Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Şeb-i Arûs’a Sahip Çıkmak Gerek

Konya’mızda her yıl düzenlenen, Hz. Mevlâna’yı andığımız, Vuslat ve Şeb-i Arûs törenlerinde bu yıl farklılıklar yaşıyoruz.

Tören biletlerinin internetten satılması ve Şeb-i Arûs’un Kültür Bakanlığı eliyle İstanbul’da da yapılacak olması bazı karışıklıkları da beraberinde getirdi.

Biletlerin internetten satılması ilk bakışta olumlu gibi görünüyorsa da, işin içine girince bir kaç olumlu husus yanında olumsuzluklar da getirdiği anlaşılıyor.

Bir kere, bu sistemde törenleri izleyebilmek için mutlaka internetten bilet alma zorunluluğu vardır. Bilet alabilmek için öncelikle bilgisayarınız ve internetiniz olmalıdır. Bunlar yeterli mi? Hayır. Yazıcınız da olmalı ki, siteye kaydolup aldığınız biletin çıktısını alabilesiniz. İş bu kadarla da bitmiyor.

Hadi diyelim, bir yerden internete girdiniz ve siteye kaydınızı yaptırdınız. İstediğiniz sayıda bilet alamıyorsunuz. Biletler sınırlı sayıda veriliyor.

Ayrıca ödeme yapmak için de kredi kartı kullanmalısınız. Kredi kartı kullanmayanların bilet almaları mümkün değil. Zira internetten yapılan alım satımlar için nakit para kullanılamadığından kredi kartı kullanma zorunluluğu vardır.

Geçen yıllarda olduğu gibi gidip İl Kültür Müdürlüğünden paranızı verip biletinizi alma devri bitti. Bir yerde işlem kolaylaştı. Evinizden bile bilet alabiliyorsunuz. Ama yukarıdaki şartlara uyarak.

Evinizde bilgisayarınız, yazıcınız ve internetiniz varsa, kredi kartı da kullanıyorsanız istediğiniz kadar olmasa da, sistemin belirlediği sayıda bilet alabilirsiniz. Aksi halde Vuslat törenlerini izlemek size yasak.

İşte bu yasaktan olsa gerektir ki, törenlerin yapıldığı salon, hafta sonları ve Şeb-i Arûs haricinde büyük oranda boş durumda.

Sevgili Uğur Özteke salonun resmini yayınladı. Salonun yarısından fazlası boş görünüyor.

Ayrıca ilk günkü programı TV’ler canlı yayınladı. Salonun dörtte biri boştu. Açılış günü öyle olursa diğer günlerin nasıl olacağını varın siz düşünün artık.

Geçmiş yıllarda İl Kültür Müdürlüğü yetkilileri, satılmayan elde kalmış biletleri salonun boş geçmemesi ve boş koltuklara program yapılmaması için değerlendiriyorlar, icra edilen programların mânevi havasından bazı insanların istifade ettirilmesini sağlıyorlardı.

Öyle ya boş geçeceğine, birilerinin yararlanması güzel olmaz mı? Ama bu yıl bu durum da tersine döndü ve bazı insanların yararlandırılma yolu yerine boş koltuklara program icra edilme yolu tercih edildi. 

Hz. Pir’in değer vererek geldiği ve ömrünü geçirdiği Konya’nın güzel insanlarını yani Mevlâna torunlarını küstürmemek gerek. Hele hele siz, siz olun bu insanların asla beddualarını almayın.

***   ***   ***

Bu yıl bir başka farklılıkta, Şeb-i Arûs törenlerinin İstanbul’da da yapılacak olmasıdır. Hem de Kültür Bakanlığı eliyle…

İstanbul gerek maddi gerekse mânevi havasıyla bir başka güzel. Tamam ama Mevlâna demek, İstanbul mu yoksa Konya mı demektir?  

Büyük şairlerimizden Arif Nihat Asya’ya kulak verelim:

 

Her etek tennûredir

Her satır bir sûredir

Her edâ mânâ demek

Konya Mevlânâ demek

 

Gel ki yolar boş değil

Her nefes ney, her yeşil

Kubbe-i Hadrâ demek

Konya Mevlânâ demek

 

Burda yer-gök ihtizâz

Burda boş dönmez niyâz

Burda yoktur lâ demek

Konya Mevlânâ demek

 

Demek ki, Konya Mevlâna demektir ve Şeb-i Arûs gecesini düzenleme hakkı da Konya’ ait ve Konya’ya has olmalıdır.

Hz. Mevlâna; Konya’ya gelip yerleşmiştir, uzun yıllar Konya’da yaşamıştır, Konya’da tanınmıştır, Konya ile ilgili çok güzel ve özlü sözler sarf etmiştir, Konya ile özdeşleşmiştir ve Konya’da sevgiliye kavuşmuş, Konya’da Vuslat’a ermiştir, Konya’da medfundur.  Şeb-i Arûs’da (düğün gecesi) Konya’ya mahsustur, Konya’ya özeldir.

Ayrıca başta Mesnevi olmak üzere Hz. Pir’in tüm eserleri Konya’da kaleme alınmış ve Şems-i Tebrizi ile İlâhi aşk sırları Konya’da yaşanmıştır.

Hz. Mevlâna’nın başka şehirlerde hatta başka memleketlerde anılması, konuşulması ve mesajlarının anlaşılması, kavranması, yaşanması gerekirse özel mekânlarda sema törenlerinin yapılması iyidir, güzel hasletlerdir.

Ancak Şeb-i Arûs’un Konya’dan başka bir yerde düzenlenmesi asla uygun değildir. Bizler 3 bin kişilik salonu tartışırken, elin adamı İstanbul’da 15 bin kişilik salonda Şeb-i Arûs kutluyor. Böyle giderse bu başlangıç olur ve Şeb-i Arûs Konya’dan bir başka yere uçup gider, elimizden kayar gider.

Bunun için Şeb-i Arûs’umuza sahip çıkalım. Cılız birkaç ses yerine, güçlü ve sonuç alıcı sesler çıkaralım ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesini sağlayalım. Mutlu yarınlar efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar