Sevgide aşırıya gitmek

Sevgide, sevmekte insanlar bir türlü dengeyi, itidali, orta yolu tutturamıyor. Sevmede aşırıya gidiliyor. Sevmede de haktan, adaletten uzaklaşıldığında özellikle sevene bazen de sevilene zarar veriyor. O kadar seviyor ki ya benimsin ya toprağın sözünde olduğu gibi çok sevdiğinden! Kendisine olumsuz cevap veren sevdiğini! Öldürebiliyor ya da uğrunda kendisini öldürüyor... 

Aşırı sevme ve yüceltme insanlık tarihi boyunca hep rastlanıla gelmiştir. Allah bu sapmalardan insanları uzaklaştırmak için elçiler göndermiş vahiyle insanları uyarmıştır.

Yahudiler Üzeyir’i A.S., Hıristiyanlar İsa’yı A.S. seveceğiz, öveceğiz derken aşırıya gidip hataya düşmüşler. Üzeyir’ i ve İsa’yı (A.S.) Haşa ve Kella Allah’ın oğludur demeye kadar götür-müşler, ilahlaştırmışlar, sapmışlardır. -Diyanet Meali: TEVBE / 9.30
Hıristiyanlarda İsa A.S ve Meryem validemizi seveceğiz, öveceğiz, yücelteceğiz derken, onları uçuran, ilahlaştıran insanlarda güya onları çok seviyorlardı! Fakat sevgide övgü de o kadar aşırıya gittiler ki onlara tapar hale geldiler. İlahlaştırdılar. Kuran’da buna dikkat çekiliyor. Allah İsa’yı A.S. da sorguluyor, sen mi dedin beni ve annemi ilah edinin diye hesaba çekiyor. Diğer insanlar her halde hesaba çekilecektir.  -Diyanet Meali: Maide / 5.116 – 117

Bu ara da İsa A.S. dünya ya geri gelecek, diye bekleyenler Maide 117. ayeti tekrar, yeniden bir daha okusunlar. Vefat edenlerin ne zaman dirileceğini bilmiyorlarsa Allah’ın Kitabını okusun-lar. Hem Muhammed’e A.S. Hatemün Nebi/Rasul; En son peygamber, elçi diyecekler, ondan sonra da başka bir Nebi/Resul; İSA bekleme tenakuzuna/yanılgısına düşecekler. Düş! Bile olsa hayra yorulmaz. Hıristiyanlar boşu boşuna bekleyebilirler. Onlar İsa (AS)’yı insanlıktan çıkarıp ilahlaştırmışlar dır.

Sevgi ve övgüde aşırı gidenler sadece elçileri değil, dönemlerinin ileri gelen âlimleri, öncü-leri ve saygın kimseleri insanlıktan, kulluktan çıkarmışlardır. Onlar hayattayken ya da vefatla-rından sonra onlar istemese de itiraz etseler de, kendileri Allah’a kulluk edip ona davet eden biri-leri olsa bile sonradan gelenler, sevenleri onları uçurup, haddinden fazla yüceltip, putlaştırıp, ilahlaştırıp, onlara tapınır hale gelmişlerdir. -Diyanet Meali: Diyanet Meali :Nuh / 71 / 21 -22-23

Nuh Suresi 23 Ayette isimleri geçen Vedd, Süva, Yeğus, Ye’uk  ve Nesr  kendi dönemlerinin âlim, zahit muhterem şahsiyetleridir. Sonradan gelenler aşırı sevgi, övgüden onları putlaştırıp tapar hale gelmişlerdir. Adı geçen bu putlaştırılmış şahıslar bazı müfessirlere göre idris peygamberin havariler olan Salih kimselerdi.

“Bu isimler esasen bazı iyi kişilerin isimleri iken vefatlarında onların adına ve oturdukları yerlere Şeytanın aşılama ve telkinleriyle dikmeler dikilmiş ve bunların adları verilmiş, sonra da onları tanıyan kalmayınca bilmeden bunlara tapılmıştır. Vedd, kavmi içine sevilen Müslüman bir kişiydi.” (Elmalılı tefsiri.)

Allah Resulleri, sadece gözle görülen putlarla, yer ve gökteki cisimlerin, varlıkların, şeytan ve şeytansı kişilerin putlaştırılmasına karşı mücadele etmemişler. Aynı zamanda; azizlerin velilerin, diğer Elçilerinin ve en önemlisi şahsının putlaştırılmasına karşı da amansız bir gayret göstermişlerdir Allah Resulü şu uyarıyı yapmıştır;  “Beni de, Meryem’in oğlu İsa’yı yüceltip uçurdukları gibi yüceltip uçurmayın. Ben yalnızca bir kulum. Deyin ki: Allah’ın kulu ve Resulü.” (Buhari, Hudut, 31 vd.)

Bir insan için, Müslüman için en büyük mertebe Allah’a KULLUK’ tur. Allah Elçileri de beşer-dir, insanlar içinden seçilmiş; Mustafa’dır. Beşerin en hayırlılarıdırlar. Elçilerde Allahın kullarıdır. Onları bu vasıflardan çıkartıp sevmede, yüceltmede, övmede aşırı gidip onları ilahlaştırmak, olmadıkları bir vasıflarla insanüstü birtakım özellikler atfetmek insanı şirke sokar. Allah’a ve Elçilerine hakarettir.

Allah Resullerini sevgi ve yüceltme de haddi aşmamamız gerektiği gibi diğer şahısları da ne kadar âlim, zahit, muttaki vb. olsalar da, onları severken, överken, yüceltirken, hitap ederken aşırıya kaçamayız, kaçmamalıyız. Açıkçası Allah’ ı sever gibi onları sevemeyiz, övemeyiz. -Diyanet Vakfı Meali :Bakara-2. / 165

Allaha ait vasıflarla Allah’ın dışındaki varlıkları, yaratılmışları nitelendiremeyiz. Başkasına Allah’a ait  isimlerle hitap edemeyiz; Allah’tan başka hiç kimseye Kainatın Efendisi, Alemlerin Rabbi (Fatiha-2), Ente Mevlana (Bakara-286), Hüve Mevlana(Tevbe-51), Bedius semavati, vel arz.(Bakara 117/Enam101) Bediuz Zaman Diyemeyiz.(Bedii: Hiç örneği olmadan benzersiz ilk yaratan anlamına gelir.)

Allah’ın dışındaki birilerine Kâinatın Efendisi, Mevlana, Bediuz Zaman diyemeyiz. Bu tür isim ve vasıflar insanlara bu şahıslar çok iyi insanlar, âlimler, zahitler olsalar da hatta peygamber dahi olsa verilemez, söylenemez, söylememeliyiz.  Bu sevgide, övgüde haddi aşmaktır.

Ayrıca insan sevdiğine sana tapıyorum, senin için ölürüm, tapılacak kadınsın/erkeksin, tanrı(ça)m, ilah(e)m,meleğim gibi ifadelerle eşine, sevdiğine hitap edemez. Bunların hepsi haddi aşmaktır. İnsanı şirke götürür.

Unutmayalım ” Kişi sevdikleriyle beraber Haşr olunacaktır”. Sevgide ve yüceltme de haddi aşmamalıyız. Allah’ın sev dediğini sevmeli sevme dediğini de sevmemeliyiz. Allah için sevmek, Allah için buğzetmek; işte ölçü budur.

Hoşca, sağlıcakla kalın, ama en önemlisi, sevdiklerinizle beraber, adam gibi adam kalın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum