Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Ortadoğu Bataklığı ve Cengiz Dönmez’in hatıraları

İki haftadır dillendirdiğim konuyu yine yazıyorum. ABD ve Batılıların, Türkiye’yi IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonun içine çekme çabaları, ülkemizi ateş çemberinin bir diğer deyişle Ortadoğu bataklığının içine çekme planından başka bir şey değildir.

49 rehine IŞİD’in elinde iken oldukça temkinli davranan Türkiye, rehineler serbest bırakıldıktan sonra bir anda tavır değiştirdi ve koalisyonun içinde yer almaktan öte, kara harekâtı yapmanın da sinyallerini vermeye başladı. İşte bu noktada, “ABD tarafından kurdurulan ve geliştirilen IŞİD, Türkiye’yi bu oyunun içine sokmak için mi rehineleri serbest bıraktı acaba?” sorusu aklımı kurcalayıp duruyor.

ABD ve Batılılar, askerlerini Ortadoğu’ya göndermeyeceklerini, sadece hava harekâtı ile sınırlı bir operasyon yapacaklarını sürekli açıklıyorlar. IŞİD’in, sadece havadan vurmakla yok edilemeyeceğini de biliyorlar. İşte bu noktada Türkiye’nin devreye girerek, muhtemel bir kara harekâtı yapmasını planlıyorlar. Türkiye’de bu konuda sıcak davranıyor ve TBMM’ne tezkere göndererek Yurtdışına asker gönderme izni alma girişiminde bulunuyor.

Bu satırların yazarı, Türkiye’nin tek başına yapacağı muhtemel bir kara harekâtının oldukça tehlikeli sonuçlar doğuracağına inanıyor. Zira, ABD ve Batılılar, belli bir süre sonra hava harekâtlarına son vererek çekilip gidecekler, bölgede Türkiye ile IŞİD karşı karşıya kalacak ve  IŞİD’in ülkemize karşı terör hareketlerine girişmesinin yolu açılacaktır. 30 yılı aşkın bir süredir uğraştığımız, binlerce can kaybı ve çok büyük maddi kayıplara sebebiyet veren PKK terör örgütünden sonra, Türkiye’nin başına bir de IŞİD belasını sarmak istiyorlar.

Bulunduğumuz coğrafyada; Irak, Suriye, Mısır, Afganistan, Pakistan, Libya gibi Müslüman ülkeleri ya işgal ederek veya karışıklık çıkararak bitirdiler. Bölgemizde güçlü Müslüman olarak sadece İran ve Türkiye kaldı. Bu iki ülkeyi de çeşitli oyun ve desiselerle yok etmenin hiç değilse güçlerini bitirmenin planlarını yapıyorlar. Bana göre, Türkiye için yapılan IŞİD planı, işte bu oyunun bir parçasıdır.

ABD ve Batılıların bölgemizle ilgili olarak, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve kendi menfaatleri doğrultusunda adım atmaktan başka üçüncü bir düşünceleri olamaz. Irak’ın petrol yataklarının IŞİD tarafından ele geçirilmesi, mutlaka ABD ve Batılı ülkelerin menfaatlerine zarar vermiştir ve bu ülkelerde, ilerisi için İsrail’in güvenliğinin tehlikeye girme düşüncesi hâkim olmuştur.

3 yıldan beri Suriye’de telef olan binlerce canı ve Suriye’nin yerle bir olmasını seyretmekle yetinen, diğer yandan savunmasız Gazze’nin, İsrail tarafından sürekli olarak bombalarla vurulmasını, “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diyerek karşılayan ABD ve Batılıların, bir anda IŞİD’e karşı harekâta girişme sebeplerini iyi irdelemek gerekir. Tamam IŞİD bir terör örgütüdür, İslâm’ı ve Müslümanları barbarca gösterme gayretindedir, en büyük zararı da Müslümanlara vermektedir ama ABD ve Batılılar, İslâm’a hizmet etmek, Müslümanları IŞİD belasından kurtarmak için mi bu harekâta girişiyorlar acaba? 

Türkiye’nin bu oyunlara karşı oldukça uyanık olması, tek başına bir kara harekâtı ile Ortadoğu bataklığına girmemesi ve sonucu tehlikeli olacak adımlar atmaması gerekiyor.

***   ***   ***

Cengiz Dönmez; bir zamanlar Türkiye’de Yarın gazetesinde yıllarca beraber çalıştığımız, 1980 ihtilalini beraber yaşadığımız eskimez bir gazetecidir.

1980 öncesi dönem, ülkemizde anarşinin her yanı sardığı, her gün onlarca gencin mezara girdiği ve anne babaların okula gönderdiği evlatlarının akşam eve dönüp dönmeyeceği korkusunu yaşadığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Bizim yaş grubumuzdakiler, bu günleri öğrenci olarak yaşamış ve birçok tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır.

Bu karışıklıklar devam ederken, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri ihtilal ile anarşi birden bire bıçakla kesilir gibi kesilmişti. Halbuki 1980 öncesinde de Yurdun bir çok bölgesinde sıkı yönetimler vardı ve asker anarşiye karşı tek yetkili olarak hareket ediyordu ama anarşi bahanesi ile illaki ihtilal yapmak gerekiyordu. Böylece, merhum Necmettin Erbakan hocamızın Milli Gençlik adını verdiği, hiçbir şekilde anarşiye karışmayan ve gittikçe büyüyen İslamcı gençlik hareketinin engellenmesi planlanmıştı.

İşte böyle bir dönemde, Cengiz Dönmez kardeşimin yazı işleri müdürü, benim de haber müdürü olarak çalıştığımız Türkiye’de Yarın gazetesinde, gerek ihtilal öncesi gerekse ihtilal sonrası birçok hatıralarımız olmuştur. Bu hatıraları bir gazetede 13 gün süren yazı dizisi ile ilgi çekici bir şekilde güçlü kalemiyle ve zengin bir resim arşivi ile yayımlayan Cengiz Dönmez, o günleri, bu günün gençliğine aktararak güzel bir mesaj vermiştir.

İhtilalden öce bombalanan gazetemizin, ihtilalden sonra da çeşitli bahanelerle zaman zaman kapatılması, o günlerde yok denecek kadar az olan İslamcı basının tamamen susturulması anlamına geliyordu. O günleri beraberce yaşadığımız Cengiz Dönmez’in yer yer benim de adıma ve fotoğraflarıma yer vererek kaleme aldığı bu yazı dizisi, yıllar öncesini tekrar yaşamamıza ve hatırlamamıza sebep oldu.  Kitaplaştırmasını temenni ettiğim bu yazı dizisi nedeniyle Cengiz Dönmez kardeşimi tebrik ediyor ve hayırlı çalışmalarını sürdürmesini diliyorum. Sağlıklı ve mutlu kalınız efendim.

NOT: Tüm Müslüman kardeşlerimizin ve İslâm âleminin mübarek Kurban Bayramlarını tebrik eder, hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.  

   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar