Prof. Dr. Ömer Karahan, cuntaya direndi kazandı

Prof. Dr. Ömer Karahan, cuntaya direndi kazandı

2000 yılında, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde profesör olarak görev yaptığı dönemde başörtüsü yasakçılarına tepki gösterdiği gerekçesiyle, tüm akademik ünvanları silinen Prof. Dr. Ömer Karahan, başlattığı adalet mücadelesinden zaferle çıktı

 

Müslümanlara yönelik korkunç kin ve nefretin egemen olduğu 28 Şubat zulüm devrinde uygulanan bir zorbalık daha hukuk yoluyla sonlandırıldı. 28 Şubat sürecinde Selçuk Üniversitesi görevi sırasında başörtüsü yasakçılarına tepki gösterdiği gerekçesiyle hem kamudan atılan hem de ünvanları silinen Prof. Dr. Ömer Karahan, başlattığı adalet mücadelesinden zaferle ayrıldı. Karahan, 28 Şubatçıların ahlaksızlığını hem iç hem de uluslararası hukukta tescilleyerek görevine döndü, unvanlarını geri kazandı.

BAŞÖRTÜLÜLERİ SAVUNDU DİYE HAYATINI ZİNDANA ÇEVİRDİLER

1988-2001 seneleri arasında Selçuk Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’nda görev yapan Ömer Karahan, aynı zamanda Büyük Birlik Partisi Genel Yönetim Kurulu Üyesi’ydi. Akademik görevi bulunan Karahan, aynı zamanda siyasi kimliğe sahipti. Refah-Yol iktidarının 1997’de 28 Şubat postmodern darbe ile devrilmesinin ardından Türkiye’nin dört bir yanında estirilen başörtüsü yasakçısı uygulamalara her platformda karşı çıkan Karahan, 18.12.2000’de Konya’daki yerel basına sert bir beyanat verdi. Karahan, devletin başörtülü öğrencilere ve halka zulmettiğini, çalıştığı kurum olan Selçuk Üniversitesi’ni örnek göstererek anlattı. Fikirlerini “Başörtülüler katillerden tehlikeli mi?” sorusu etrafında kümeleyen Ömer Karahan, 28 Şubatçı zorbaların şimşeklerini üzerine çeker...

AK PARTİ GELDİ, ENGELLER TEK TEK AŞILDI

Fikre ve karşı sese zerre tahammülü olmayan 28 Şubat dönemi devlet yetkilileri, Karahan hakkında soruşturma başlatır. “Kılık kıyafet konusunda öğrencileri ve halkı tahrik ettiği” öne sürülerek hakkında soruşturma başlatılan Karahan’a, “ideolojik ve siyasi amaçla kurumun huzur ve sükununu bozduğu” gerekçesiyle 2001 yılında kamu görevinden çıkarma cezası verilir. Bununla da yetinmeyen yasakçılar, Karahan’ın bütün akademik unvanlarını elinden alır. İşsiz bırakılan Karahan, artık hiçbir kurumda profesör unvanıyla çalışamayacak hale getirilir. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle oluşan bahar ikliminde 28 Şubat’la hesaplaşan devlet, 2006 yılında disiplin affı çıkarır. Yine ‘yasak’la karşılaşan Ömer Karahan, o süreci şöyle anlatıyor: “28 Şubat sürecinde başörtüsü zulmüne karşı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte yürüttüğümüz mücadelede BBP Genel İdare Kurulu Üyesi olarak Konya’da yaptığım konuşmada başörtülüler katillerden tehlikeli mi dediğim için kamu görevinden ihraç edilmiştim. 2006 yılında disiplin affı çıkmasına rağmen o dönemde rektör olan Süleyman Okutan üniversiteye dönüşümü engelledi. 13.01.2009 tarihinde kamu görevi olan Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doktor olarak göreve başladım. Ancak profesörlük unvanımı yine kullanamadım. Bunun sonucunda 27.04.2012’de mahkeme kararı ile Meram Tıp Fakültesi’ndeki görevime dönebildim.

AİHM TAZMİNATI 28 ŞUBATÇILARA ÖDETTİRİLSİN!

Uluslararası hukuk nezdinde de 28 Şubat’ın keyfi yasakları ve skandal kararlarıyla yüzleşen Ömer Karahan, dosyasını AİHM’e taşıdı. 2 Nisan 2009’da AİHM’e taşınan dosya ile ilgili Türkiye Devleti 6 Kasım 2018 tarihli dilekçe ile başvurucu Ömer Karahan’a yapılan uygulamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesini ihlal eder nitelikte olduğunu kabul etti. 5 Mart 2019’da tarihi bir karara imza atan AİHM, 28 Şubat sürecinde Karahan’ın haksızlığa uğradığını teyit ederek AİHM 10. Madde’nin ihlali dolayısıyla 13 bin 500 Euro tazminata hükmetti.
Tam 19 yıl aradan sonra bu uluslararası hukuk nezdinde de 28 Şubatçıların ahlaksızlığını tescilleyen Karahan, tazminatın 28 Şubatçılara ödetilmesi gerektiğini söyledi. Uşak Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Karahan, “Devleti temsil eden yöneticilerin millete karşı adil olması gerektiğini vurgulamak için davayı AİHM’e taşımıştım. Bunca süreden sonra dava lehime sonuçlandı. ‘Geç gelen adalet adalet değildir’ hükmüne rağmen bu sonucun birilerini uyarmasını diliyorum. Bir başka dileğim de, bize ödenecek tazminatın o dönemin Selçuk Üniversitesi yöneticilerine rücu ettirilmesidir” şeklinde konuştu.

Yeni Akit

 

 

 

Etiketler :