‘Şeyh Galib, yeniliğin yolunu açacak ilk kahramandır’

‘Şeyh Galib, yeniliğin yolunu açacak ilk kahramandır’

Şair-Yazar Dr. İbrahim Demirci, TYB’nin düzenlediği konferansta Divan şiirimizin son büyük temsilcisi Şeyh Galib’i anlattı

 

TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) Konya Şubesi, hafta sonu edebiyatımızın önemli isimlerinden, Konyalı şair-yazar Dr. İbrahim Demirci’yi ağırladı. Hak yoluna ulaşmanın yollarını ve güzelliklerini anlatan ‘Hüsn ü Aşk’ adlı mesnevisiyle tanınan son büyük Divan şairi Şeyh Galip hakkında bir konuşma yapan Demirci, tahlilini yaptığı şiirle ilgili yaptığı sunumda özellikle tasavvuf adına önemli bilgiler verdi.

Kılınçarslan Konferans Salonunda tertip edilen programın sunuş konuşmasını yapan yazar Ayşe Ünüvar, Dr. İbrahim Demirci’nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verdi; ‘Şair-Yazar Dr. İbrahim Demirci 1956 yılında Konya’da doğdu. Erzurum A. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1978). 1979 yılından itibaren edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Mayıs Üniversitesinde “Behçet Necatigil’in Şiir Dünyası” çalışmasıyla yüksek lisans yaptı. Öğretmenliği ve doktora çalışması devam ediyor. Şiir, yazı ve çevirileriyle önce Edebiyat dergisinde göründü. Yedi İklim, Nar, Eylül, Bumerang, Kırklar ve Hece gibi dergilerde yazdı. 1995’te Yeni Şafak gazetesinde İbrahim Kardeş imzasıyla köşe yazarlığı yaptı. Eserlerinden bazıları şunlardır: Şiir: Yanıklar (1981), Ay Burcu (1998); Oyun: Bu Camı Kim Kırdı? (1996); Deneme: Yaralı Yazılar (2000); Çeviri: Kafkas Yollarında (gezi yazıları, Ahmet Refik’ten, sad., 1992), Güneşin Âyetine Uyarak Düş Görüyorum (şiirler, Adonis’ten, 1995), İşgal Altında (deneme-şiir, NizarKabbani’den, Turan Koç ile, 1996), Gazaba Uğramış Şiirler (Nizar Kabbani’den, 1995), Şimal Hatıraları (gezi yazıları, Celal Nuri’den, 1997), Kutub Muhasebeleri (Celal Nuri’den, 1997), Ben Beyrut (deneme, NizarKabbani’den, 1999).

Daha sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Dr. İbrahim Demirci, uzun zamandır görmediği dostları görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladığı konuşmasında ilk olarak Şeyh Galib hakkında kısa bilgi verdi; ‘ Şeyh Galib bundan 220 yıl önce sevdiğine, dostuna, Cenab-ı Hakka kavuşmuş Mevlevî bir şairdir. Vefat ettiğinde 42 yaşındaydı. Daha 24 yaşında divanını tamamlamış bir şair, 26 yaşında ise edebiyatımızın son büyük mesnevîsi ‘Hüsn-ü Aşk’ı kaleme almış idi. Dolayısıyla bu kısa ömür verimli ve bereketli geçmiştir. Bugünkü sohbette, onun bir şiiri üzerinde durmayı düşündüm. Bu şiir, Hüsrev Hatemî Hoca’nın bir kitabına da isim olmuş ‘ Hoşca Bak Zâtına’ ibaresiyle başlıyor.’ Şiirin tahliline geçmeden önce; Şeyh Galib’in divan şiirinin son temsilcisi olmasının yanında o devirlerin, medeniyetin bittiği gibi bir algının oluştuğunu belirten İbrahim Demirci, Sezai Karakoç’un Şeyh Galib’i son kahraman olarak değil, yeniliğin yolunu açacak ilk kahraman olarak sunduğunu vurguladı ve Karakoç’un Şeyh Galip’ten bahseden şiirlerinden örnekler okudu.

‘Hoşca bak zatına…’ ibareli şiirin insanı yücelten bir şiir olduğunu, şairin şiirde tüm insanları kastettiği sanılsa da aslında Şeyh Galib’in kendisine seslendiğini söyleyen Demirci, şiirden çıkarılabilecek anlamları ele aldığı tahlilde şu açıklamaları aktardı: ‘Şeyh Galib şiirinde Cenab-ı Hakk’ın insanı kendi suretinde yarattığını ve ona kendi ruhundan üflediğinin bilindiğini söyler. Meleklerin kendine secde ettiği mükerrem, keremli bir zat olan insanoğlu aynı zamanda eşref-i mahlukattır, yani yaratıkların en şereflisidir. Zât varlığın özü, kendisidir. Bütün eylemler ve sıfatlar zât’tan sonra gelir. Yerde ve gökte ne varsa, hepsi insanın emrine amâdedir. Özüne hoşça bak, çünkü âlemin özüsün sen ey insanoğlu.’

İnsanın en büyük probleminin Rabbini tanımak olduğu mesajının önemle vurgulandığı şiirde, bu meselenin aynı zamanda tasavvufun da temel kabullerinden biri olduğunu ifade eden İbrahim Demirci, Şeyh Galib’in şiirinde ‘fütüvvet’ konusunun da yer aldığını; ‘Fütüvet; delikanlılık, yiğitlik, cesaret gibi kavramları içerir. Baştan itibaren tasavvufî hareketlerin içinde olmuştur. Aynı zamanda Hz. Ali’nin vasıflarının temsili sayılabilir. Fütüvetnâmeler de edebiyatımızda önemli bir yer tutmaktadır.’ sözleriyle açıkladı.

İnsanoğlunun temel vasıflarından övgüyle bahseden Şeyh Galib’in, uyarılarının da şiirde yer aldığını belirten Demirci, şiirin ilgili kısımlarını; ‘Bu âlemin şâhısın. Yeryüzünde Allah’ın halifesi olmak demek, dünyada şâh olmak demektir. Dünya sevgisi seni yeryüzünde şâh iken, sefil durumlara düşürebilir. Fakat hiçbir zaman ümitsizliğe düşmek sana yakışmaz’ ifadeleriyle aktardı.

Konuşmasında Şems - Hz. Mevlâna dostluğunun da Şeyh Galib’in ön plana çıkardığı konulardan biri olduğu bilgisini veren Dr. İbrahim Demirci, Şems’in Mevlâna için yola çıktığını söyleyen Şeyh Galib’in insanoğluna ‘sen de yola çık’ şeklinde seslendiğini ve insanoğlunun, İblis’in düştüğü duruma düşmemesi için sürekli Allah’a secde etmesi gerektiğini dile getirdiği beyitlerle şiirini hitama erdirdiğini söyledi.

Kılıçarslan Konferans Salonunda düzenlenen söyleşinin ardından İl Kültür Müdürü Abdüssettar Yarar, Dr. İbrahim Demirci’den günümüz insanına ve özellikle de gençlere Hz. Mevlâna’yı anlatan bir kitap yazmasını beklediğini söyleyerek Katılım Belgesi’ni takdim etti. Program, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

seyh-galib,-yeniligin-yolunu--(2).jpg

 

Etiketler :