Selçuk’ta Mevlevî Musikîsi Konuşuldu

Selçuk’ta Mevlevî Musikîsi Konuşuldu

Hz. Mevlâna’nın 807. Doğum Yılı Kutlanıyor...

Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü ile Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı işbirliğinde ‘Hz. Mevlâna’nın 807. Doğum Yılı Kutlamaları’ kapsamında ‘Mevlevilikte Musiki Düşüncesi ve Mevlevî Musikisinin Osmanlı Musikisi Üzerindeki Etkileri’ konulu konferans düzenlendi.  Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya’nın konuşmacı olarak katıldığı konferansa Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. Dilek Zerenler, Mevlâna Araştırma Enstitüsü Müdür Vekili Doç. Dr. Ali Temizel, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.  Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı Geleneksel Türk Müziği Bölümü öğretim elemanları ve öğrencileri tarafından icra edilen mini konserin ardından konferansa geçildi.

          “KOSMOS, İLAHİ AŞKIN VARLIK ÜZERİNE YANSIMASIYLA OLUŞMUŞTUR”

Dünyanın hiçbir yerinde Mevlevîliğin musikiye yaklaştığı gibi heyecan verici bir yaklaşımın olmadığını söyleyen Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya, “Musikinin enteresan bir başlangıcı vardır. Musikinin insanın yaradılışından önceye dayanan bir başlangıcı olduğunu söylesek yanlış olmaz. Musiki kosmosla başlar. Allah’ın kainatı yaratmasına kadar uzanmaktadır. Kosmosu ahenk olarak gören düşünürler, musikiyi de kozmik alemin yeryüzündeki yansıması olarak görürüler. Kosmos insandan önce yaratıldığına göre musiki de insandan önce vardır. Hz. Mevlâna da Mesnevi’de bunu söylemektedir. Mesnevi’de musikiye işaret eden önemli noktalar vardır. Mesnevi’de musikinin nağmelerini göklerin dönüşünden aldığı söylenmektedir. Allah kâinatı yaratmadan önce kosmos ile varlığı birbirinden ayırmıştır. Varlıklar, kosmosa kendi istekleriyle, âşık olarak gelmiştir. Hz. Mevlâna bugün fizikçilerin bile yeni yeni keşfettiği çekimden yüzyıllar önce bahsetmiştir. Kosmos’un aşkla var olduğundan yani çekim gücü fazla olanın az olanı çekmesi ve böylece muhteşem bir dengenin oluştuğunu söylemektedir. Hz. Mevlâna kosmosun var olmasını ilahi aşkın varlık üzerine yansıması olarak görmektedir. Mevlevîliğin musikiye yaklaşımı böyledir.” dedi.

 “HZ. MEVLÂNA’YI VE MEVLEVÎLİĞİ ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ”

Tasavvufun müzikle olan ilişkisinin çok zengin olduğunu belirten Doç. Dr. Çetinkaya, “Bu ilişki belki başka hiçbir alanda rastlanmayacak kadar zengindir. Allah’ın insanoğlunu yeryüzüne indirirken kulaklarına üflediklerini bazı insanlar müzikte, bazıları şiirde bulmuştur. Sözdeki ahenk şiir, sesteki ahenk ise müzik demektir. Hz. Mevlâna sadece düşünür değildir. Düşünceyle eylemi bir araya getiren ve bundan bir şey üreten muazzam bir şahsiyettir. Hz. Mevlâna’nın buradan söylediği bir şey Amerika’daki bir insanın gönlünü titretmektedir. İnsanlar, dünyanın her yerinden O’nu ve öğretisini anlamak için Konya’ya geliyor. Bu Hz. Mevlâna’nın çağının ne kadar ilerisinde olduğunu da göstermektedir.  Bizler Hz. Mevlâna’yı sadece sema yaklaşımından biliriz. Bu eksik bilgidir. Bu sema ayinleri varlığı musikiyle anlatmaktadır. Hz. Mevlâna ve Mevlevîlik geleneğinde ney üflemek, yaradanın insanoğlunun ruhuna üflemesidir. Sema’da verilen 4 selam; yaradılışı, dünyaya gönderilişi, ölümü ve öldükten sonra dirilmeyi sembolize etmektedir. Hz. Mevlâna 13. yüzyılda varlığın anlamını çözmüş ve ona göre yaşamıştır. Mesnevi’nin 6 cildini de okuduğunuz zaman bulacağınız tek şey aşktır. Çağının çok ilerisinde bir insan olan Hz. Mevlâna’yı iyi anlamamız gerekmektedir. Bu yüzden Mevlevîlik düşüncesi ve Mevlevîlik felsefesini de batının bize öğrettiği yanlışlar üzerine ikame etmemeliyiz.” dedi.

“DİN, HER ŞEYİN İÇİNDEDİR”

İnsanların günlük hayatlarını dini ve din dışı olarak ayırarak hata yaptıklarını söyleyen Doç. Dr. Yalçınkaya, “Din, her şeyin içindedir. Dinin dışında hiçbir şey yoktur. Burası dini alan ama burası değil diye bir durum söz konusu değildir. Günahlarımız, sevaplarımız, iyiliklerimiz, kötülüklerimiz, vb. yani her şey dinin içindedir. Özel hayatımız da dinin içindedir. Din dışı konusu Batı’nın aydınlanmadan itibaren öğretmiş olduğu kavramlar çatışmasının ya da anlayış çatışmasının sonucudur. İslamiyet’te hiçbir şekilde din dışı diye bir şey yoktur. Bundan dilimizi, aklımızı ve kalbimizi korumalıyız. Kendi dinimizi bu yanlışın üzerine oturtmamalıyız.” dedi.

Konferans, katılımlarından dolayı Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya’ya Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. Dilek Zerenler ve Mevlana Araştırma Enstitüsü Müdür Vekili Doç. Dr. Ali Temizel tarafından hediye ve onurluk takdim edilmesinin ardından son buldu.

Ferti Hepokur-Memleket