"Risale-i Nur hizmetinin icrasındaki metodları"

"Risale-i Nur hizmetinin icrasındaki metodları"

As-Der Konya Şube Başkanı Mehmet Kanmaz Memleket için yazdı:Risale-i Nur hizmetinin icrasındaki metodları...

Risale-i Nur hizmetinin icrasındaki metodları

* Risale-i Nur Kur'an-ı Azimüşşana ayna olmuştur

Bediüzzaman'a göre, Müslümanların ahkâm-ı diniyede göstermiş oldukları lakaytlığın, tembellik ve ihmalin en mühim sebeplerinden birisi, yazılan eserlerin, telif olunan kitapların Kur'ân'ın me'hazındaki kutsiyeti lâyıkıyla yansıtamamalarıdır. Ona göre, kitaplar, içtihatlar Kur'ân'a cam gibi ayna olmalı, içinde Kur'ân'ı göstermelidir. Kitaplar vekil ve gölge olursa, me'hazdaki kutsiyet kaybolur. Çünkü cumhuru bürhandan ziyade me'hazdaki kutsiyet imtisale sevketmektedir.

"Bir adam İbn-i Hacer e nazar ettiği vakit, Kur ân'ı anlamak ve Kur'ân'ın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli. Yoksa İbn-i Hacer'in ne dediğini anlamak maksadıyla değil."28

Eğer nazarlar bu tarzda Kur'ân'a çevrilse, zaruriyat-ı diniyede doğrudan doğruya Kur'ân gösterilse, vicdanlar daha ziyade ikaz olunur, ruhların hakikate karşı bevki artar, Kur'ân'ın kutsiyet ve câzibesi vicdanları ihtizaza getirir. İman vasıtasıyla hakikatlerin telkini nefisleri etkiler, bu suretle Kur'ân doğrudan doğruya nefisler üzerinde bütün mânasıyla hâkim ve nâfiz olur.

İşte bu orijinal metoda Risale-i Nur'lar tam ayna olmuştur. Kur'ân'ın kutsiyetini şeffaf bir biçimde göstermek gayesiyle muhataplarını doğrudan doğruya Kuı,ân ile karşı karşıya getirip, kendi şahsiyetini tamamen azletmiştir. Hayatında, sohbetlerinde ve telifatında kendisine "Kutbü'l-Arifin," "Gavsü'l-Vâsilin" süsü vermemiş, kendisini Kur'ân'ın bin dellâlı ve bir hizmetkârı olarak görmüştür.

Bu sebeple "Risale-i Nur'u okuyan, Müellifin şahsına bakmaz; doğrudan doğruya eserin içindeki hakikatlara, bürhan ve delillere hasr-ı nazar eder."29

Risale-i Nur'un hizmetindeki muvaffakiyetin sırrını da Bediüzzaman şöyle ifade etmektedir:

"Ben görüyorum ki; Kur'ân-ı Hakîmin hakaikına ait bazı kemâlat, o hakaika dellâllık eden vasıtalara veriliyor. bu ise yanlıştır. çünkü, me'hazin kutsiyeti çok bürhanlar kuvvetinde te'sirat gösteriyor; onun ile, ahkâmı umuma kabul ettiriyor. Ne vakit dellâl ve vekil gölge etse, yani onlara teveccüh edilse, o me'hazdaki kutsiyetin te'siri kaybolur."30

Bu zamanda, "hiç bir şeye âlet olmayacak bir tarzda bir Kur'ân dersi vermek lâzımdır ki; küfr-ü mutlakı ve mütemerrid ve inatçı dalaleti kırsın; herkese kat'î kanaat verebilsin. Bu kanaat da, bu zamanda, bu şerâit dahilinde dinin hiçbir şahsî, uhrevî, dünyevî, maddî ve manevî bir şeye âlet edilmediğini bilmekle husule gelebilir.

"Kader-i İlâhî ihtiyarım haricinde dini, hiç bir şeye âlet etmemek için beşerin zalimâne eliyle mahz-ı adalet olarak beni tokatlıyor, ikaz ediyor: Sakın, diyor, iman hakikatini kendi şahsına âlet yapma; tâ ki imana muhtaç olanlar anlasınlar ki yalnız hakikat konuşuyor, nefsin evhamı, şeytanın desiseleri kalmasın, sussun.

"İşte Nur Risalelerinin, büyük denizlerin büyük dalgalan gibi gönüller üzerinde husule getirdiği heyecanış, kalplerde ve ruhlarda yaptığı tesirin sırrı budur; başka bir şey değil.

Risale-i Nur aleyhinde yapılan sinsi plânlara, uydurulan yalan ve propagandalara rağmen onun yurt içinde ve dışında kemâl-ı iştiyak ile okunmasının sebeplerinden biri de iman ve küfür muvazenelerinde ortaya koymuş olduğu orijinal bir metot ile küf£r ve dalâletin dünyadaki elim ve ürkütücü neticelerini göstererek, hakikî ve elemsiz lezzetin ancak ve ancak imanda olduğunu ispat etmesidir.

Risale-i Nur'daki bu metot, "imanın kuvvetini lakaytlığa, ibadetin iştiyakını sefahete hâkim kılmak"tır.

"Güzelgör,hemgüzelbak/Ta,güzel,düşünmeli/
Güzelbil,hemgüzeldüşün/Tâ-leziz,hayatı,bulmalı.
Hayat,içinde,hayattır,hüsn-ü,zanda,emeli.
Su-i zanla yeistir,saadet muharribi/ hem de hayatın katili.

                                                                                    MEHMET  KANMAZ

                                                                              AS-DER KONYA İL BŞK.

 

Etiketler :