Selçukya'da Konya’nın Tarihi Kadınları anlatıldı

Selçukya'da Konya’nın Tarihi Kadınları anlatıldı

Konya Kültür ve Turizm Derneği tarafından yapılan Selçukya Sohbetlerinde Konya tarihine damga vurmuş, 3 kadın Yazar Fatma Şeref Polat tarafından yaptıkları eserler ve kahramanlıklarıyla anlatıldı.

Her hafta birbirinden farklı etkinliklere imza atan Konya Kültür ve Turizm Derneği, Selçukya Sohbetleri’nde, Yazar Fatma Şeref Polat’ı ağırladı. Konya tarihin etkili olmuş üç abide kadının konu edildiği söyleşi ilgi ile izlendi.

selcukya--(3).jpg

Yazar Polat,  Hz.İsa (a.s)’ın ümmetinden ilk şehit Konyalı Genç kız Aya Teykla ile başladığı konuşmasında geniş bilgiler verdi.  Polat, “Hz. İsa’nın havarilerinden Tarsuslu Pavlus, Hıristiyanlığı yaymak için Konya’ya geldiği sırada ona yürekten inanan Aya Thekla( Teykla) ile tanışır. Aslında doğrudan bir tanışıklık olmamıştır henüz.  Thekla henüz on yedi yaşında ve annesinin seçtiği asil, zengin ve etkili bir adamla nişanlı ya da evli iken Havari Pavlus’un sohbetine kulak misafiri olur. Thekla’nın ailesi Roma’nın çok tanrılı dinine bağlıdır. Pavlus, komşu Musevi bir ailenin evinde vaaz verirken aradaki pencereden sesi gelmiştir. İşte o günden sonra genç kız bu sohbetin müptelası olur ve o pencereden ayrılmaz. Sonunda duruma müdahale gereği hisseden muhteris annesinin, Iconium ( Konya ) valisi Proconsül Cestilius’a şikâyeti ile olay zirveye çıkar. Pavlus dövülüp hapse atılır onu kurtarmaya giden Thekla yakalanır” şeklinde konuştu.

selcukya--(2).jpg

HELANA KİLİSESİ SİLLE’DE

Yazar Polat, Konya tarihinde önemli bir şahsiyet olan İmparatoriçe Helana’yı anlattı. Roma İmparatorluğunun müminleri büyük zulümlere tabi tuttuğu dönemde onlara kol kanat geren ve oğlunun Hak dini kabul etmesine vesile olan İmparatoriçe Helana’nın Konya’da üç yıl kalarak Sillede yaptırdığı görkemli kiliseyi anlatan Yazar Polat, “324’de Konstantin, Licinius’u, savaşta yener, doğu ve batının tek hâkimi olur. Zaferini annesine ithaf eder ve ona Julia Augusta unvanını verir. Bundan böyle, taç giyme ve para üstüne resmini bastırma hakkı vardır.  O dönemde bir hancının kızı olmak onur kırıcıdır ve oğlunun imparator olması nedeniyle zirveye geçiş yapması pek çok zıtlığın kavuşmasıdır aslında. Onun Augusta olması hem doğu ile batının, (Asya- Avrupa) hem asil soy ile halkın, hem de dinlerin kavuşumu gerçekleşmiştir. Bir köprü gibidir bu yüzden Helena. O'nun bütün bu yönleri Kudüs'e yaptığı efsanevi hac ziyareti sırasında üç yıl kaldığı Sille'de ve bu belde ile bütünleşmiş kendi ismini taşıyan Aya Elena Kilisesi'inde görülebilir. Şunu da hatırlatmam gerekir ki Helena bu kiliseyi yaptırdığında Hz. Muhammed(s.a.s) 'in doğumuna daha iki yüzyıldan fazla bir zaman var. Yani Allah katında geçerli din, adına ne denirse densin Hz. İsa (a.s)'ın dini ve o devrde inanalar büyük bir zulüm altında. Ve müslümanlar Kuran'ı Kerim'de Allah'ın tüm peygamberlerine inanmakla emrolunmuştur. Buna rağmen Roma'nın zulmü altında inleyen inanların kurtarıcısı ve Hz. İsa'nın samimi ümmeti olan büyük imparatoriçe hiç tanınmamaktadır. Belki bu yüzden Aya Elena Kilisesinin bakım ve yenileme çalışmlarını üstlenen Selçuklu Beldiyesi'nin cahilce eleştirildiğini hala duyuyor görüyorum. Bunu söyleyenlere Kiliseye uğrayıp bundan önceki tadilatı yaptıran Osmanlı Sultanı II. Mahmut ile ilgili kitabeyi okumalrını tavsiye ederim” dedi.

