç krizi, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesinin ve birlikte hareket edilmesinin önemini bir kez daha göstermiştir"- "Yük ve sorumluluk paylaşımı ilkesine uygun olarak, ülkemizin AB tarafından da beklentileri vardır"

TBMM (AA) - TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, "Göç krizi, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesinin ve birlikte hareket edilmesinin önemini bir kez daha göstermiştir" dedi.

Aydın, Jean Arthuis başkanlığındaki Avrupa Parlamentosu (AP) Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti kabul etti.

Kabulde konuşan Aydın, Türkiye'nin AB üyeliği hedefinin stratejik tercih olduğunu belirterek, "AB ile ilişkilerimiz ve müzakere süreci ülkemiz için öncelik olmaya devam etmektedir. 29 Kasım'da yapılan Türkiye-AB zirvesinin, Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması ve iş birliğimizin ileriye taşınması anlamında yeni bir başlangıç olduğuna inanıyoruz" ifadesini kullandı.

İlişkilerde yakalanan bu ivmenin sürdürülmesini ümit ettiklerini dile getiren Aydın, "Zirve sonuçları arasında yer alan yeni fasılların açılması, en üst düzeyde siyasi, ekonomik ve enerji diyaloğunun artırılması, vize serbestisi sürecinin hızlandırılması ve Gümrük Birliğinin güncellenmesi konularının takibine önem veriyoruz" diye konuştu.

Geçtiğimiz ay ekonomik ve parasal politika faslı müzakerelerinin açıldığını anımsatan Aydın, diğer fasılların da en kısa zamanda açılmasını beklediklerini, ayrıca Göç Eylem Planı ve vize serbestisi diyaloğu sürecinde Türkiye vatandaşlarının Schengen alanına yapacakları seyahatlerde vize uygulamasının Ekim ayında kaldırılmasını beklediklerini söyledi.

"Bugün Türkiye, ağırladığı Suriye ve Iraklı mültecilerle birlikte halen dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır" ifadesini kullanın Aydın, şunları kaydetti:

"BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre dünya üzerinde kayıtlı 19,5 milyon mülteciden, 2,5 milyondan fazlasına tek başına ev sahipliği yapan Türkiye'nin, maddi, manevi altına girdiği yük açıkça belli olmaktadır. Ülkelerini terk eden Suriyelilerin yüzde 50'den fazlası ülkemizde bulunmaktadır. Elbette Türkiye bunu vicdani, insani gerekçelerle ve uluslararası anlaşmaların gereği olarak yapmaktadır. Ancak sorumluluğun ve yükün paylaşılması noktasında tüm ülkelerin eşit düzeyde katılım sağlaması gerektiği aşikardır. AB, bölgeye olan hem jeopolitik yakınlığın, hem de insani ve hukuki değerler gereği mevcut mülteci krizinin çözümünde daha müdahil ve etkin olmalıdır. Ülkemizdeki Suriyelilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi için büyük çaba sarf etmekteyiz."

Aydın, bu çerçevede Suriyelilere çalışma izni verilmesini düzenleyen yönetmeliğin, 15 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, Türkiye'de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısının 700 bin olduğunu, barınma merkezleri dışında kalan yaklaşık 400 bin çocuğun okula devam edemediğini, okul, derslik ve öğretmen ihtiyacının bulunduğunu aktardı.

Türkiye'nin, Suriyeliler için yaptığı harcamaların 10 milyar doları bulduğuna dikkati çeken Aydın, uluslararası toplum tarafından Türkiye'ye yapılan yardımın beklentilerin çok altında kaldığını belirtti.

Can güvenliklerini tehlikeye atarak, Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmeye çalışan Suriyelilerin sayısında son dönemde görülen artışın, dünya tarihinde son dönemde görülen en büyük trajedilerden birine yol açtığını kaydeden Aydın, "Bu çerçevede sadece 2015 yılında Sahil Güvenlik Komutanlığımız 92 bine yakın göçmeni denizden kurtarmıştır. Bu rakam bir önceki yıla göre 6 kattan daha büyük bir artışa isabet etmektedir" dedi.

Göçmen kaçakçılığıyla mücadelenin daha da artırılması gerektiğini belirten Aydın, bununla birlikte göçün, siyasi, ekonomik ve güvenlik kaynaklı temel nedenlerine yönelik kalıcı çözümler üretilmeksizin yalnızca güvenlik odaklı bir yaklaşım benimsemenin, arzu edilen sonuçları doğurmayacağına dikkati çekti.

Aydın, "Yeniden yerleştirme, göçün yasal bir zemine çekilmesi ve böylelikle daha büyük trajedilerin önlenmesi için önemli bir fırsattır. Yeniden yerleştirme programlarının, dünya çapında daha etkin hale gelmesi sağlanmalıdır. Bu konuda tüm ülkelerin daha duyarlı hareket etmesini bekliyoruz" ifadesini kullandı.

Yasadışı göçün, AB ile ortak gündemin en önemli konu başlıklarından biri olduğunun altını çizen Aydın, şöyle devam etti:

"Göç krizi, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesinin ve birlikte hareket edilmesinin önemini bir kez daha göstermiştir. Ülkemiz, ekonomik imkan ve kabiliyetlerini zorlamak pahasına insani boyutu ön planda olan konuya kalıcı çözüm sağlanması yönünde çaba sarf etse de tek taraflı bir gayret tabiatıyla yeterli değildir. Yük ve sorumluluk paylaşımı ilkesine uygun olarak ülkemizin AB tarafından da beklentileri vardır. Bu çerçevede Türkiye-AB zirvesinde uygulamaya konulan Ortak Göç Eylem Planı kapsamında ülkemizde geçici koruma altında bulunan Suriyeliler için AB'nin sağlayacağı 3 milyar avroluk finansman desteğini içeren Türkiye İçin Sığınmacı Mali İmkanı üzerinde üye ülkeler tarafından mutabakata varılmış olması önemli bir gelişmedir. Mali imkanın, ülkemizin talepleri doğrultusunda ve zamanlıca aktarılması hususu önem arz etmektedir. Bu husus AB'deki muhataplarımızla temaslarımızda dile getirilmektedir."

Aydın, "Göç krizinin, ancak sorumluluk ve yük paylaşımı yoluyla kalıcı bir çözüme kavuşacağına olan inancımı yinelemek isterim. AP'nin de ortak karar mekanizmasına dahil olduğu iltica, sığınma ve göç alanında ve AB'den ayrılan bütçe imkanları konusunda daha aktif rol oynayacağına ve Suriyeli sığınmacılar hususunda çözümün önemli bir parçası haline geleceğine olan inancımı temenni ediyorum" ifadesini kullandı.

-"Türkiye, Suriyeli mülteciler için sorumluluk üstlendi"

AP Bütçe Komisyonu Başkanı Jean Arthuis ise "Biz, AB ve Türkiye arasında işbirliğini ve iki taraf arasındaki ilişkilerin etkinliğini değerlendirmek için buradayız. Bu sayede tesis edilecek olan finansman, yeterli, etkin ve hızlı bir şekilde buraya ulaşabilsin" dedi.

Her iki tarafın da yapmış olduğu taahhütler bulunduğunu hatırlatan Arthuis bu taahhütlerin bazı özel araçlar vasıtasıyla yerine getirildiğini söyledi.

Arthuis, "7 yıllık mali programda da bu araçlar bağlamında 4 milyar 400 milyon avroluk bir finansman öngörülmüş durumda. Bu miktar özellikle demokrasi ve yönetişim, temel haklar, ekonomik ve bölgesel yönetim, ulaşım, enerji, rekabet, inovasyon, istihdam, sosyal politika, eğitim, insan kaynakları ve tarım alanlarında harcanmak üzere öngörüldü" görüşünü dile getirdi.

Suriye'de yaşanan trajedinin daha önce emsali görülmemiş nüfus hareketlerine neden olduğunu vurgulayan Arthuis, Türkiye'nin, Suriyeli mülteciler için çok önemli sorumluluklar üstlendiğini belirtti.

AB'nin de bu çabalarda Türkiye'nin yanında olmak ve bu yükü paylaşmak istediğini kaydeden ve bunun için bir fon oluşturulduğunu, bunun için 3 milyar avroluk bir mali imkanın belirlendiğini hatırlatan Arthuis, şu bilgileri verdi:

"Biz de bütçe performasının gereğince yerine getirilebilmesine yardımcı olabilmek, zorluklarla baş edilmesini sağlayabilmek ve aynı zamanda hedeflere bir an önce ulaşabilmek için, bu finansmanın en kısa zamanda buraya gelmesine yardımcı olmak için buradayız. Birbirimize güven içerisinde beraber çalışmamız gerekiyor. Bu güven tabii ki şeffaflıktan gelecektir. Dolayısıyla siz lütfen herhangi bir bilgiyi ya da veriyi bize ulaştırmaktan çekinmeyiniz. Biz de bu bilgileri ve verileri kullanarak, bu sayede bu finansmanın sağlanması ve tahsil edilmesinin onayını alıp kendi partnerlerimizi de çok rahat bir şekilde ikna edebiliriz."

Kabulde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, İçişleri Komisyonu ve AB Uyum Komisyonundan bazı milletvekilleri de hazır bulundu."



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :