Parkinson, 40 yaşın altında da görülebilir

Parkinson, 40 yaşın altında da görülebilir

Medicana Konya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Büyükgöl, Parkinson Hastalığını ve tedavi sürecine ilişkin olarak açıklamalarda bulundu

Parkinson Hastalığı’nın genellikle 40-70 yaşları arasında görülmekle birlikte 40 yaşın altında da görülebilmektedir diyen Büyükgöl, “Bu hastalık gurubunda genellikle ailesel genetik faktörler rol oynar. Parkinson hastalığının görülme sıklığı 55-60 yaş üzerindeki nüfusta yüzde 1’dir. Bu oran oldukça sabit olmasına karşın, yaşam süresinin uzaması dolayısıyla toplumda yaşlı nüfusunun artması Parkinson hastalarının sayısında da artışa neden olmaktadır. Parkinson Hastalığı genellikle 40-70 yaşları arasında görülmekle birlikte 40 yaşın altında bu hastalık görülebilmektedir” dedi.

HASTALIK, SİNSİ ŞEKİLDE BAŞLAYIP ZAMANLA AĞIRLAŞABİLİR

Parkinson Hastalığında belirtilerin sinsi şekilde başlayıp yıllar içinde ağırlaşabileceğini belirten Büyükgöl, “İlk başta çok spesifik olmayan bulgularla halsizlik, çabuk yorulma, yazmada güçlük, ekstremite ağrısı dengesizlik gibi şikayetlerle başlayabilir. Daha sonra hastalığın tipik motor bulguları ortaya çıkar. Başlangıç aşamasındaki belirtiler genellikle vücudun tek tarafını etkiler ve zaman ilerledikçe her iki tarafa birden yayılır. Bu belirtilerden en önemlisi (bradikinezi)hareketlerin yavaşlamasıdır. Bununla ilişkili olarak hastanın yürümesi de etkilenir, hastalığın ağır olduğu taraftaki kolu sallamada azlık ve yavaş yürüme görülür. Diğer bir belirti titremedir. Titreme en sık ellerde görülmekle birlikte ayaklarda çenede, dilde de ortaya çıkabilir. Titremenin en belirgin özelliği istirahat sırasında olması ve istemli hareket sırasında kaybolması ya da azalmasıdır. Hastaların hepsinde titreme görülmeyebilir. Bu bulguların yanında eklem hareketlerinde katılık, donuk yüz görünümü, postur kaybı, vücudun öne ve yanlara doğru eğilmesi, donma gibi bulgular eşlik edebilmektedir. Hastalığın ileri dönemlerinde denge bozukluğu da tabloya eklenir” diye konuştu.

Parkinson hastalığında bu motor bulgulardan başka motor dışı belirti ve bulgular da izlebileceğini aktaran Büyükgöl, “Motor dışı belirtiler kabızlık, pozisyon değişikliği ile kan basıncının düşmesi, depresyon, anksiyete, unutkanlık, uyku bozuklukları huzursuz bacak sendromudur” şeklinde konuştu.

ÖNCELİKLE İLAÇ TEDAVİSİ DENENMELİ

Parkinson hastalığının tedavi süreciyle ilgili olarak da konuşan Büyükgöl, şunları söyledi: “Parkinson hastalığının tedavisinde esas amaç hastanın aktif, bağımsız, kendi başına işini yapabilen hale gelmesini sağlamaktır. Tedavide öncelikle uygun ilaç tedavisi denenmelidir. Hastanın mevcut bulgularından hangisinin baskın olduğu, hastanın yaşı, çalışma hayatı, diğer hastalıkların varlığı tedavinin planlanmasında çok önemli kriterlerdir. Burada amaç eksik olan dopaminin yerine konulması veya bu maddenin ortamda yıkımının geciktirilmesidir. Deneyimli bir nörolog tarafından klinik takibi yapılmalıdır. Parkinson Hastalığında ilaç tedavisinin dışında cerrahi tedavi bulunmaktadır. Tıbbi tedaviye yanıt alınamaması, tedaviye alınan yanıtta belirgin azalma ya da yan etkiler nedeniyle yeterli tıbbi tedavinin verilemediği durumlarda cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. Bu cerrahi tedaviler beyinde bazı özel çekirdeklere yönelik yakma cerrahisi (talamotomi, pallidotomi) veya özel bazı çekirdeklere elektrot yerleştirerek derin beyin stimulus gönderme (talamik stimulasyon, pallidal stimulasyon ve subtalamik stimulasyon gibi) şeklindedir. Semptomlar tedavi altında bile zamanla şiddetlenir. Hastalığın gidişatı kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Kimi yatağa bağımlı hale gelirken kimi hafif bulgularla hayatını sürdürür. Hangi hastanın ne şekilde seyredeceğini önceden bilmek mümkün değildir.”

Nergiz Kuzu - Memleket