Parmak emme alışkanlığı diş ve damak yapısını bozuyor

Parmak emme alışkanlığı diş ve damak yapısını bozuyor

Bebekler parmak emmeye anne rahmindeyken başlayıp kuvvetli bir emme refleksiyle dünyaya gelir. Hemen her anne-baba, çocukları parmaklarını emdiklerinde ‘acaba bir sorun mu var?’ kaygısına kapılıyor.

Bebekler parmak emmeye anne rahmindeyken başlayıp kuvvetli bir emme refleksiyle dünyaya gelir. Hemen her anne-baba, çocukları parmaklarını emdiklerinde ‘acaba bir sorun mu var?’ kaygısına kapılıyor. Uzmanlar ise parmak emme alışkanlığının, ilerleyen dönemlerde çocuklarda diş yapısını olumsuz etkilediği konusunda uyarıyor.

                                                           

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bilgin Giray, çocukların ilk yaşlarda çiğneme işlemini yapamadıkları için emmeyi bir gereksinim haline getirerek bu refleks ile rahatladıklarını söyledi.

Çocuklarda parmak emme alışkanlığının görülmesinin nedenlerini sıralayan Doç. Dr. Giray “Parmak emme, doğumdan itibaren 3–4 yaşlarına kadar görülen bir olaydır. Bebeklerin çoğu başparmaklarını emer. Bebekliğinde emme ihtiyacını tatmin için parmağını emen çocuk 1-1,5 yaşından sonra anne memesi özlemini gidermek ve rahatlamak için parmağını emer. Canı sıkılıp kendini oyalamak, uykusu geldiği zaman, tedirgin olduğu zaman ve anneden ayrıldığı zaman parmak emme davranışında bulunabiliyor.” dedi.

“Çocuğun diş yapısının şekillenmesinde olumsuz etki gösterir”

İleriki yaşlarda görülen parmak emme davranışının temelinde anne-çocuk ilişkisindeki yetersizlik ve çocukta güven duygusunun yeterince gelişmemiş olmasının yattığını vurgulayan İAÜ Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bilgin Giray bu davranışın diş sağlığına etkilerini ise şu sözlerle anlattı: “Parmak emme davranışı çocuğun diş yapısının şekillenmesinde olumsuz bir etki gösterir. Emme esnasında ortaya çıkan basınçlar sonucunda üstteki dişler ileri itilirken, alttaki dişler de geriye itilir. Bu da alt çenenin geride konumlanmasına yol açar, damak ve diş yapısının dengesini bozar. Bunun fizyolojik yansıması ise konuşma bozukluğu ve kapanışının estetik açıdan kötü görünmesi şeklinde olur.”

Erken çözüm bulunmadığı takdirde daimi dişlerin çıkmaya başladığı 6-7 yaş döneminde, çok daha karmaşık bir tedavi sürecinin yaşanabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Giray, “Çocuklarımızı çene gelişimi tamamlanmadan kapanış ve eklem sorunlarından koruyabiliriz. Bu nedenle günümüzde çocukların göz ve işitme kontrolleri gibi ağız yapısının da kontrol altında tutulması gerekiyor.” diyerek sözlerini tamamladı.