Söz ola kese savaşı...

12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra Anadolu'da Bugün Gazetesi'yle çıktığımız habercilik yolculuğunda, Yeni Meram Gazetesi, Hürriyet Haber Ajansı, Doğan Haber Ajansı, 7. Gün Dergisi, Finansal Forum Gazetesi ve Referans Gazetesi'nde foto muhabirliği, muhabirlik, istihbarat şefliği ve Bölge Müdürlüğü görevlerini üstlenerek “sürekli basın kartı” hamili olarak emekliye ayrıldık. Sonra, sevgili dostum Duran Çölcü ile birlikte haftalık Bozkırın Sesi Gazetesi'ni yayınladık. Bozkırın Sesi Gazetesi’ni ticaretin vahşi kurallarını bilemediğimiz için yürütemedik. Son üç yıldır da, Türkiye'de İleri Gazetesi, Memleket Gazetesi, Konya Kent Dergisi, Bozkır Postası Gazetesi (sağlık sorunlarım yüzünden artık yazmayacağım) ve bozkirhaber.com haber portalı yazarlıklarını sürdürürken izlemekte olduğunuz "bozkirinsesi.com" haber sitesine emek vermeye başladık.

1 Haziran 2006 tarihinden bu yana promosyon yapmadan, şahsımıza ve sitemizin yazarlarına oluşan teveccühle izlenme oranı hızla yükselen, gündeme taşıdığı konularla ses getiren bir haber sitesi olduk. Bu kısacık süre içerisinde sitemize gönül dostlarımızın ve Bozkır’ın yiğit evlatlarının ilgisinin hızla artması gurur kaynağımız oldu. Şimdi, Bozkır’ımda birileri (!) hizmetlerdeki kaliteyi yakalama, toplumu doğru bilgilendirme adına belgeleyip kamuoyunun bilgisine sunduğumuz haber ve fotoğraflardan rahatsız olmuş gibi gözüküyor. Bilgi ve belge toplama çalışmaları süren “Sisli Eylül” adını vereceğim kitabımın gazetelerde, dergilerde ve internet sitelerinde yayınlanan özet yazısına çatlak sesler yükselmişti. Sizin anlayacağınız şekliyle “isyanlar” çalışmasıydı bu. Oluşturdukları vizyonla bir metre ilerisi göremeyen bu mantığın bayraktarları tezviratlarını sürdürürken yolumuza devam edeceğiz. “bozkirinsesi.com”u gece karanlığında işyerlerinin ışıklarını kapatarak satır satır okuyan veya okutturan beyinlere işte benim cevabım…

“Siyasi beklentiler sizin olsun. İster bekleyin ister beklemeyin. Ama bilinmeli ki oturduğunuz makamlara daha önce hep beklentisi olanlar geldi ve pek çoğu beklediklerine kavuştular. Bu doğaldır. Doğal olmayan, hem beklentim yok deyip hem de acizlenmektir. Ama ben Bozkır’ın gelişmesini, Bozkırlı’nın yüzünün gülmesini istiyorum. Benimde siyasi imanlarım var. Siyasi imanlarımı yaptığım mesleğe yansıttığımı gören varsa bir adım öne çıksın?

Sevdam Bozkır. Sorunsuz, cennet gibi bir Bozkır istiyorum. Bunu istemek, suç mu?

Coğrafyamın insanlarının mutlu olmasını, onlara mutluluk ümitleri aşılayanların, barutlarının bittiğini, hizmet adına yapılan hataların, görevleri olduğu halde yapılmayanların yazılması yanlış ise bunun faturasını ödemeye hazırım.

Bozkır için tüm bu yazılıp çizilenlere rağmen, (bi üflesem uçar gidersin) diyorsanız, (ateş olsan cürmün kadar yeri yakarsın) diyorsanız bu da sizin bileceğiniz şey. Unutmayın, sel gider, kum kalır. Sayılı günler tez biter.”

Şimdi beklentisi olan veya olmayan siyasetçilere gazeteciliğin ne olduğunu, ne olmadığını anlatayım da bir daha dedikodu ve tezvirat yapmasınlar. Bana ulaşıp konuşmak dururken, dostlarıma, akrabalarıma, ağabeylerime mesaj göndermesinler… Daha yazacak çook şey var. Akkiseli meslektaşım Murat Güzel’in deyimiyle “Bu çuvaldan daha çok toz çıkar.”

Siz şenlik yapacaksınız. İyi güzel, çok güzel de, şenlikten amaç biraz da ilçemizin tanıtımı olmayacak mıydı? Konya’da sadece Merhaba Gazetesi mi yayınlanıyor? Bu şehirde 350 civarında gazeteci yok mu? Sayın Mehmet Akif Ülker niye sadece bir gazeteyi ziyaret etti? Soğucak kökenli sevgili arkadaşım Mustafa Arslan’a saygım sonsuz. Kendisi yapılan ziyareti ve amacını en güzel şekilde, gazetenin en iyi yerinde değerlendirmiş. Kendisine Bozkırlı olarak teşekkür ederim… Ama,  Belediye Başkanı Mehmet Akif Ülker’in milyarlar harcadığı bir şenliğe basını çağırmamasıyla kendisinin Bozkır gibi bir derdi olmadığına inanmaya başladım. Eğer sayın Ülker, Bozkır’ı düşünmüş olsaydı Konya’dan tüm basın çalışanlarının işyerlerini tek tek gezip Bozkır’a davet ederdi. Neyse, alıştık biz bu yanlışları görmeye. Görevi, pozisyonu, konumu ne olursa olsun, Bozkırlının önünü tıkayanları deşifre etmeye devam edeceğiz.

Basın nedir?

Basının gücü ne kadardır?

Demokratik toplumlarda yasama, yürütme ve yargı güçlerinin yanında, dördüncü bir güç olarak da “basın” gösterilir. Basın olmadan demokrasi tam olarak işleyemez. Öte yandan demokrasi tam olarak işlemezse, basın özgür olamaz. Basının özgürlüğü kısıtlanırsa, halkla yöneticilerin diyalogu kesilir ve demokrasinin bir kanadı kırılır...

Gazeteci kimdir?

Gazeteci halkın gerçekleri öğrenme misyonunun profesyonel görevlisidir. Misyon kelimesinin altını çiziyorum. Çünkü ben gazeteciliğin bir iş olduğu kadar aynı zamanda vazgeçilmez bir misyon olduğu kanaatindeyim.

Gazetecinin meslek özellikleri

1- İlgi ve merak duyusu

2- Ayrıntıları kapsayabilecek geniş bakış açısı ve tahlil yeteneği

3- Tahlil duygusu ile birlikte işlerlik gösterecek tasnif yeteneği

4- Bir haber konusunda ortaya çıkabilecek yeni gelişmeleri izleme arzusu (fikr-i takip)

5- Yabancı kaynak ve yayınları izleyebilme karşılaştırma yapabilmeye olanak sağlayacak yabancı dil bilgisi

6- Haberin kapsadığı olay, kişi, ilişki ve durumları derinine değerlendirme ve gerekli bağlantıları kurmayı sağlayan sentez ruhu

7- Medyanın gerektirdiği hız ve ivediliğe uyum sağlama

8- Tüm iletişim mesleklerinde olduğu gibi, insanlarla kolay iletişim kurma yeteneği

9- Gazeteciliğin bir kamu hizmeti olmasıyla bağlantılı olarak dürüstlük, açıklık, bu konuda duyarlılık ve tutarlılık

Gazetecinin sorumlulukları

1-Özel yaşamın dokunulmazlığına özen göstermek

2-Kamu çıkarına öncelik tanımak

3-Mesleğin olanaklarını özel çıkarlar için kullanmamak

4-İnsanlar arasında din, dil, ırk, cinsiyet ve kültür farklılığı gözetmemek; ayrımcılık yapmamak

5-Şiddete özendirici olmamak

6-Haber kaynağının gizliliğini korumak

7-Kişileri ve kurumları aşağılayıcı, küçük düşürücü olmamak

8-Haberde farklı tarafların durum ve görüşlerini yansıtmak. Nesnel olmak

Gazetecinin hakları

1-Her türlü bilgi ve haber kaynağına ulaşma hakkı; toplum ve yaşamını ve kamuyu ilgilendiren her türlü olayı izleme ve araştırma hakkı.

2-Meslek ilkelerine uyma hakkı; bu hak doğrultusunda, gazeteci mesleğine ters düşen bir iş yapmaya, ya da kendi görüşüne uymayan bu fikri savunmaya zorlanamaz.

3-Haber kaynağının gizliliğini koruma hakkı. Bu çerçevede, gazeteci kaynağını açıklamaya ya da herhangi bir yönde tanıklık yapmaya zorlanamaz. Ancak, kaynak izin verdiği takdirde ya da gazeteci, kaynak tarafından aldatıldığını anlarsa açıklama yapabilir.

4-Gazeteci çalıştığı kuruluşun genel çizgisine uymak zorundadır.

5-Çalıştığı kuruluşun işleyişini belirleyen kararlar hakkında bilgi sahibi olma ve bunlara katılma hakkı

6- Mesleğin sorumluluk ve haklarını korumak, savunmak ve geliştirmek amacıyla örgütlenme hakkı.

Yukarıda gazeteci kime denir, gazetecinin özellikleri, sorumlulukları ve haklarını yazdım. Bu özellikler, ideal gazeteci tipini çizmektedir. Basında bu tariflere uymayan yüzlerce insanın varlığı, mahallinde gazetecilik yapan bizlerin de aynı kefeye konmamızı gerektirmez. Bilakis bizler, Bozkırlı  gazeteciler, gerek siyaset kurumunun, gerekse devlet işleyişinin ne denli önemli olduğunu ve özel tatminler ya da çıkarlar için kullanılmayacağına kesin inanmış kişileriz. Daha ötesi ben böyle bir gazeteciyim. Yıllardır bu coğrafyada gazetecilik yaptığımız gerçeği ve hiçbir kişi ve kurumla menfaat çekişmesine girmediğimizi bulunduğunuz yer bakımından bilmeniz bizden ziyade sizin menfaatinizedir.

Beklentisi olmayan insan olamaz!

Beklenti kelimesi ilk bakışta negatif çağrışımlar yapsa da insan için yaşamın bir parçasıdır.

Her insan kendince bir beklentiye sahiptir.

Kimisi bir makam bekler, kimisi para kimisi de bir dostunun aramasını bekler.

Ama mutlaka bekler. İki de bir “benim beklentim yok” diyen anlayıştan kimseye fayda gelmez. Gelemez...

‘Beklenti’yi ahlaksız bir menfaat olarak görüyorsanız, o manada benim de bir beklentim yok. Ancak tanıtım hizmetleri noktasında sözlüde olsa bir görev aldıysam bila ücret bu işlerin yapılmayacağını herkes bilir. Dökülen bir ter varsa karşılığı alınır... Unutulmasın ki bende vergi mükellefiyim. Öte yandan, ahlaksız kazanç noktasında ben de en az sizin kadar rahatım. Ama bu rahatlık benim özelimi ilgilendirir. İletişimde bulunduğum kişilere tepeden bakmamı gerektirmez. Size, siyaset yapacaksanız kuralına göre oynamanızı tavsiye ediyorum. Önünüze gelene “himmet” diyeceksiniz, sonra da nasıl olsa beklentim yok, rahatım mantığıyla ağzınızdan çıkanı duymayacaksınız! Yaptıklarınız ne devlet ciddiyetiyle bağdaşır, ne mensubu bulunduğunuz kurumla. “bozkirinsesi.com”, hiçbir zaman bir siyasetçinin, kurumun ya da sermaye gücünün sesi olmayacak. Bozkır’ın sesi olmak bilinciyle sürdüreceğimiz yayıncılıkta gazeteciliğin evrensel ilkeleriyle kendi ilkelerimizden asla ödün vermeyeceğiz. “bozkirinsesi.com”u bu ilçenin ve coğrafyanın bir şansı olarak görüyoruz. Bozkırlı’nın bu şansı iyi değerlendireceğini ümit ediyoruz….

Hamiş:

Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı,

Yağ ile bal ide bir söz…

                 (Yunus Emre)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.