Obama'nın bırakacağı "miras" Kongre ve gelecek başkana bağlı

Obama'nın bırakacağı "miras" Kongre ve gelecek başkana bağlı

ABD Başkanı Obama, İran’la nükleer anlaşma sağlanması, Küba’yla diplomatik ilişkilerin kurulmasının yanında Guantanamo’nun her an kapatılabileceğini belirterek tarihi “miraslar” bırakmaya hazırlansa da dış politikadaki bu adımların gerçeğe dönüşmesi Cumhu

ERKAN AVCI - ABD'de Başkan Barack Obama, İran’la sağlanan nükleer anlaşma ve Küba’yla diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasının yanı sıra Guantanamo’nun kapatılması için son aşamaya gelindiğini belirterek geride tarihi miraslar bırakmaya hazırlansa da tüm bu konuların geleceği, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Kongre’ye ve gelecek yeni başkana da bağlı bulunuyor.

Beyaz Saray’daki süresinin dolmasına yaklaşık 1,5 yıl kalan Obama’nın masasında DAEŞ ile mücadeleden Suriye ve Irak’a, İran’dan Küba’ya, Filistin-İsrail sorunundan Guantanamo’ya kilit vurulmasına kadar, bazılarında “şimdilik” başarı sağlandığı görülse de ancak sonucu her an değişebilecek politikalar dizisi duruyor.

Obama’nın 2014 sonbaharındaki ara seçimlerde çoğunluğunun Cumhuriyetçilere geçtiği bir Kongre’yle geri kalan günlerinde dış politikadaki hedeflerini gerçekleştirmesi zor görünüyor.

- DAEŞ ile Obama’nın halefi de mücadele edecek

ABD’de 2008’deki başkanlık seçimleri kampanyasında Irak ve Afganistan’da bir türlü bitmeyen savaşları sona erdirme sözü veren Obama, Beyaz Saray’a çıktıktan sonra Irak’taki tüm Amerikan askerlerini çekti ve Afganistan’daki muharip misyonunu sona erdirdi.

Ancak Esed rejiminin Suriye’de yıllardır devam eden katliamları, DAEŞ’in varlığının yok edilememesi ve Yemen ile Libya gibi ülkelerdeki iç karışıklar, Obama’ya sözünü yerine getirmesinin keyfini sürdürmedi.

Cumhuriyetçilerin Obama yönetiminin dış politikasında sert şekilde eleştirdiği konuların başında Suriye’de Beşşar Esed rejimine karşı gerekli adımların atılmaması ve muhaliflere yeterli destek verilmediği yer alıyor.

Bunun yanında Irak ve Suriye'de uluslararası koalisyon güçlerinin sayısı 5 bini aşan hava saldırılarına rağmen DAEŞ’in kökünün kazınamaması, Obama'nın örgüte yönelik stratejisi nedeniyle eleştiri aldığı diğer bir nokta. Bu kesimler, Obama’nın ABD’nin uluslararası prestijine zarar verdiğini savunarak Obamalı yılları ABD’nin liderliğine gölge düşen dönem olarak nitelendiriyor.

Yönetim kanadında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, DAEŞ’i mağlup etmek için Suriye’deki dinamikleri değiştirmek gerektiğini belirterek gelecek günlerde Rusya ile Suriye konusunda yeni bir çalışma planından söz etse de Obama’nın başkanlığının geri kalan döneminde de varil ve vakum bombalarıyla sivillere yönelik katliamlarına devam eden Esed’e ilişkin politikada hemen başarı beklenmiyor. Bunun yanında Obama’nın stratejisine yönelik eleştiriler de artacak gibi görünüyor.

- Nükleer anlaşmada Kongre, Obama’yı onaylayacak mı?

Başkan Obama, Oval Ofis’e girdiği ilk günden itibaren İran’ın nükleer programını askeri seçenek yerine diplomasiyle çözmeye çalıştı.

Bu hedefine ulaşmak için İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney'e gizli mektup gönderen ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile tarihi telefon görüşmesi yapan Obama, 5+1 ülkeleri ile İran arasında yaklaşık 20 ay süren müzakerelerin sonunda nihai anlaşmaya varılmasını sağladı.

Ancak Obama bu çabaların meyvelerini toplayabilmesi için Kongre engelini aşması şart. Çünkü İran’a karşı sertlik yanlısı Cumhuriyetçilerin hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da çoğunluğu elinde bulundurması, Obama’yı, nükleer anlaşmanın bloke edilmesi tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor.

Obama, gelecek her türlü karşı tasarıyı veto edeceğini söylese de Cumhuriyetçilerin başını çektiği Kongre üyeleri İran ile anlaşmanın karşısında durmaya kararlı.

Dolayısıyla Kongre'nin İran'la varılan anlaşmanın yürürlüğe girmemesi için elinden geleni yapması ve Obama'nın dış politikada Kongre ile en fazla çatışacağı konulardan birinin yine İran olmaya devam edeceği de en azından eylül ayına kadar kesin gibi görünüyor. 

Kongre, İran ile başlatılan “tarihi” dönemecin aşılmasında önemli rol üstlenecek.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan George Mason Üniversitesi Öğretim Üyesi Mark Katz, İran’la sağlanan mutabakatın Kongre’den geçmesi halinde Obama’nın, eski başkanlardan Richard Nixon’ın Çin’i ziyaret ederek iki ülke arasında düşmanlığı bitiren başarısıyla eşit bir başarı kazanacağı görüşünde.

Katz, "Bu gerçekleşirse İran’la nükleer anlaşma Obama’nın en önemli mirası olacaktır ve Cumhuriyetçilerin buna karşı çıkmasının nedenlerinden biri de bu. Bunun anlaşmanın koşullarıyla ilgisi yok, onlar Obama’nın böyle bir başarıya sahip olmasını istemiyorlar” dedi.

- Küba ile ilişkiler yeniden kuruldu ama...

Başkan Obama’nın ardında miras bırakmak için son döneminde dış politikasında dikkat çeken adımlardan biri de Küba açılımı.

Havana yönetimiyle yarım asrı aşan donmuş ilişkilerin tersine çevrilerek normalleşmenin sağlanmasını hedefleyen Obama, bu konuda 2015 başından itibaren yürütülen müzakereler sonucunda, geçtiğimiz hafta büyükelçiliklerin karşılıklı açılarak diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını başardı.

Obama, bu noktaya gelinceye kadar başkanlık yetkisini kullanarak ticaret alanında bazı kolaylıkların hayata geçirilmesini sağlarken, yönetimin en büyük adımı Küba’nın teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarılmasıyla geldi. Ancak Kongre’nin yetkisinde olan adaya yönelik ambargolar ise yürürlükte kalmayı sürdürüyor.

Cumhuriyetçiler de ambargoların kaldırılması bir yana, Havana’da Kerry’nin 14 Ağustos’ta resmen ABD bayrağını göndere çekeceğini duyurduğu ABD büyükelçiliğine büyükelçi atamasını bile veto etmeye kararlı görünüyor.

Obama'nın başkanlığını Küba açılımıyla taçlandırması burada da Kongre’nin tutumuyla netlik kazanacak.

Duke Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Bruce Jentleson, Küba ve İran konularının Obama’nın çözüme kavuşturmak istediği en önemli dış politika meselelerinden ikisi olduğunu belirtti.

Jentleson, “Küba konusunda tamamen düşmanca davranışı sürdürmenin hiçbir gerekçesi yok ve bu durum Latin Amerika’da bizim komşularımızla ilişkilerimize zarar veriyor. İran meselesinde ise müttefik ve dostlarınızla da müzakere etmek zorundasınız. Dolasıyla bu iki konu önemli stratejik görüşler, (Richard) Nixon’ın Çin’le veya (Ronald) Reagan’ın (Mihail) Gorbaçov ile çalışabilmesinin Obama’yı motive ettiğini düşünüyorum” diye konuştu.  

