Salih Tuna, Fatih Portakal'ı ince ince dilimledi!

Salih Tuna, Fatih Portakal'ı ince ince dilimledi!

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna bugün köşesinde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin seçim mesajlarını yerden yere vurdu.

İnce'nin Cumhurbaşkanlığı Külliye'sine yönelik sözlerinin tutarsızlığına dikkat çeken Tuna, FOX TV Ana Haber Spikeri Fatih Portakal'a da yüklendi.

Portakal'ın daha önce Meral Akşener'i desteklediğini, şimdi ise rotayı Muharrem İnce'ye kırdığını belirten Salih Tuna, "FETÖ'cü haber müdürüyle (ByLock çıkmıştı) çalışan da sensin, "PKK'ya teşekkür etmeliyiz" diyen de... Bir de utanmadan ruhtan bahsediyorsun!" diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- O çocuk Akşener’den İnce’ye geçmiş

A Haber kanalında canlı yayındayken sehven Özdemir İnce deyip durmuşum, sağ olsun Mahmut Övür kardeşimiz reklam arasında düzeltti:

"Muharrem İnce o!"

"Ne?!"

"Özdemir değil, Muharrem Muharrem..."

"Ben Özdemir mi demişim?!."

Sehven de olsa adı geçince o an merak ettim: Eleman Ertuğrul'un vaktiyle "entelektüelin kralı geldi, canınıza okuyacak" yollu pazarladığı Özdemir İnce şimdi nerde ne yapıyor acaba?!

Neyse, insanlık hali, dil sürçmesi olur.

Geçenlerde bir arkadaş da Muharrem yerine, Yasemin dedi.

Yok yok, şaka maka değil. Muharrem İnce'den "İnce İnce Yasemince" çağrışım yapmış; çağrışımdan geri dönerken "dil kazasına" maruz kalmış.

Dedim ya, dildir sürçer, Allah beterinden saklasın. Kılıçdaroğlu bir defasında, "Kuldan utanmayız" demişti.

"Gel bakalım Muharrem" de "iftiranın daniskasını atarım" dedi, iyi mi?

***

Ramazan'da içki içtiğine dair iddia Muharrem İnce'nin bira içerken çekilen fotoğrafı eşliğinde medyada yer alınca, Kılıçdaroğlu o seçim bayağı zorda kalmıştı.

Vefa abi (mahalleden güzel bir abimiz) mezkur haberleri hatırlatarak, "Ben olsam Kılıçdaroğlu'nun yerinde intikamımı alırım" dedi.

Nasıl, dedik?

"Sen değil misin o seçimde bana sıkıntı veren, bu Ramazan'da da ben içki içer medyaya servis ederdim" dedi.

"Ramazan'da içki içilir mi Vefa abi, tövbe de" deyice, "yahu, misal" karşılığını verdi.

"Olsun misal de verme," denilince de tepesi attı: "Ulan Kılıçdaroğlu'nun yerine geçince günah olmuyor da bu mu günah oluyor!.."

Âlem adamdır Vefa abi.

***

Diyeceksiniz ki, bu nasıl yazı, paso mavra. Dikkat isterim, konumuz Muharrem İnce.

Ne yani, Kierkegaard'dan veya Wittgenstein'den alıntı yapıp İnce'ye mi inecektik?
İnsan irtifa kaybından ölür be!

Milyonlarca ülkücünün yaşadığı ülkede, eşi hanımefendinin adı Ülkü'den mülhem, "Ben aslında 35 yıldır Ülkücüyüm" diye espri yapmaya çalışan bir insandan bahsediyoruz.
Vaadi de vizyonunun göstergesi.

Erdoğan, "andım olsun ki Türkiye'yi küresel güç yapacağım, ilk 5'e sokacağım," diyor.

O, Beştepe'yi yıkacağım, diyor.

Bu "vaadinde" bile ciddi değil. Önce yıkacağım dedi, sonra satacağım, şimdi de, "Beştepe'yi bu ülkenin en yüksek puanı almış zeki çocuklarına üniversite yapacağım..." diyor.

Memleketi muasır medeniyet seviyesine ulaştıracak bir büyük vaadi daha var: "Ben de cumhurbaşkanı olarak, Atatürk'ün oturduğu Çankaya Köşkü'nde oturacağım..."

Breh breh...

O kanalın lokantacıdan bozma o çocuğu da çok sevmiş bu vaadi. (15 Temmuz öncesi de güzellemeler yaptığı Akşener'in "Ben başbakan olacağım" vaadini pek sevmişti.)

İnce'nin mahut vaadi üzerine, "Çankaya'nın ruhu var" dedi.

A be çocuk!

Beştepe "ruhsuz" da, onun için mi güzelleme yaptığın İnce, Türkiye'nin en zeki çocuklarına üniversite yapmaya layık görüyor?

Sen önce kendi ruhuna bak.

FETÖ'cülerin o çok sevdiği ruhuna. (Belki en az seven Mehmet Baransu'dur, o da hatim indireceğini söylemişti babasına.)

FETÖ'cü haber müdürüyle (ByLock çıkmıştı) çalışan da sensin, "PKK'ya teşekkür etmeliyiz" diyen de...

Bir de utanmadan ruhtan bahsediyorsun!