selcukya--(7).jpg

DÜNYANIN İLK TIPÇISI GEVHER NESİBE HATUN’DU

Söyleşinin devamında Selçuklu Döneminden Melike İsmidüddin Gevher Nesibe Hatunun hayatı ve yaptırdığı dünyanın ilk tıp merkezi tam teşekküllü hastane ve medreseye yer verildi. Gevher Nesibenin üstün özellikleri ve sevdiği Selçuklu Kumandanın şehit olması ile başlayan verem hastalığı dinleyicileri duygulandırdı. Dünyanın ilk tıpçısı Gehver Nesibe Hatun hakkında önemli bilgiler veren Polat, “Biz çoktan unutup gitmişken Mayıs 1993 yılında Amerikan Uzay Üssü Nasa tarafından , Venüs gezegeninde bir tepeye “ GEVHER NESİBE SULTAN“ ismi verilmesi de batı uyarlıgının büyük bir artısı olarak tarihe geçecektir. Peki kimdir bu büyük kadın ? Tam adı : Melike İsmetüddin Gevher Nesibe Hatun ya da bilinen adıyla Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan'ın kızıdır. 1204 yılında verem hastalığına yakalanarak Kayseri'de vefat etmiştir. Diyor kaynaklar. O bir Selçuklu Melikesi , o bir  zarafet ve asalet timsali , Miryakefelon'un Efsane Sultan'ı II. Kılıçarslan'ın  biricik kızı, on bir erkek kardeşin göz bebeği , sarayın baş tacı olan güzeller güzeli bir genç kız. Koyu renk saçları ve gözleri, beyaz teni ile aydınlık siması çok etikileyici olmalı ki epeyce tasvir rivayeti var. Olmasa da yaptıklarının güzelliğinden yüreğini , oradan da çehresini hayal ede bilirdik sanıyorum. Ama tam burada güzeller şahı Melike'nin hüzünlü hikayesi devreye giryor. Ve bizim halkımızın kadim sözlerinden "Allah çirkin şansı versin" akla geliyor. Ne yapalım " Bir gülün etrafı dikendir hardır.." türkülerine alışığız. Çevresinde ve ailesindekileri kast etmiyorum dikenden. Onlar Nesibe'yi gerçekten çok seven her bakımdan olağan üstü insanlar. Ancak bu kez de "Töre konuşunca han sussar" gelenegimiz var. Bazen iyi niyetle konulmuş kurallar gelenekler de dikenli çalılıklara dönüşe bilir” şeklinde konuştu.

selcukya--(5).jpg

TÜRKİYER BAĞLAMA İLE OKUNDU

Söyleşi sonrası ise Yazar Fatma Şeref’in, Gevher Nesibe için istediği ‘Lokman hekim gelse yaram azdırır’ dizesini içeren türkü Mustafa Karaçelebi ve ‘ Tabip sen elleme benim yaramı’ genç ozan Hüseyin Çifçi tarafından bağlama eşliğinde seslendirildi. Sille türküleri ile geceye devam edildi.

selcukya--(4).jpg

KÖSEOĞLU, HZ MERYEM’İN KONYA’YA GELİŞİ ARAŞTIRILMALI

Konya Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Köseoğlu  ve Dernek Başkanı Seyit Küçükbezirci de kısa birer konuşma yaptı. Konya Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Köseoğlu ise belediye olarak şehrin merkezinde bir kültür vadisi oluşturduklarını ve derneklerin faaliyetlerini mümkün olduğu kadar kolaylaştırmak ve katkıda bulunmak için dikkatle takip ettiklerini söyledi . Konya Kültür ve Turizm Derneğinin çalışmalarından övgü ile söz etti. Köseoğlu, “Bu akşamki söyleşide dikkatini çeken bir ayrıntıya işaret ederek yazar Fatma Şeref’in “ Hz. Meyem’in , bir süre Sille’de kaldığını düşünüyorum” dediğini hatırlattı. Bu iddiayı araştırmaya değer bulduğunu dile getirdi.

selcukya--(6).jpg

KÜÇÜKBEZİRCİ’DEN TEŞEKKÜR

Küçükbezirci konuşmasında Dernek binasının tahsisi ve teşrifatı konusunda Konya Büyükşehir Belediyesinin, bu tarihi derneğe ve Konya’nın bir değeri olan Feyzi Halıcıya büyük bir vefa örneği gösterdiğini dile getirdi. Küçükbezirci yaptığı konuşmanın devamında, “Konya’nın çok geniş ve köklü bir tarihi var. Anadolu’nun merkez yurtlarından olan Konya’da halen keşfedilmeyi bekleyen binlerce gizli tarih ve arşivler bulunduğu kanaatindeyim. Bundan sonraki yıllarda Konya  tarihinin ince ve detaylı araştırılması gerektiğini temenni ederim” dedi.  Yakın ilgisi ve sanatçı yönü ile Ahmet Köseoğlu’na her ayrıntı ile bizzat ilgilenerek gösterdiği samimi katkıdan dolayı teşekkür etti.

 

Konya Kültür ve Turizm Derneği her Pazartesi ve Perşembe akşamı çeşitli etkinliklere şehrin akşamlarına ışık katmaya devam ediyor. Servet R. Çolak – Memleket