- Guantanamo sözünü gerçekleştirmesinde son aşamaya gelindi

Obama’nın başkanlık koltuğuna oturmadan önce verdiği vaatlerden biri de Küba’daki Guantanamo tutukevinin kapatılmasıydı.

Obama, mahkumların büyük çoğunluğunu üçüncü ülkelere gönderme stratejisini göreve geldiğinden itibaren adım adım uygularken, cezaevinde 100’ü aşkın tutuklu kaldı.

Yönetim, bu mahkumları kabul edebilecek ülkelerle temaslarını sürdürürken, Beyaz Saray geçen hafta Guantanamo’nun kapatılmasında son aşamaya gelindiğini duyurdu.

Kongre'deki Cumhuriyetçilerin hapishanenin kapatılmasını önlemek için çeşitli yöntemler denemesi nedeniyle Obama’nın bu konuda da başarılı olup olamayacağı muallakta.

- İsrail-Filistin meselesi yeni başkana kalabilir

ABD Başkanı Obama, kendinden önceki başkanlar gibi İsrail-Filistin sorununu çözüme kavuşturmak için girişimler yürüttü. Özellikle Dışişleri Bakanı John Kerry’nin 2013’ün başlarında İsrail-Filistin meselesinin çözümü için sarf ettiği çabalar, zaman zaman İsraillilerin sert tepkisiyle karşılaştı. Kerry’nin mekik diplomasisine rağmen anlaşma için verilen dokuz aylık sürede ilerleme sağlanamadığı gibi süreç de çöktü.

Dış politikadaki bu hedefine de ulaşamayan Obama’nın başkanlığının geri kalan süresinde de çözümü yakalaması zor görünüyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Başkan Yardımcısı Thomas Carothers, Obama’nın bu konuda kendinden önceki başkanlar George W. Bush, Bill Clinton, Baba Bush ile Ronald Reagan’ın kaderini paylaşacağını söyledi.

“Obama, bu konuda diğer başkanlardan farklı bir şey üretemedi” diyen Carothers, Obama yönetiminin sorunu çözme ihtimalinin zayıf olduğunu söyledi. Carothers, “İsrail-Filistin meselesinin çözümünde sonuç elde edilemezse bunun yönetimce büyük bir başarısızlık olarak görüleceğini düşünmüyorum” dedi.  

Dolayısıyla Obama, başkanlığa önemli sözlerle gelmesine ve yedi yılı aşkın sürede çeşitli icraatlarda bulunmasına rağmen çözmeyi hedeflediği sorunların çoğunun başkanlığının son döneminde de durması veya Kongre’nin onayını gerektirmesi, Obama’nın dış politikada nasıl bir miras bırakacağı konusunda hem sorular hem de belirsizlikler yaratıyor.

- “Obama’nın mirası partilerce farklı yorumlanacaktır”

Thomas Carothers, Obama’nın başarılarının, ne tür miras bıraktığına ilişkin hem destekçilerinin hem de muhaliflerinin gelecek yıl farklı yorumlarına neden olacağını düşünüyor.

Carothers, Obama’nın mirasını her iki partinin de kendi açılarından değerlendireceğine belirterek şunları kaydetti:

“Destekçileri, Obama’nın ABD’nin politikasına simetri ve gerçeklik getirdiğini ve diplomasiye odaklandığını düşünürken, karşıtları ABD’nin gücünün, etkinliğinin daha az tanınması ile taviz ve geri çekilme eğilimine neden olduğu fikrindeler.”

Carothers, Kongre’nin Obama’nın ardından da bu politikasını devam ettireceğini sözlerine ekledi.

 

AA

Kaynak:Haber Kaynağı