Parlamenterlerarası Kudüs Platformu İkinci Konferansı

Parlamenterlerarası Kudüs Platformu İkinci Konferansı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2)- "Buralara bir kaç tane büyükelçilik getirmek, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs'ün şahs-ı manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. Şüphesiz İsrail'in işgal faaliyetleri

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Buralara bir kaç tane büyükelçilik getirmek, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs'ün şahs-ı manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. Şüphesiz İsrail'in işgal faaliyetlerini, bu denli pervasızca yapabilmesinin en önemli sebebi, bazı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden aldığı destektir." dedi.

Erdoğan, Pullman İstanbul Airport Hotel And Convention Center'da düzenlenen Parlamenterlerarası Kudüs Platformu İkinci Konferansı'ndaki konuşmasında, tarihi gerçekler ve uluslararası hukuk ortadayken, İsrail'in son 50 yıldır kasıtlı bir şekilde Kudüs'teki İslam mirasının izlerini silmeye çalıştığını dile getirerek, "Silemeyeceksiniz. Bu tarihi gerçeği yok edemeyeceksiniz. Tüm, 1 milyar 700 milyonluk İslam dünyasını, içinde gaflet içerisinde olan yöneticiler olabilir, ama bu halkları yok edemeyeceksiniz." ifadelerini kullandı.

İsrail'in Müslümanlara ait toprakları, iş yerlerini, evleri, ibadethaneleri gasp ederek, kültürel bir soykırım uyguladığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Buralara bir kaç tane büyükelçilik getirmek, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs'ün şahs-ı manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. Bununla bunu yok edemezsiniz. 1967 yılındaki Filistin haritasıyla 2018'deki haritayı karşılaştırmak, başka hiçbir söze gerek kalmadan Filistin'de yaşanan bu kültürel soykırımı ortaya koyacaktır. Şüphesiz İsrail'in işgal faaliyetlerini, bu denli pervasızca yapabilmesinin en önemli sebebi, bazı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden aldığı destektir. Onun için 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyorum. Zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin bir tanesinin iki dudağı arasında sıkışmış kalan bu dünya, adil bir dünya olamaz, bu Birleşmiş Milletler adil olamaz. Onun için reforma ihtiyacı var. Bütün bunlara rağmen İslam İşbirliği Teşkilatı olarak başlattığımız girişimler, hamdolsun Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan 127 olumlu oy, 7 tane karşı oyla geçmiştir. İstediğimiz gibi geçmiştir. Ne Amerika ne İsrail, yaptıkları bütün gayretlere rağmen hedeflerine ulaşamamıştır."

Erdoğan, Amerikan yönetiminin yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinin, 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan sahnelerin utancıyla İsrail'in işgal politikalarına ses çıkarmadığını, 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa'daki Musevilere yapılan insanlık dışı katliamların faturasının masum Filistinlilere kesildiğini, 70 yıl önce başkalarının işlediği cürümlerin bedelini bugün Filistinlilerin ödemek zorunda kaldığını anlattı.

2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'daki Musevilere yapılan zulümleri aratmayacak baskılara, yıldırma ve şiddet politikalarına, bugün Filistin halkının maruz bırakıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim açımızdan faili kim olursa olsun bunların her ikisi de katliamdır, vahşettir, zulümdür. Holokost nasıl insanlık dışı bir suçsa, Gazze sahilinde top oynayan çocuklara bomba yağdırmak da aynı derecede ağır bir insanlık suçudur. Babasının sırtını siper almış şekilde can veren Muhammed Durra'nın görüntüsü nasıl yüreğimizi dağlıyorsa, bir insan, 2 tane kız evladı olan bir baba olarak Anne Frank'ın hikayesi de içimizi böyle kanatıyor. Biz, mazlumlar arasında ayrım yapmadığımız gibi zalimler arasında da ayrım yapmıyoruz. Biz siyasi çıkar uğruna asla insanların acılarını yarıştırmıyoruz. Nerede bir adaletsizlik, zulüm varsa, kimliğine, inancına, etnik ve kültürel aidiyetine bakmadan tavrımızı ortaya koyuyoruz. Ancak, birileri her eleştiriyi, vahşet ve katliama yönelik her haklı tepkiyi hemen antisemitizm yaftasıyla önemsiz hale getirmeye çalışıyor. İsrail'in işlediği cinayetlere sessiz kalmayanlar hakkında, özellikle kontrol altında tuttukları uluslararası medyada hemen antisemitist propagandası yapılıyor. İsrail'in şımarıklıklarına tepki göstermek, asla antisemitizm değildir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten bizi kimse alıkoyamaz. Bizim medeniyetimizde bir insana sırf inancından, etnik kökeninden, ırkından veya ten renginden dolayı düşmanlık edilmez. Bunun için bizim tarihimizde sömürgecilik lekesi de soykırım suçu da yoktur. Biz böyle tertemiz bir tarihe sahibiz."

Erdoğan, İstanbul, Kudüs, Kahire, Mardin, Halep, Şam, Bağdat, Toledo, Granada, Kurtuba ve Timbuktu gibi farklı inançların, farklı kültürlerin, farklı milletlerin asırlar boyunca bir arada sulh içinde yaşadığı şehirler bulunduğunu kaydederek, 500 yıl önce İspanya'dan kaçan Musevilere kapılarını Türklerin açtığını anlattı. Erdoğan, "Böyle bir millet olarak bütün gayemiz, Filistin'de kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesidir. Bunun yolu da 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs-ü Şerif olan bağımsız ve egemen Filistin Devleti'nin kurulmasıdır." dedi.

- "Cemal Kaşıkçı başkonsoloslukta alçakça bir operasyonla şehit edildi"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle İsrail'in Kudüs'e yönelik işgal teşebbüslerine hız vermesinin bir başka nedeninin, İslam aleminin içinde bulunduğu parçalanmışlık olduğuna işaret ederek, "Müslümanlar bugün enerjilerini tüm dünyada adaletsizliği giderecek çalışmalara hasretmek yerine, iç kavgalarla, kısır tartışmalarla tüketiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi olayına değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Cemal Kaşıkçı başkonsoloslukta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi. Dışarıda nişanlısı bekliyordu. Nikah muamelesini yapmak için içeri giriyor. Tabii bizi Suudi Arabistan'dan aradılar. Biz gerek babaya gerekse oğluna her şeyleri anlattık. 'Özel temsilcilerimizi gönderebilir miyiz?' dediler. 'Buyurun gönderin.' dedik. Özel temsilcileri geldi, bizzat kabul ettim. Kendilerine anlattık. İstihbarat şeflerine elimizdeki bütün belgeleri dinlettik, gösterdik. Krala ben şunu sordum, 'Bu 15 kişi İstanbul'a niye gönderildi? Bu 15 kişinin İstanbul'da ne işi var? Bunlar İstanbul'a geldiyse, konsoloslukta ne iş yaptılar? Bu katili siz biliyorsunuz. Bu katil bu 15 kişinin içinde.' dedim. Eğer isterseniz bu katili siz çıkartırsınız ve ilan edersiniz. Kralın verdiği cevap şu oldu, 'Şu anda 18 kişiyi tutukladık.' Daha sonra sayı 22'ye çıktı. Tamam da tutuklamak çıkış yolu değil. 'Bunların cezası ne oldu? Yargılayamıyorsanız, suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir. gönderin biz yargılayalım.' Daha geçen gün dışişleri bakanları açıklama yaptı, 'Biz vatandaşımızı Türkiye'ye göndermeyiz.' dedi. İstediğiniz zaman istediğiniz yerden vatandaşları çekip ülkenize alıyorsunuz, suçlu-suçsuz demeden alıyorsunuz. Aynı zat şu ifadeyi de kullandı, 'Yerli iş birlikçilerle bu iş yapıldı.' Konuşmamda söyledim ve sordum, 'Kimdir o yerli iş birlikçiler bunu açıklamaya mecbursun çünkü iddia sahibi sizsiniz. O zaman bu ismi açıklamanız lazım.' Açıklayamadılar ve sonra inkar ettiler. Veliaht prens dedi ki 'Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı.' Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Oradan çıktıysa dışarıda nişanlısı var. Nişanlısını alıp onunla oradan ayrılmaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir."

Erdoğan, Suudi Arabistan'ın belgeleri almak istediğini dile getirerek, "Kusura bakmayın, o kadar da değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bir de bunları yok mu edeceksiniz? Hesap bu. Amerika geldi, CIA hepsini dinledi, gittiler, bilgi verdiler. Almanya, Fransa, Kanada, hepsine... Kim istiyorsa gelip dinleyebilir dedik. Dinlettik. Kendi istihbarat şefi bile 'Bu bir felaket. Bu adam uyuşturulmuş. Böyle bir şey yapılamaz.' diyor. Adam açık açık 'Ben kesmesini iyi bilirim.' diyor. Niye? Çünkü bir morg mensubu. Bu adam bir asker, üst düzey. Bunların hepsi kayıtlarda var. Eninde sonunda denilen yere geldiler. İşte en son Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Haley, ne dedi, -isim vererek hem de söylüyor- 'Bu işin faili odur'. Buyur. İş artık belli bir yere geldi. Daha birçok şeyler çıkacak, buradan çok şeyler çıkar. Artık insanlık bunlara tahammül edemez. İslam dünyası da birbirini bu şekilde çekiştirerek, birbirine bu şekilde zulmederek bir yere varamaz. Bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hakkıyla Müslüman olacağız." diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :