Sözde Değil Özde Soykırım

Atatürk Bulvarı üzerinde bir bina. Hızlı adımlarla çıkıyoruz merdivenlerden. Çok önemli bir dia gösterisi var. Konusu Srebreniska katliamı ve toplu mezarlar. Yönetmen Muhammed Muykiç. Kendisi de dia gösterisi için Türkiye’de. Aradan tam 10 yıl geçmiş. Ne kadar uzun bir zaman. Bu tarz hatırlatmalar olmasa unutulup gidecek yaşanılan acılar… Çok çabuk unutuyoruz bize yapılanları. Ama başkaları unutmuyor. Salona giriyoruz. Dostlarımızla karşılaşıyoruz. Hakan Albayrak ve Ebubekir Kurban. Her zamanki gibi Boşnakları yalnız bırakmamışlar. Sarılıyoruz. Batı’nın cinayetlerini bir kez daha lanetlemek için burada olduğumuz bilinciyle daha çok kenetleniyoruz birbirimize. ****Ben çocukluğumda Boşnakları Türk olarak bilirdim. Türkler’in sarışın ve uzun boylu olanları. Ama öğrendim ki, sadece ben değil; Sırplar, Hırvatlar ve tüm dünya da böyle biliyormuş.Dia gösterisine geçmeden önce anlatılanlardan bunu çıkardım. Toplu Mezarları Araştırma Başkanı aynı zamanda Demokratik Eylem Partisi Milletvekili Amor Maşoviç’le yapılan sohbet benim için bu anlamda çok önemliydi. Savaşı yaşayan, savaşın tanığı bir isim Maşoviç. O da benim bu düşüncemin yanılgı olmadığını söylüyor. Yugoslavya’da iç savaş başlayınca Sırplar Boşnaklara; “Türkler, burayı terk edin ve Türkiye’ye gidin” diye baskı yapmaya başlamışlar. Bir zamanlar Osmanlı sınırlarında yaşamış pek çok Müslüman topluluk, Hıristiyanlar için Türk’tür. Türklüğün Balkanlar’daki son kaleleri olan Bosna Hersek, Makedonya’nın Türk olduğu gibi. Hiç unutmam, İlber Ortaylı hocam derslerinden birinde “Batılılar, Türkler’i İslam’ın delisi olarak görürler ve Batılılar için İslam Türk’tür” demişti. Yüzyıllardır bu böyledir. Haçlılar’dan bu yana bir kale olarak hep İslam dünyasının selameti için var olmuş bir millet, Türkler. Doğu’nun büyük şairi Muhammed İkbal bir eserinde çok güzel bir rüya anlatır. Rüyasında Peygamber efendimizi görür İkbal. Ve Hazreti Peygamber sorar “Ya İkbal, benim için ne getirdin? İkbal cevap verir: Ya Muhammed, sana Allah yolunda Çanakkale’de savaşan bir avuç Türk’ün kanını getirdim.” Boşnaklar da yüzyılın sonunda Avrupa’nın göbeğinde bunun için savaşmışlardı. Haçlı zihniyeti medeni Avrupa’nın ortasında bir vahşeti sergilemişti. Bu sefer Boşnak kardeşlerimizi hedef seçmişlerdi. İşin ilginç yanı, Sovyet bloğu çöktüğünden bu yana olan hep Müslüman-Türk nüfusa oluyor. İlki Bosna’da başlamıştı. Hem de bir soykırımla. Salondaki bizler de şimdi bu vahşeti birbirimize bakmaktan korkarak, koltuklarımıza sinerek seyrediyorduk: ''İşgal sırasında 28 bin kayıp var. Bunlardan yüzde 98'i Boşnak. Şimdiye kadar 364 toplu mezar bulundu. 3 bin 800 tek mezarın yanı sıra 1 ila 5 cesedin bulunduğu 200 mezara rastlandı. Aynı kişiye ait bir cesedin parçaları, 30 kilometre çapındaki 3 ayrı mezarlıkta çıktı. DNA testleri tamamlanıp, cesetlerin parçalarının yüzde 70'i tamamlanmadan defin yapılmıyor. Onun için şimdiye kadar 1372 kişinin cesedi defnedildi. Resmi kaynaklara göre, 200 bin Boşnak katledilmiştir.'' Dia gösterisinden aklımda kalan önemli ayrıntılar bunlar. Katledilen bir kaç aylık bebekler, nineler, dedeler… Tecavüze uğramış genç kızlar. Ve gözü yaşlı Osmanlı torunları. Bütün bunları düşünürken, tekrar sohbete başlıyoruz Toplu Mezarlar Araştırma Başkanı Maşoviç’le. Batı’nın Ermeni soykırımı iddialarını ve Türkiye’de yaşanan tartışmaları hatırlatıyoruz. Bu anlamda böyle bir gösterinin çok önemli olduğunu söylüyoruz kendisine. Maşoviç bize çok ilginç ve düşündürücü bir cümle sarfediyor: Türkiye'nin soykırım yaptığını ileri süren çevrelerin, kendilerine de ''Bosna'da yaşananları unutun, acı bir gerçek, ama ileri bakmak zorundasınız'' dediklerini söylüyor. İçimden kendi kendime söyleniyorum: 90 yıl önce bir büyük dünya savaşında olanları unutma, on yıl önceki soykırımı unut. Herhalde Batı’ya da bu yakışır. Özde soykırımı unut, sözde soykırımı unutma! Çifte standart bu olsa gerek. İşlerine geldiği gibi yorumluyorlar her şeyi çok uyanık batılılar. Ama zaman zırhların zehiridir. O güçlü medeniyet zırhı da bir gün eriyecek ve hak yerini bulacaktır. Yaklaşık 5 saat süren bu sohbet ve dia gösterisi sona erdiğinde huzurlu bir şekilde salondan ayrılıyoruz. Bazı şeyleri bizler de unutmamalıyız diyoruz. Birilerinin unutmadığı gibi. Bu arada Maşoviç’le vedalaşırken bize 11 Temmuz 1995 tarihinde, Srebreniska kentinde 12 bin kişinin katledildiğini ve katliamın 10. yılında, anma etkinlikleri kapsamında 600 cesedin defin işleminin yapılacağını hatırlattı. Biz de Bosna’daki TÜRK kardeşlerimizi tekbirlerle, yasini şeriflerle uğurlayacağımızı, bunun için inşallah orada olacağımızı söyledik.

Önceki ve Sonraki Yazılar