M. Faik Özdengül

M. Faik Özdengül

Önce fikir, sonra fiil

Adam koşarak geldi.Tedavi ediyor dedi. Onu duyan ötekisi saçma dedi. Olur mu öyle şey. Şunun şurasında su içmek için durduk. Kuyudan ihtiyacımız kadar çekip kovayla yolumuza devam edeceğiz. Eliyle işaret etti Kılavuzum. Durdum. Olacakları seyretmeye başladım. Anlatmaya başladı adam. Komşum dedi. Felçli hastaları tedavi ettiğini iddia ediyor. Ediyor da gözlerimle gördüm. Camiye getiriyor. Namazda saf arasına sıkıca yerleştiriyor ve böylece tedavi ediyor. Adam giderek düzeliyor. Dudak büktü yine diğeri. Nasıl oluyormuş bu? İnsanların elektrik yaydıklarını, enerji alanlarının olduğunu söylüyor dedi beriki. Bunlar olumlu düşünceyle diğeri için enerji haline getirilip onu tedavi edebiliyormuş. Giderek sessizleşti konuşmaları. El kol hareketlerini görebiliyordum artık. Dudak bükmedim ben. Konuyla ilgilenmiştim zaten. İnsanların enerji alanlarının olduğunu biliyordum zaten. Kılavuzum da bir araya gelmenin olumlu etkisinden söz ederdi hep.Mâna ehliyle birlikte otur ki hem yardım göresin, hem de mâna eri olasın. Hepimiz ve herkes zaten biliriz ki bir arada olmak tavsiye edilir. Kuyunun başındakilerin tartıştıkları da bir bakıma buydu. Bir arada olmanın fiziksel anlamı neydi? 1935 de Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Harolda Burr, yayımladığı “Hayatın Elektrodinamik Teorisi” adlı tebliğinde laboratuarında yaptığı deneylere dayanarak, tüm canlıların, kendi yapılarının ayrılmaz bir parçası olarak elektromanyetik bir alana sahip oldukları varsayımında bulundu. Burr, yüksek empedanslı bir voltmetre kullanarak tohumların, ağaçların, ve insanların alanlarını ölçmeyi başardı. Burr otuz yılı aşkın sürede sadece “L-alanları” dediği bu hayat alanlarının mevcudiyetini ortaya koymakla kalmayıp, bu alanlarda hem fizyolojik hem de psikolojik değişimlere paralel olarak meydana gelen dalgalanmaları da ölçmeyi başardı. Örneğin kadınların L-alanlarını sürekli ölçtü ve aylık alan dalgalanmaları tespit etti. Bundan yola çıkan diğer araştırıcılar anormal voltaj değişimleri sonucunda rahimde ur tespit ettiler. Böylece bu çalışma hastalıkları teşhis alanında da işe yaramış oldu.(1)Buna paralel psişik yetenekleri olan sujeler de uzun zamandan beri bir kişinin aurasını görebilecek ve okuyabileceklerini de iddia etmektedirler.Örneğin Elien Garrett sadece inanların değil bitki ve hayvanların da zihinsel duruma göre renkleri ve yoğunluğu değişen puslu bir ışıkla sarılı olduğunu gördüğünü söylüyor. 1915’te Dr. Walter Kinler dicyanin boyasıyla renklendirilmiş cam ekranlardan bakıldığında insan bedeninin etrafındaki bir radyasyon bulutunun görüntülendiği bir yöntem geliştirdi. Dr Kinler bu alanın renklerinin manyetizmle, hipnozla, ve çeşitli hastalıklarla etkilendiğini de keşfetti ve bunu hastalıkların teşhisinde de kullandı.(1)1939 da Eski Sovyetler Birliği’nin Krasnodar şehrinde Semyon Davidovich Kirlian adlı bir elektrikçi hastanın cildiyle yüksek frekanslı elektroterapi makinesinin elektrotları arasında bir ışık flaşının farkına vardığı için, bir Rus araştırma laboratuarına ziyaret gerçekleştirdi. Bu flaşın fotoğrafını çekip çekemeyeceğini anlamak için hemen madeni bir elektrot ve fotoğraf plakası kullandı. Elini bir sandviç gibi elektrotla fotoğraf plağının arasına koyan Kirlian beklediği fotoğrafı almayı başardı.(1) Daha sonra teknik çok geliştirildi. İnsanlardan bitkilere kadar bir çok fotoğraf alındı. Örneğin hastalıklı bir yaprağın sağlıklı yaprağa oranla Kirlian görüntüsü belirgin farklılık gösteriyordu. Gevşek durumdaki bir insanın Kirlian görüntüsü düzgün yumuşak bir alan şeklindeyken, stresli bir insanın fotoğrafı tırtıklı ve uyarılmış bir alan ortaya çıkarıyordu. Bu alandaki en önemli keşifse hasarlanmış organik bir objenin örneğin yarısı kesilmiş bir yaprağın Kirlian fotoğrafında yaprağın tüm alanının görünmesiydi. Biyoelektrik alan basitçe fiziksel bedenin bir radyasyonu değildi. Fiziksel beden yaralansa da biyoelektrik alanı sağlam kalabiliyordu. Bu da iyileşmelerin anlamı hakkında önemli ipuçları veriyordu. (1) Sonuçta fizik bedenin aynısı bir de enerji beden olduğu açıktı ki bunu biolojik plazma beden olarak adlandırdılar.