"Sosyal medya saldırganlığı" karşısında haklar bilinmiyor

"Sosyal medya saldırganlığı" karşısında haklar bilinmiyor

Üniversite öğrencilerine yönelik araştırmada, öğrencilerin sosyal medya saldırganlığı karşısında yasal haklarını bilmedikleri belirlendi- Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Eraslan:- "Sosyal medya ortamında bir kişiye hakaret, Türk Ceza

ANKARA (AA) - MERVE YILDIZALP - Üniversite öğrencilerine yönelik araştırmada, öğrencilerin sosyal medya saldırganlığı karşısında yasal haklarını bilmedikleri ve böyle bir durumla karşılaştıklarında ilk tepkilerinin "kızgınlık" olduğu belirlendi.

Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Medya Sosyolojisi üzerine yazılan ilk kitabın sahibi Doç. Dr. Levent Eraslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medyanın günlük yaşamda sıkça rastlanılan şiddet ve saldırganlık olgusunu beraberinde getirdiğini belirtti.

Eraslan, "sosyal medya saldırganlığı"nın sosyal medya kanallarını kullanarak bir birey ya da gruba, özel veya tüzel bir kişiliğe karşı çeşitli amaçlar güdülerek, sistematik ya da bireysel yapılan hakaret, tehdit, şantaj, toplu mesaj, nefret suçu ve teknik saldırı gibi zarar verme davranışlarını içerdiğini ifade etti.

Sosyal medya ağları üzerinden yapılan sanal iletişimin (mail, yorum, mesaj gibi) kişinin saldırganlık dürtüsünü yeni bir zemin üzerine taşıdığını anlatan Eraslan, "Sosyal medyada fiziksel olarak bir saldırganlık davranışının sergilenmesi mümkün olmasa da, günümüzde sosyal ağlar üzerinden psikolojik saldırganlık davranışlarının üst boyutlarda sergilenebildiği görülmektedir" diye konuştu.

- "Sosyal Medya Saldırganlığı" araştırması

Binlerce insanın sosyal medya ağları üzerinden her gün farklı kategori ve şekillerde saldırganca tutumlara maruz kaldığına işaret eden Eraslan, geçen ay Ankara ve Kırıkkale'de öğrenim gören 18-25 yaş aralığındaki 225 üniversite öğrencisi üzerinde "Sanal Dünyada Sosyal İlişkiler ve Sosyal Medya Saldırganlığı" araştırmasını yaptığını aktardı.

Örneklem grubuna, sosyal medya ağları üzerinde karşılaştıkları bir saldırganlık anında ilk olarak kendilerini nasıl hissettikleri ve nasıl bir eğilim içerisinde bulunduklarının sorulduğunu anlatan Eraslan, araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:

"Katılımcıların büyük bir çoğunluğu, bir sosyal medya saldırganlığıyla karşılaştıklarında, en çok kızgınlık hissettiklerini aktardı. Ardından dikkat çeken yanıt ise öfke ve şiddet eğilimi içerisine girdiklerini ve bu haksız durum karşısında agresifleştiklerini yansıtmış olmalarıdır. Beraberinde ise öfke ile birlikte hemen karşı cevap vermeye yöneldiklerini, sonrasında ise katılımcıların önemli bir bölümü moral bozukluğu yaşadıklarını ve bu durumun yaşam kalitelerini bir süre düşürdüğüdür. Ayrıca bir grup katılımcı ise sosyal medya saldırganlığıyla karşılaştıklarında sessiz kaldıklarını ve bir süre duygusal katatoni yaşadıklarını ifade etti."

Araştırmada, "Sosyal medya saldırganlığı karşısında haklarınızı biliyor musunuz?" sorusuna ise öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun yasal haklarını yeterince bilmediği yanıtını verdiğini söyleyen Eraslan, katılımcıların az bir bölümünün ise haklarını bildiğini belirtti.

- "Sosyal Medya Ulusal Birliği kurulmalıdır"

Sosyal medya hukuku, sosyal medya etiği ve bilinçli sosyal medya kullanımının önemine değinen Eraslan, sosyal medya saldırganlığının hızlı bir şekilde yayıldığını vurguladı.

Türkiye'de ise bu gelişmelere rağmen sosyal medya hukuku ve etiği gibi kavram ile uygulamaların yeterince gelişmediğine dikkati çeken Eraslan, "Sosyal medya ortamında bir kişiye hakaret, Türk Ceza Kanunu'na göre, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Sosyal medya araçlarının kullanım şartlarına bu cezalar eklenebilir" diye konuştu.

Bu konuda kamu spotları ile radyo ve televizyonlarda bilgi spotlarının yayımlanabileceğini, kamuya açık yerlerde afiş çalışmaları ile halkın bilgilendirilebileceğini ifade eden Ersalan, "Okullarda, öğrencilere verilen derslerde, okul duvarlarında bilgi notlarına yer verilebilir. Sosyal medya saldırganlığı mesajları ile bilgi akışı sağlanabilir. Bilgi Teknolojileri Kurumu, TÜBİTAK, Erişim Sağlayıcıları Birliği gibi kurum ve kuruluşlar, bilgilendirici, seminer, toplantı, broşür gibi etkinlikler yapmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Üniversitelerin, sosyal medya araştırma enstitüleri kurmaları ve toplumsal bilgi oluşturmaları gerektiğine işaret eden Ersalan, "Sosyal medya hukuku ve sosyal medya etiği gibi akademik konuların desteklenmesi ve çalışılması sağlanmalıdır. Medyada bu haklara dönük programlara yer verilmesi sağlanmalıdır. Çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Sosyal Medya Ulusal Birliği kurulmalıdır" sözlerine yer verdi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :