Okullarda karne heyecanı

Okullarda karne heyecanı

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz:- "Müfredat aynı canlı organizma gibidir. Eğer değişmezse ölür. Değişmezse toplumun gerisinde kalır. Devletler de öyledir. Değişmezse mutlaka geri gider, mutlaka yok olur. Buna zamanın ruhunu yakalamak diyorlar" - "Önümüzdeki dö

ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Müfredat aynı canlı organizma gibidir. Eğer değişmezse ölür. Değişmezse toplumun gerisinde kalır. Devletler de öyledir. Değişmezse mutlaka geri gider, mutlaka yok olur. Buna zamanın ruhunu yakalamak diyorlar." dedi.

Yılmaz, 2016-2017 eğitim öğretim yılının ilk yarısının sona ermesi dolayısıyla Ankara Fen Lisesi'nde düzenlenen karne dağıtım töreninde, Türkiye'nin çağdaş uygarlığın üzerinde çıkma hedefi bulunduğunu vurguladı.

Bugün hedefe bir adım daha yaklaşıldığını dile getiren Yılmaz, "Umutluyuz. İstiklal Marşı'nı okuyup da manasını düşünüp de ülkenin geleceğinden umutsuz olabilmek mümkün değil. İstiklal Marşı'na inanan, bu milletin genetik kodlarında hiçbir zaman korkuya, kaygıya, üzüntüye, esefe, ümitsizliğe yer olmadığını görür. Ben eminim." diye konuştu.

Yılmaz, Türk milletinin İstiklal Savaşı gibi zor bir dönemde bile başarılı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"En zor dönemde bile, İstiklal Savaşı en zor dönem, orduları dağıtılmış, yedi düvel her taraftan üstüne çullanmış, herkes bir şey kapma derdinde, önümüze Sevr konmuş, Anadolu'nun, Ankara'nın çevresinde bir yer planlanmış ama bu verileni kabul etmemiş bir milletin torunları olarak hiç şüpheniz olmasın ki geleceğimiz geçmişimizden çok daha parlak, çok daha şanlı olacaktır. Bunu söylerken sadece hamaset olsun yani kahramanlık olsun diye de söylemiyorum. 15 Temmuz'u gören bu milletin, en zor dönemlerinde elinde silah olmadığı halde ülkenin hakkını, hukukunu gaspedenlerin tankına, topuna, silahına karşı elleriyle, yüreğiyle, bileğiyle, cesaretiyle nasıl karşı koyduysa hiç şüpheniz olmasın ki gerek Türk milletinin gerek Türkiye'nin, önüne çıkarılacak her türlü engelleri aşma konusunda iradesi, kararlılığı, yeteneği, becerisi vardır. Bundan hiç şüphem yok."

- "Her şeyin başı eğitim"

Eğitimin ekmek gibi, su gibi toplumun ihtiyacı olduğunu ifade eden Yılmaz, "Eğitime önem veren, her şeye önem vermiştir. Eğitimi ihmal eden de her şeyi ihmal etmiş demektir." şeklinde konuştu.

Eğitime ayrılan bütçenin, eğitime verilen önemi gösterdiğine işaret eden Yılmaz, "'Kusura bakmayın param yok, kaynağım yok, başka yerlere ayırmak zorundayım' derseniz o sizin önceliğiniz değildir. Ama eğer bu milletten toplamış olduğunuz verginin, bütçenin en büyük bölümünü eğitime ayırıyorsanız o halde eğitim sizin için sağlıktan da önemli güvenlikten de önemli. Çünkü eğitimi iyi verirseniz sağlıkta iyi bir yere gelirsiniz. Eğitimi iyi verirseniz güvenlik açığını kapatırsınız. Dolayısıyla her şeyin başı eğitim." dedi.

Yılmaz, eğitime ayrılan bütçenin 14 yıllık sürede ciddi oranda arttığını, Türkiye'nin merkezi yönetim bütçesindeki en büyük payın eğitime ayrıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Her şeyi çözdük demiyoruz, muhakkak eksikliklerimiz var. 300'e yakın okul ihtiyacımız var. 70 bin okul öncesi çocuğumuz var. Bunun 40 bine yakını eğitim alıyor. Demek ki 30 bin civarında açık kalıyor. Bu açığın olması yine o alanda da okul ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Okul öncesi eğitim oranını yüzde 60'a çıkardık ama daha yüzde 40'lık bir açık var, onu da tamamlamamız lazım. Hedefimiz var, önümüzdeki dönemde diyoruz ki okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alacağız. Bu ne demektir. Okul öncesi eğitim çağında olan evlatlarımızın hepsini eğitim şemsiyemiz altına alacağız. Bu gerçekten önemli bir husus."

- "Dil öğrenmede sıkıntı var"

Yılmaz, dil öğrenmede bir sıkıntı olduğunu belirterek İngilizce, İspanyolca, Arapça, Almanca veya Birleşmiş Milletlerin resmi dillerinden bir tanesi öğretilebilirse öğrencilerin dünyaya bakış açılarının çok daha geniş olabileceğini kaydetti.

İkili eğitimi kaldıracaklarını, bir yabancı dili en iyi şekilde öğreteceklerini açıklayan Yılmaz, "Milli gelirden ayırdığımız pay önemlidir eğitime. Şu anda OECD ülkelerinin eğitime ayırdıkları pay yüzde 5,2. Biz yüzde 6'ya yakın bir pay ayırıyoruz eğitime. Kamu artı özel. Genelde bazıları özeli ihmal eder. Dolayısıyla ikisini üst üste koyduğumuzda 6'ya yakın bir oran. Bu OECD ülkelerinden çok daha fazla. Geçmişte böyle değildi." değerlendirmesinde bulunan Yılmaz, Türkiye'nin bugününün, dünden çok daha iyi olduğunu söyledi.

Kaliteli eğitim verebilmek için bir sınıftaki öğrenci sayısının fazla olmaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, kendisinin 1970'li yıllarda İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde 75 kişilik sınıfta okuduğunu anımsattı.

Öğretmen bir öğrencisine bir derste bir dakika bile ayıramazsa kaliteli eğitim vermenin mümkün olmayacağını kaydeden Yılmaz, öğretmenin öğrencisine daha fazla zaman ayırabilmesi için sınıf mevcutlarının aşağıya çekilmesi gerektiğini, bunu 30'a düşürerek mesafe katettiklerini söyledi.

Kaliteli eğitimin olmazsa olmaz şartının, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının azaltılması olduğunu ifade eden Yılmaz, "Öğretmen sayısını artırmak gerekiyor. 560 binin üzerinde, 600 bine yakın öğretmen sadece bizim dönemimizde atandı. Dolayısıyla 'En büyük yatırımı öğretmene yaptık.' dediğimizde doğru bir tespitte bulunuyoruz. Bugün gördüğünüz her üç öğretmenden ikisi bizim dönemimizde atanmış." dedi.

Yılmaz, şu anda öğretmen ihtiyacının 100 binin altında olduğunu, önümüzdeki dönemde de bu ihtiyacı ortadan kaldırarak öğrencilere kaliteli bir eğitimi sağlamış olacaklarını söyledi.

- "Müfredat canlı bir organizmadır"

Bakanlığın hazırlayarak görüşe sunduğu yeni müfredatla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, şunları söyledi:

"Müfredat, aynı canlı organizma gibidir. Eğer değişmezse ölür. Değişmezse toplumun gerisinde kalır. Devletler de öyledir. Değişmezse mutlaka geri gider, mutlaka yok olur. Buna, zamanın ruhunu yakalamak diyorlar. Eğer Selçuklu'dur, Osmanlı'dır veya hangisini alırsanız alın, bugün onları göremiyorsak işte değişime ayak uyduramamış olmalarından dolayıdır. Bulundukları noktadan bir adım daha ileri gidemedikleri, birçok değişime direnç gösterdikleri içindir. Müfredatı mutlaka değiştirmek gerekiyordu. Genelde birçok ülke 5 yılda bir gözden geçirip günceller. Biz en son 2007'de genel bir müfredat değişikliği yaptık. Ondan bu zamana kadar 10 yıl geçti, yapılmamıştı. Şimdi sağolsun arkadaşlarımızla bir müfredat değişikliği yaptık. İstiyoruz ki daha çağdaş, daha geleceğe güvenle bakacak, evlatlarımıza daha iyi bir eğitim vermek için mutlaka ders içeriğinin de sadeleştirilmesini istiyoruz."

Müfredatla, öğrencilerin hayatlarını kolaylaştırabilecek, uygulayabilecekleri konuları vermek istediklerini, akademik ve kitaplarda tartışma konusu olan bilgileri ise vermek istemediklerini belirten Yılmaz, müfredatı herkesin görüşüne açtıklarını hatırlattı.

Müfredatta yer alan 500'e yakın ünite içerisinden sadece Atatürkçülük, İnönü ve evrim teorisinin tartışıldığına işaret eden Yılmaz, yapılan eleştirilerin doğru olmadığını dile getirdi. Yılmaz, şunları söyledi:

"Demek ki diğerleri hakkında söyleyecek hiçbir şeyleri yok. Bu da demektir ki biz çok doğru yaptık. Dün Mecliste bir açıklama yaptım. Atatürk'ün bir sözü var, 'Cumhuriyet benim en büyük eserimdir.' diye. Eğer siz Cumhuriyet'i güçlendirirseniz Atatürkçülüğün yolundasınız, Atatürk'e hizmet ediyorsunuz ve onun ilkelerini yaşatıyorsunuz demektir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti'ni dışarıdan borç alır hale getirmişseniz, namerde muhtaç hale getirmişseniz o zaman sizin Atatürkçülüğünüz kesinlikle sözde bir Atatürkçülüktür. Diğeri de İnönü. Birinci, ikinci İnönü savaşlarından bahsedip de İnönü'den bahsetmemek olur mu? Lozan Antlaşması'ndan bahsedeceksiniz, İnönü'den bahsetmeyeceksiniz, olabilir mi? Atatürk rahmetli 1938'de ölmüş, yerine cumhurbaşkanı seçilecek, İkinci Cumhurbaşkanı İnönü olmuş, ondan bahsetmemek olur mu?"

"Halkın gözü terazidir." şeklinde bir deyiş olduğunu belirten Yılmaz, halkın terazisinin şaştığının görülmediğini söyledi.

Müfredat hazırlanırken öğretmenlerin görüşünün alınmadığı eleştirilerinin doğru olmadığına işaret eden Yılmaz, "Bu daha taslak, lütfen inceleyin bakın. Bu taslağı katkılarınızla daha iyi hale getirelim." dedi.

- Tatilde ödev yok

Yılmaz, öğrencilere kodlama becerisini birinci sınıftan başlamak üzere kazandırmak istediklerini dolayısıyla çocukların bilgisayar oyunlarını kendilerinin yazıp geliştirmesini istediklerini kaydetti.

Sömestir tatilinde ödev verilmeyeceğini söyleyen Yılmaz, öğrencilere sosyal ve kültürel yönden kendilerine katkıda bulunacak etkiliklere katılmaları tavsiyesinde bulundu.

Yılmaz, törenin sonunda okulun 12/A sınıfı öğrencilerine karnelerini dağıttı.

Karnesini verdiği öğrencilere Başbakan Binali Yıldırım'ın selamını ileten Yılmaz, "Başbakanımız gelecekti̇ ama Mecli̇ste anayasa çalışmamız var. Sabah 3-3,5 gi̇bi̇ neti̇celendi̇." diye konuştu.

Yılmaz, öğrencilere üniversitede hangi bölümü tercih edeceklerini de sordu.

9/C sınıfı öğrencilerinin de karnelerini dağıtan Yılmaz, öğrencilere "Şuna inanın, Türkiye'nin bugünü dünden daha iyi. Sıkıntılarımız yok demiyoruz ama güzel bir söz var, 'İnsanları öldürmeyen darbeler onu güçlendirir.' derler. İnşallah Türkiye bu sıkıntıları atlatacak ve geleceğe birlik ve beraberlik içinde ilerleyecek, çağdaş uyarlık seviyesi üzerine çıkacaktır." dedi.

Ankara Valisi Ercan Topaca, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin ve MEB Bakan Yardımcısı Orhan Erdem de öğrencilere karne verdi.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :