Osmanlı'da DAMAT yöneticiler (3)

Bugün DAMAT Nevşehirli İbrahim Paşayı yazacağız Osmanlı sadrazamı, İbrahim Paşa (D. 1670, Nevşehir – Ö. 1 Ekim 1730, İstanbul). Ezdin (bugün Yunanistan’da) Voyvodası Ali Ağa’nın oğludur.

Osmanlı Sultanı III. Ahmet zamanında on üç yıla yakın sadrazamlık yaptı. Şehzadeliğinde III. Ahmet’in hizmetinde bulundu. Şehzade Ahmed’in padişah olmasından sonra Darüssaade (Topkapı Sarayı'nın Harem Kısmı) Ağası yazıcılığına atandı (1703). bu görevdeyken Veziriazam Silâhtar Damat Ali Paşa, 1715’te Mora Seferine çıkarken İbrahim Efendi’yi mevkufatçı (tımar ve vakıf gelirleri gibi savaş için ayrılan para işlerinden sorumlu görevli) olarak yanına aldı.

1716 yılında başarısızlıkla sonuçlanan Petervaradin kuşatmasından sonra durumu padişaha arz etmek üzere ordu tarafından Edirne’ye gönderildi. III. Ahmet çok güvendiği İbrahim Efendi’yi geri göndermeyerek birinci ruznameci (devletin gelir ve giderlerinin günlük kayıt işleriyle görevli büronun sorumlusu) yaptı.

İbrahim Paşa, 1717’de Avusturya Savaş’ında şehit olan Silâhtar Damat Ali Paşa’nın dul kalan eşi ve III. Ahmet’in kızı olan Fatma Sultan’la nikâhlanarak Saray’a damat oldu. 1718 yılında da sadrazamlığa (başbakanlık) getirildi.

Döneminde yapılan yeniliklerle birlikte, Damat İbrahim Paşa’nın vezirlik ve sadrazamlık dönemi “Lâle Devri” denen bir zevk ve eğlence çağı olmuştur. Bu süreç lâle bahçeleriyle, saray eğlenceleri, helva sohbetleriyle ve ünlü şair Nedim’in şiirleriyle süslenen bir dönemdi.

İbrahim Paşa'nın doğum yeri olan ve o tarihte Niğde’ye bağlı bulunan Muşkara köyüne, başka yerlerden getirdiği akrabalarını yerleştirdi. burayı ilçe yaptı ve kasabayı bir sur ile genişletti. Muşkara adını kaldırıp Nevşehir diye adlandırdı

İbrahim Paşa,  Akrabalarını fazlasıyla korur, kendisine rakip gördüğü kimseleri merkezden uzak tutmaya çalışırdı. DAMAT İbrahim Paşa; ülkeyi imar etmek, ekonomik durumu düzeltmek, Avrupa uygarlığına doğru dönmek için uğraşmış, matbaacılığın kurulmasına yardım etmiş olmakla birlikte, devletin içinde bulunduğu tehlikelere karşı köktenci bir şeyler yapamamış, önlemler alamamıştı.

Bir taraftan siyasî olayların getirdiği sonuçlar, diğer taraftan iktisadî ve içtimaî meseleler, ülke içinde huzursuzluğun başlamasına neden oldu. Öte yandan yeni vergiler konulması, göçler yüzünden İstanbul'da meydana gelen işsizlik, insanlara büyük bir sıkıntı yaşattı.

Her gün değişik yerlerde hoşça vakit geçiren İbrahim Paşa ile yakınlarına karşı duyulan hoşnutsuzluğu, özellikle yoksul halkın tepkisini biraz daha arttırıyordu. Bütün bu olayların sonunda İbrahim Paşa, Patrona Halil İsyanı adı verilen olayın içine sürüklendi. Bu ayaklanma sırasında Padişah III. Ahmet tahttan indirildiği gibi, Şeyhülislam, şair Nedim ve Damat İbrahim Paşa da parçalanarak öldürüldüler. Damat İbrahim Paşa’nın öldürülmesiyle Lâle Devri de sona erdi.

Kağıthane Deresi... Mehtaplı geceler... Sandallardan gelen gazeller, havuzlardaki nilüfer yapraklarında dinlenen kurbağaları uyandırıyor. Lale bahçelerinde, sırtlarında mumlarla kaplumbağalar dolaşıyor. Söğüt dallarında ateş böcekleri... Mermer Köşk'ün önünde çilingir sofrası,On iki seneye varan sadaret müddeti tam bir çengi ve çegane ile geçmiştir,

Hovardameşrep bir veziriazam. Sefahata meyli olduğu kadar, musikiye, şiire ve edebiyata hevesli.

Tarihe "Lale Devri" diye geçen bu devir, Türklüğün Batılılaşma hareketinin başlangıcıdır.

Saray, Eğlence sarhoşluğu yaşamaktadır sarayda refah vardır israf diz boyudur, Halk ise aç ve sefildir. Padişah ile veziriazamının yükselen hoşnutsuzluğa kulakları tıkalıdır ve bu hal Padişahın saltanatına, İbrahim Paşanın da  hayatına mal olmuştur.

1730 ihtilâli, Patrona Halil, peşine takılmış serserilerle sarayı kuşatmış. Padişahtan bazı yakınlarının kellelerini istiyorlardı. Veziriazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, listenin başında geliyor.

Nihayet III. Ahmet kararını veriyor, Nevşehirli DAMAT İbrahim Paşa'yı gözden çıkarıyordu, "Sen Ortakapı'ya git, ben de geliyorum, Ayaklanan halkı teskin etmemiz lazım " diyerek paşayı Ateşin ortasına atıyordu.  

Nevşehirli, Ortakapı'da canını koruyacak hünkarını beklerken, karşısında cellat Kara Ali'yi buldu. Demek Padişah kendini kurtarmak için, sevgili DAMAT vezirini feda ediyordu!

Cesedi sabah erkenden Babı Hümayun'dan çıkarılarak, kendi yaptırdığı ve bugün padişahın ismini taşıyan çeşmenin önüne bırakılmıştır.

Bir sütçü beygirinin kuyruğuna bağlanarak sürüklene sürüklene Sultanahmet Meydanı'ndaki asilere paramparça teslim edilen Damat İbrahim Paşa, tarihin ibret verici bir örneğidir.

Haftaya; Damat Ferit Paşa


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.