Bizi zora sokan şeylerin başında çoğu kez yaşamın dışında kalmak yok mudur? Yaşamın gerçeğinin dışında kalmak.

Bahar ayları döngüsel zamanlar. Depresyonların arttığı, sadece depresyon değil fiziksel rahatsızlıkların hatta ölümlerin niceliğinde de artışların yaşandığı zamanlar. Dahası toplumsal olayların da bizi şaşırttığı zamanlar. Her şey yenileniyor. Beklenmedik şeyler oluyor. Topraktaki devinim bir kısmımızı dışarı iterken bir bölümümüzü de içine alıyor. Toprakla yıldızlar arasında garip bir etkileşim var bu dönemlerde. Dikkatli olma zamanı ve yeni değişikliklere de hazırlıklı olmalı.

Bu günlerde vücudumuz kadar tabiat kadar sokaklar da hareketli.

Hafta sonu arabayı bir kenara bırakıp yürüdüm bolca. Etrafı dinledim. 5 duyumu da açtım. Altıncısının farkında değilim o da duyumsamıştır mutlaka. Bu hafta sonu fazla sayıda ölüm haberi geldi bir kısmının cenazelerine gittim. Bir kısmının yakınlarını evlerinde ziyaret ettim. Deneyimli insanlarla görüştüm. İhtiyar heyeti. Hepsi baharla ölümlerin arttığının bilindiğini söylediler. Onlara deneyimli insanlar yerine ihtiyarlar demek daha doğru geliyor bana. Onlardan öğrenilecek çok şey var. Baharla birlikte bizim ihtiyarlarımızın toplandığı gün ışığına çıktığı alanlar var şehrimizde. Özellikle babamdan da biliyorum. Aziziye Camii’nin ön ve arka tarafları. Kapı camii etrafı çayhaneler. Kayalıpark ve Şerafettin Camii civarındaki banklar ihtiyarlarla dolmaya başlar. Tüm yaz boyunca görürsünüz onları oralarda, öğleye doğru toplanma başlar ve akşamdan az önce yollanırlar evlerine bir bir. Bahsettiğim bölgeye kendilerince bir isim de bulmuşlar. “Hurdalık” diyorlar. Zekice, nitelikli bir mizah anlayışıyla kabullenmişler kendi durumlarını. Aslında sadece bizim şehrimizde değil tüm yurtta camii civarları benzer görüntülere alışık. Gittiğim başka yerlerde de görüyorum benzerlerini.

Oralarda konuşulanlar çok önemli. Hazmedilmiş, test edilmiş yığınla bilgi edinirsiniz. Asıl siyaseti, insan ilişkilerini, yaşamla ilgili görünmeyen yanları, yani size ne lazımsa. Süpermarket gibi. Girin içlerine ne lazımsa alın. Bir farkı var yalnız. Orda müşteri muamelesi göremeyebilirsiniz. İstemezlerse vermezler. Önemsediğiniz kadar, hak ettiğiniz kadar alırsınız.

Aslında lafı nereye getirecektim? Bugünkü yazımı siyasetçilere birkaç şey söylemek için yazmayı düşünüyordum. İşte tam da burada şunu önereceğim. Siyasetçiler arada hurdalığa mutlaka uğramalı. Benim deneyimlerime göre bugüne dek anketler yanıldı. Araştırmalar, istatistikler, gazete köşeleri. Hurdalık hiç yanılmadı. Oradaki öngörüler ve söylenenler hep birebir gerçek sonuçlarla örtüştü. Hurdalıkta Ak Parti kapatılma davası açılmadan önce gözden düşmeye başlamıştı. Özellikle başörtüsüyle ilgili kriz yönetme becerisindeki eksiklikler yüzünden. Ancak bu hafta gördüm ki Ak Parti yeniden ihtiyarların koltuğunun altına alınmış. Kapatılma davası yaramış Ak Parti’ye. Baykal hakkında söylenenler hoş değil. MHP yedekte tutuluyor sanki.

İhtiyarlar toplumsal olayların içine girmek yerine dışarıdan gözlemleyerek hazır şablonlarıyla kolaylıkla yorumluyorlar olayları. Kısa ve öz konuşup tam onikiden vuruyorlar.

Hurdalığı ziyarete eden, onları duyan ve onları önemseyen kazanır. Kısaca söylemek istediğim bu.

Bu arada yaşanan toplumsal olaylara ruh sağlığınızı bozmadan bakmayı ve sakin kalabilmeyi isteyenlere Hz Pir’den bir önerim olacak ilave olarak. Bundan yaklaşık 800 yıl önce Moğollar Konya kapısına dayandığında yine ruh sağlığı bozulma aşamasına gelen insanlara şöyle demişti Hz. Pir “Moğollar’dan korkmayın. Moğollar’ın Allah’ına sığının”

İşin doğrusu hafta sonu çok şey öğrendim. Bir kısmını aktardım. Kalanlar da mutlaka bir yerlere ulaşacaktır farklı kanallarla. Sadece siyasetçiler değil hepimiz görelim hurdalığı.

www.pozitifdegisim.com