(1)Sonraki araştırmalar olumlu telkinin, gülümseyen bir bakışın, dingin bir ruhun enerji bedende şifa verici etkilerinin olduğunu tamamıyla ortaya koydu. Olumlu enerji yayan bedenlerle bir arada olmanın etkisi daha da açıktı.Ademoğlu, hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır. 2/594Yok eğer gözüne kötü hayaller görünürse ateşten eriyen mum gibi erir gider. 2/595Yılanların, akreplerin içinde bile olsan Tanrı seni güzel hayallerle avutursa, 2/596Yılanlar, akrepler sana munis olur. Çünkü hayalin, aşağılık şeyleri altın yapan bir 2/597 kimyadır.Sabır, güzel hayallerle tatlılaşır. Çünkü her şeyden evvel içinde bulunduğun sıkıntıdan kurtulma hayaline düşersin. 2/598(Mesnevi) Bir arada olmak bu yüzden önemliydi. Ortak bir hedef ya da amaçla bir araya gelmek. İşte adamın bahsettiği namaz için camide bir araya gelmek te buna yol açıyordu ve öngörüsü doğruydu. Zira bir arada olmak birbirinden faydalanmayı getiriyordu.Kadir oldukça ayrılığa ayak basma. Bence en hoşlanılmayan şey ayrılıktır. 2/1752Ben, herkese bir huy, herkese bir çeşit ıstılah verdim. 2/1753 Ona medih olan söz, sana zemdir; ona göre baldır, sana göre zehir! 2/1754Herkes kendi enerji alanında bir diğeri için de fayda ve çeşitlilik taşıyordu.Bir çok medyum insanın enerji alanını mavi renkte gördüklerini söylemişler, örneğin fizikçi Brennan da kanserlilerde bu rengin siyaha dönüştüğünü söylemiştir.(2) Bunu görenler arasında tıp eğitimini Lübnan’da, psikiyatri uzmanlığını ise İngiltere Royal Edinburg Zihinsel ve Sinirsel Hastalıklar Hastanesi’nde alan Dr. Şefika Karagülle de yer almaktadır. Karagülle bu çalışmalarını Breakthorough to Creativity “Yaratıcılığa Giriş” kitabında özetledi. Karagülle bu araştırmaları yaparken Valerie Hunt da insan enerji alanının varlığını deneysel olarak belirleyecek bir teknik geliştirmiştir. Buna bir dansözün dans sırasında EMG’sini (elektromiyelografi) çekmeyi düşünmesiyle başlamış ve sonradan ruhsal şifa vericilerin kaslardaki elektrik akımında yaptıkları değişiklikleri incelemek suretiyle devam etmiştir. Beyindeki elektriksel eylemlerin frekansı saniyede 0 ile 100 cpsdir (saniyedeki çevrim sayısı.) Kas frekansı 225 cps ye çıkmakta kalpte bu oran 250 cps yi bulmaktadır. Hunt elektrotların bu çalışmalar sırasında bedenden yayılan başka bir enerjiyi de kaydedebildiğini keşfetti. Ve bunların frekansı 100-1600 arasında değişiyordu. Ve kişilerin yetenekleri ve uğraşı alanlarıyla bu frekans değişiyordu ki bu örnek olarak mistik kişiler denilen gurupta oldukça yüksek frekanstaydı. Böylece 900 cps frekansa sahip kişilere mistik kişiler adını veriyordu. Hunt’un bu araştırmaları bize insanın enerji alanının beynin elektriksel eylemlerinden bile daha zengin bilgi içerdiği ve daha karmaşık dinamik örgütlenmelere sahip olduğunu düşündürdü.(2)En önemlisi de bir hastalık bedende belirmeden haftalar hatta aylar önce enerji alanında ortaya çıkmaktaydı. Bu da enerji alanının bir bakıma fizik bedenden daha öncül olduğunu gösteriyordu. Yani beden enerji alanını değil, enerji alanı bedeni biçimlendiriyordu.O görünen bağ, suya akseden hayali bir bağdır... suyun letafeti yüzünden oynar durur! 4/1364Bağlar, bahçeler, meyveler, gönüldedir. Onların letafetinin aksi, şu suya, toprağa 4/1365 vurmuştur!Kılavuzum söylemişti zaten, su ve toprak yani beden letafetin aksiydi. Nitekim fizikçi Tiler de “Kişinin ürettiği düşünceler doğada zihin düzeyinde kalıplar oluşturur ve mesela hastalıklar önce zihinsel olarak oluşturulur sonra da fiziksel olarak etki yaratmak suretiyle bedende meydana gelir” der. (2)Her hünerin aslı, esası, hayalden, arazdan düşünceden başka nedir ki? 2/968 Dünyanın bütün cüzlerine, fakat garazsızca bak; arazdan başka bir şeyden meydan gelmemiştir. 2/969 Önceki fikir, sonunda fiile gelir. Dünyanın kuruluşunu ezelden beri böyle bil. 2/970 Günümüzde belki de hastalıkların sürekli yinelemesi bizlerin onları fiziksel düzeyde tedavi etmeye çalışmamızdandır. Eğer enerji alanlarına ulaşabilsek çok daha uzun süreli iyileşmeler elde etmemiz mümkün olacak.Bir araya gelmeli dedi kılavuzum. Yolculuğumuz Birlik için. Bir olmak ikiliği ortadan kaldırmak için. Bir arada olmak meyvedir. Mahsuldür. Faydadır. Ayrılan ziyandadır. Erkekle kadının buluşmasından çocuk doğduğu gibi taşla demirin birleşmesinden de kıvılcım meydana gelir. 2/1093 www.pozitifdegisim.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.