Sizi milletin adamları diye biliyoruz!

Sizi milletin adamları diye biliyoruz!


Biz Mavi Marmara’da olamadık ama orada olanları hiç unutmadık…

Ve bekliyoruz…

Sadece biz değil, tüm Türkiye bekliyor…

9 Türk’ün şehadet şerbeti içtiği Mavi Marmara’dan bir haber bekliyoruz…

O akan kan hala Mavi Marmara’nın zemininde duruyor…

O tekbir sesleri hala kulaklarda…

Ama o tekbir, sanırız önce tedbir diyenlerin manevralarıyla semadan silinmek üzere…

Referandummuş, torba yasaymış, bir kısım bitmeyen davalarmış…

O parti lideri şunu demiş, bu parti lideri bunu demiş, o yüzde elli alırmış, bu baraj altı kalırmış…

Bir milletin izzeti nefsi ayaklar altına alınmış, gemisine savaş uçakları ve botlarıyla saldırılmış…

9 babayiğit Müslüman Türk evladı can vermiş, Ya Allah bismillah, Allahu ekber! Diyerek kimsenin umurunda bile değil…

Biz unutmadık, ama unutturulmaya çalışıldı, çalışılıyor her nedense Mavi Marmara…

Belki yine bir seçim öncesi hatırlanırlar ne bileyim?

Belki yine efeleniriz, “katile katil” deriz….

Belki birileri kalkar, dünya bize hayran hayran bakıyor, Türkiye dünyanın süper gücü oldu diye kandırır bizi…

Büyük devletiz, büyük işler yapıyoruz, yeryüzünü titretiyoruz dış politikamızla der…

Dünyanın en büyük tahliyesini yapıyoruz, lojistikte bir numarayız der belki birileri…

Olsun biz bu büyüklüklerin yanında başka bir büyüklüğü de görmek istiyoruz…

İstiyoruz ki, bir seçim öncesi hatırlanmasın İsrail’e karşı öne sürdüğümüz şartlar…

Önce dört olan sonra üçe, sonra ikiye indirilen reel politik olarak budanan, “şartlar” ımızdan en azından birini hatırlarız belki diyoruz…

Ama nafile…

Şu an kimsenin aklına bile geldiği yok…

Köşe yazarları, gazeteler, televizyonlar ve kudretli siyasetçilerimiz sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar…

Sahi Furkan nerede?

Şehit Furkan ötelerden bize bakarken ne söylüyor şimdi…

Onun hesabını birileri sormalı değil mi yüreklilikle?

“Ne oldu Mavi Marmara?” demeli değil mi….

Ben o cesur kalemlerden, Ekrem Dumanlı’dan, Ergun Babahan’dan, Ahmet Altan’dan, Mustafa Karaalioğlu’ndan, Ali Bulaç’tan, Mümtezer Türköne’den, Ahmet Taşgetiren’den, İhsan Dağı’dan, Hüseyin Gülerce’den “Şehit Furkan” ın hesabını niye sormadıklarını, niye adını bile anmadıklarını söylemelerini istiyorum mesela…

Bir kısım medyayı hesaba hiç mi hiç katmıyorum, onların yazar çizerlerini hiç mi hiç galeye almıyorum…

Onlar zaten birilerinin adamı, değil mi?

Bize onların birilerinin adamı olduğunu öğreten sizlersiniz…

Onlar tasfiye oluyorlar, olacaklar zaten…

Millet onları, o güçlü sağduyusuyla gönlünde mahkum etmiş durumda…

Ya siz, siz kimin adamısınız Ekrem Dumanlı!

Siz kimin adamısınız Mustafa Karaalioğlu!

Biz sizi milletin adamları diye biliyoruz…

Onlar seçim sonrası tasfiye olacaklar dediğiniz adamlarla bizim işimiz olmaz doğru, ama sizinle işimiz var…

Sizden bu millet cevap bekler…

Kaleminiz kimin için oynar, kime yönelir görmek isteriz…

Yok diyorsanız ki, biz yanlızca “reel politik”e iman ettik(!)…

O zaman söyleyecek sözümüz kalmaz size…

Ama köşenizden bu gariban millet adına hesap sorduğunuzu bildiğimiz için sizlere soruyoruz bu soruları…

Çok şükür, siz onca yıllık statükoyu yıkan adamlarsınız

Siz kimsenin cesaret edemediği, hesap sorulamaz dediği ceberut yapıya hesap soran adamlarsınız

Şehit Furkan’ın şehadetinin hesabını, Mavi Marmara’nın hesabını soramayacak mısınız milet adına, milletin adamları olarak…

Yoksa o hesabın sorulmasını engelleyen bizim de bilmediğimiz daha başka bir statüko mu var?

Biliyoruz, bizim gücümüz yetmez statükoları yıkmaya, etimiz ne budumuz ne…

Ama biz her gün bu soruyu sizlere soracağız, bıkmadan usanmadan…

“Şehit Furkan’ın kanı yerde mi kalacak?” diyeceğiz

Çünkü biliyoruz sizler bu sorunun cevabının verecek olan statükoyu da yıkacak kallavide kalemlersiniz….

 

Önceki ve Sonraki Yazılar