PKK'ya silah bırakma çağrısı

PKK'ya silah bırakma çağrısı

AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş:

ADANA (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, PKK'ya silah bırakma çağrısına ilişkin, "Silah bırakma barış, kardeşlik ve huzurun ön şartıdır. Bu çerçevede olduğu taktirde müzakereler daha olumlu noktaya doğru gider" dedi.

Elitaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı toplantıyla başlayan sürecin gelinen aşamada iyi gelişmeler ortaya koyduğunu söyledi.

PKK'ya silah bırakma çağrısında bulunulduğunu anımsatan Elitaş, "Silah bırakma barış, kardeşlik ve huzurun ön şartıdır. Bu çerçevede olduğu taktirde müzakereler daha olumlu noktaya doğru gider. Hem 'benim silahım elimde, hem müzakerelere devam edeceğim, müzakerelerde olmazsa olmaz, şunlar olmadığı taktirde ben farklı şekilde yaparım' diye silahla müzakere olmaz" diye konuştu.

Elitaş, şunları kaydetti:

"Silahtan arındırılmış, şiddet besleyen her şeyden vazgeçilmiş sadece diyalogla konuşarak, TBMM kürsüsünde veya sivil toplum örgütleriyle yasal toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle şiddete, vandallığa fırsat vermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle hak, hukuk, adalet ve istekler anlatılabilir. Türkiye'nin ihtiyacı budur. Bundan önce devlet vatandaşına imkan sunmamış, öbür taraftan eline silahı alan devletten zorla bir imkanı almaya çalışmış. Sistem değişti, şu an devlet 78 milyonun hizmetkarı, bunun yanında vatandaş istek ve dileklerini sivil toplum kuruşları, medya, sosyal medya vasıtasıyla duyurabiliyor. Şiddet barındırmadan herkese ulaşmak mümkün. Terör ses duyurma unsuru değil artık nefret unsuru haline gelmeye başladı. Şiddet, hak arama değil nefret yöntemlerini beraberinde getirmeye başlayan unsur oldu. 21. yüzyılda eğer Türkiye'de haklar şiddet ve nefretle anılıyorsa artık onlar bu ülkede bu ülkenin vatandaşları tarafından yalnızlığa mahkum edilmiştir, edilecektir, edilmelidir."

- "Müzakereyi, şartları çerçevesinde gerçekleştirmemiz gerekir"

Elitaş, demokratikleşme yolundaki her sese kulak verdiklerini aktararak, şöyle devam etti:

"Ülkenin şartları ve imkanlarına uygun olan neyse zamanı geldiğinde bunları yapmaya gayret ediyoruz. Devletin ihtiyaçları, toplumun gereksinimlerine ve şartlarına uygun olanak bazı şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Bu, 2005 yılında başlayan bir süreç. Biz önümüzdeki dönemde eğer 1982 darbe anayasanını bertaraf edip 2015 yılında ilk defa sivil bir anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti'ni idare etme noktasına gidersek herhalde önemli bir sorunu beraberinde aşmış oluruz. Yoksa birileri 'şu şöyle olursa bu olur, şu şekilde yaparsanız karşılığında bunu yaparız' diye öyle bir müzakere tarzı ve taktiği olmaz. Eğer biz aynı ülkenin vatandaşıysak, aynı ülkeye sevdalıysak, aynı ülkenin insanıysak ve aynı hedef doğrultusunda bu ülkede yaşıyorsak müzakereyi şartları çerçevesinde gerçekleştirmemiz gerekir."

Kaynak:Haber Kaynağı