Süresiz Nafaka, Süresiz Kölelik

Modern devletler, yasalar marifetiyle tüm bireylerin hayatını fert fert kontrol altına almakta, neredeyse 24 saatine hükmetmek için çabalamaktadır. Bu durum, inanıldığı gibi her zaman toplumun yararını gözetmemekte, kimi zamanlar büyük travmalara ve şoklara sebep olan sonuçlar üretmektedir. Bu hal günümüz Türkiye'sinde özellikle aile ve ailenin yürütülmesine dönük yasalarda daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Yani doğulu duygusallığına sahip bir milleti yönetmeye çalıştığımız batılı yasalar, özellikle kültürel kodların devreye girdiği alanlarda arızaya sebep olmaktadır. Çok açıktır ki boşanma sonrası eşlerden daha az kusurlu olan lehine hükmedilecek olan süresiz yoksulluk nafakası da bunların en başında gelenlerindendir.

Ben yazımı bu konuda yaşanmış bir örnek ve ilgili yasadan çıkarılabilecek bir kaç sonuçla tamamlamak istiyorum.

 “2005’in ekim ayında yaptığım evlilik, aynı yılın aralık ayında son buldu. Bu 3 aylık süre zarfında, evlendiğim kişinin tedirginlikleri sebebiyle cinsel olarak da karı koca olmadık. Haliyle birliktelikten çocuğumuz yok. 2006’nın şubat ayında boşanma talebiyle mahkemeye başvurdum. Mahkeme tam 3 yıl sürdü. Ardından da 3 yıl boyunca boşanamama kararı verildi.

Biz yine ayrı kaldık. Aradan geçen 6 yılın sonunda, yani 2012 yılında nihayet boşanabildim.

Ancak esas sıkıntı yeni başlamıştı. Çünkü böyle bir evlilik için tam 6 yıl boyunca ödediğim tedbir nafakası yeterli olmamış, miktar artırılmak sureti ile şimdi de yoksulluk nafakası bağlanmıştı. Toplamda 12 yıldır nafaka ödemekteyim. Ve mevcut yasalar gereği bu ödeme süresiz devam edecek. Bunun yanı sıra boşanma kararı verilirken aleyhimde hükmedilen 20 bin liralık tazminat da bugüne kadar ödeyemediğim için yasal faizi ile birlikte 50 bin liraya yaklaştı. Boşanma davaları ile aleyhimde açılan sayısız nafaka artırım davaları sonucu ödemek zorunda bırakıldığım mahkeme, avukat ve yasal faiz paralarının da haddi hesabı bulunmamakta.

Sonrasında rabbim bana yeni bir yuva ile birlikte bir de evlat bahşetti. Kızım yakında 3 yaşına girecek. Ancak yaşadığım boşanma süreci nedeniyle uğradığım ekonomik yıkım, henüz yakamı bırakmış değil. Hayatıma hiçbir katkısı olmamış bir kişiye ömür boyu ödeme yaparken, eşim ve çocuğum için olan her harcamamda hesap yapmak zorunda kalıyorum. Çünkü nafakayı ödeyememe riski ile karşı karşıya kaldığımız takdirde sorgusuz sualsiz hapsediliyoruz. Böyle bir durum, benim meslekten de ihraç edilmem demektir. Benim, eşimin ve çocuğumun suçu nedir? Sadece 3 ay süren bir evlilik yaptım diye ailece zillet yaşamak zorunda mıyız?  Ben bu şartlarda çocuğuma nasıl bir gelecek hazırlayabilirim?

Bu ülkede benim gibi on binlerce mağdur var. Asgari ücretle çalışan bir kişinin boşandığını düşünebiliyor musunuz? Bu kişi bu şartlarda nasıl yeni yuva kurabilir? Dipsiz bir kara delik gibi, daha benim elime geçmemiş rızkıma ipotek koyan bu sistemin bir an önce revize edilmesi gerek. Çünkü bu yüzden ikinci evlilikler de yıkılmayla karşı karşıya. Devlet, kadını korumaya aldığını zannederken aslında yeni kurulan aileye zarar vermekte. Süresiz nafaka nedeni ile boşanan kadınlar, nikâhsız yaşamaya teşvik ediliyor…”

Yukarıda bahsettiğim yaşanmış örnekte de görüldüğü üzere, sadece 3 ay süren bir evlilik sonrasında hükmedilen nafaka nedeniyle erkek, 12 yıl boyunca nafaka ödemektedir ve kadının durumunda bir değişme olmadığı müddetçe ömrü boyunca bu nafakayı ödeyecektir.

Bu, ne adaletle, ne hukukla ne de insan haklarıyla bağdaşan bir durum değildir. Bir aile nasıl yok edilir, bir toplum nasıl ifsat edilir diye özel olarak çalışılmış mühendislik mahsulü bir yasadır.

Bu yasanın hükümet gündemine alınıp ivedi bir biçimde değiştirilmesi ve hakkaniyete uygun şartlara taşınması zaruri bir sorumluluktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum