Kobiler ve ekonomideki yeri

Kobiler ve ekonomideki yeri

KOBİ’ler, ekonomiye yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve ödedikleri vergiler açısından katkıda bulunurken, coğrafi dağılımları itibarıyla bütün bölgelere dağılmış olmaları dolayısıyla bölgesel kalkınmada da önemli rol oynarlar.

KOBİ’ler ülkelerin kalkınmışlığı ve zenginliğinin göstergesidir…


Dr. Ahmet AKMAN


İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili


İnsanlığın iletişim ve teknolojide beyinleri zorlayan bir hızla ilerlediği günümüz dünyasında ekonomi de benzer bir hızla gelişiyor, değişiyor. Bu gelişim ve değişim rüzgarı, yerel organizasyonların varlığını sürdürebilmelerini her geçen gün daha zor hale getiriyor. Global ekonominin rüzgarı dünyanın her köşesine ulaşmış durumda. Ülkelerin zenginlikleri yer altı kaynakları, jeopolitik konumları, medeniyetlerindeki köklülüklerinden öte üretimler, pazarlama kabiliyetleri ve yeni teknolojiler ile farklılaşmalarıyla değerlendirilir hale geldi. İşte bu noktada ülke ekonomilerinin içerisinde büyük sanayi kuruluşlarının yanında topyekün kalkınmışlıktan bahsedebilmenin temelinde tüm yurt sathına yayılmış, ekonomide ülke nüfusunun büyük bölümünü temsil eden, hatta bahsettiğimiz büyük sanayi ve hizmet kuruluşlarına temel oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler önem kazanıyor. Bu işletmelerle ilgili rakamsal verilere, sorunlarına ve çözüm önerilerine geçmeden önce doğru olarak tanımlamak ve mevcut durumlarının tespit ile başlamak doğru olacaktır diye düşünüyorum.


KOBİ’LERİN TANIMI


Ülkelerin kalkınmışlığı ve zenginliğinde büyük öneme sahip olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) tanımı ülkeden ülkeye, sektörden sektöre ve hatta bölgeden bölgeye farklılık göstermektedir. Ülkelerin ekonomik güç olarak birbirleriyle farklılık göstermesi her ülkenin kendi ekonomisine göre ayrı bir KOBİ tanımlamasına da yol açmıştır. Türkiye’de de KOBİ tanımında farklı yaklaşımlar olsa da; ortak özelliklerinden yola çıkarak genel bir tanımlama yapabilir, yasal temelde de nasıl sınıflandırıldıklarını ifade edebiliriz.


KOBİ’LER;


Kısıtlı sermaye ve pazarlama olanaklarına sahip, kendi çabalarıyla ayakta duran, bu çabalarıyla yurt içi yurt dışı pazarlara mal ve hizmet üretip pazarlayan, Bulundukları ülkelerde meydana gelebilecek herhangi bir ekonomik krizde, ülkenin geniş kesimleri, yani işçi, memur, çalışanlarla birlikte olumsuz anlamda en yoğun etkilenen, Büyük işletme ve firmaların, bulundukları ülke ekonomilerinde yaşanan krizlerde yatırımlarını kolaylıkla siyasi veya ekonomik problemi olmayan, istikrarını koruyan ülkelere transfer edip, yeni pazarlara açılma imkanları var iken, ekonomik olumsuzlukları, finans darlıklarını, ulusal ve uluslar arası ekonomik dalgalanmaları, sermaye azlığını, kısıtlı kapasite kullanımı ve pazar daralmalarını en şiddetli bir şekilde hisseden, Bunun sonucunda ağır yaralar alabilen, girişimcisinin iflas kelimesiyle karşılaşma riskiyle yaşayan ama tüm olumsuzluklara rağmen ülkelerin temel dinamiği olmaya devam eden, Ülkelerin ekonomik gelişme ve büyüme dönemlerinde ise sınırsız ve şaşırtıcı başarı hikayelerini ortaya koyan, Toplam ve oransal olarak ülkeler için bir çok büyük işletmeden çok daha fazla katma değer yaratabilen, Bir çok devlet desteklerinden, kredilerden faydalanma oranları büyük işletmelere göre minimum seviyelerde kalan, Genel çerçevede öz sermaye ve küçük birikimlerle hayat bulan tüm ticari, sınai ve hizmet işletmeleri birer KOBİ’dir diyebiliriz.


KOBİ’ler mikro, küçük ve orta işletmeler olarak çeşitli tasniflere ayrılırlar. Burada kendi içerisinde çalışan sayısı ve cirolarla birbirinden ayrılırlar. a) Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu bir milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan çok küçük ölçekli işletmeler, b) Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu beş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmeler, c)Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmeler. Bu tanımlama ve sınıflandırmadan sonra KOBİ’lerin genel özelliklerini de şu şekilde sıralamak mümkün olacaktır; Daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlarlar, Daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkanı yaratırlar, Yapıları itibariyle ekonomik dalgalanmalarda mevcut halleri ile daha çok etilenseler de hareket kabiliyetlerinin yüksekliğinden dolayı bu etkiyi farklı stratejilerle çabuk atlatabilirler, Talep değişikliklerine ve çeşitliliklerine daha kolay uyum gösterebilmektedirler, Teknolojik yeniliklere daha yatkındırlar, Bölgelerarası dengeli kalkınmaya büyük katkılar sağlarlar, Gelir dağılım dengesinin sağlanmasında en büyük etkilerden birisine sahiptirler, Ferdi tasarrufları teşvik ederek, bunları yönlendirir ve hareketlendirirler, Büyük sanayi işletmelerinin vazgeçilmez destekleyicisi ve tamamlayıcısıdırlar, Politik ve sosyal sistemlerin denge ve istikrara kavuşmasında en önemli unsurlar arasında yer alırlar, Demokratik toplumun ve liberal ekonominin ana sigortalarından birisidirler,


KOBİ’lerin Dünya Ekonomisindeki Yeri ve Önemi Genel özellikleri içerisinde de bahsedildiği üzere KOBİ’ler; KOBİ’ler, ülkelerin sosyal ve iktisadi yapı özellikleri içinde endüstrileşme, sağlıklı kentleşme, optimum dağıtım ve ticaret uygulamaları için büyük önem arz etmektedir. Ülkelerin içerisinde bölgelerarası dengesizliğin giderilmesinden, üretim kaynaklarının etkin olarak kullanılmasına kadar ekonominin vazgeçilmez bir unsuru olan bu işletmeler, bu özelliklerinden dolayı bütün ülkelerin politika ve stratejilerinin oluşumunda etken olmaktadırlar.


KOBİ’ler, ülke ekonomisine yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve ödedikleri vergiler açısından katkıda bulunurken, coğrafi dağılımları itibarıyla ülkenin bütün bölgelerine dağılmış olmaları dolayısıyla bölgesel kalkınmada da son derece önemli rol oynarlar. Ayrıca her ülke için sosyal ve iktisadi bir çok problemin kaynağı olan iç göçün önlenmesinde, sağlıksız şehirleşmenin önüne geçilmesinde, olgun bir rekabet ortamının sağlanmasında, toplumun içerisinde sosyal barışın sağlanması ve korunmasında ve kalifiye eleman yetiştirilmesinde de önemli katkılar sağlamaktadır.


KOBİ’lerin dünyadaki gelişim sürecini de şu şekilde özetleyebiliriz; Dünyada 1945 ile 1970 yılları arasında büyük ölçekli işletmelere ağırlık verilerek ekonomik büyüme ve kalkınma faaliyetleri yürütülmüştü. Fakat bu süre içerisinde büyük işletmelerin uluslar arası piyasalarda ülke kredibilitelerini artırırken, ülkelerin kendi iç dinamiklerinde, sosyal ve kültürel kalkınmışlıklarında hatta siyasi gelişmişliklerinde KOBİ’lerin büyük işletmeler karşısında gelişimlerini sürdürebilmeleri ve varlıklarını koruyabilmelerinin güçleştiği görülmüş, gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan faydalarının toplumların içerisinde ciddi paya sahip olduğu görülerek yeni politikalar geliştirme ihtiyacı hissedilmiş, bu çerçevede yeni stratejiler ortaya konulmaya başlanmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri incelendiğinde KOBİ’lere yönelik göstergeler, bu kesimin önemini gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Her ne kadar KOBİ’ler, ülkelere göre tanımsal ve yapısal farklılıklar gösteriyorsa da, dünyanın neresinde olursa olsun değişmeyen bir gerçek, bu işletmelerin bütün dünya ülkelerinin ekonomilerinde göz ardı edilmeyecek katkılara sahip olmasıdır. KOBİ’ler büyük işletmelerin yapamadıkları ya da yapmak istemedikleri yeni malzemelerin, fikirlerin, süreçlerin ve hizmetlerin temel kaynağını da oluşturmaktadırlar. Çünkü büyük işletmeler ölçek ekonomisinin maliyet avantajından yararlanmak amacıyla makine, araç, gereç ve işgücüne yaptıkları büyük yatırımlar nedeni ile aynı ürünü uzun süre üretmeye bağlı kalmaktadırlar. Fakat KOBİ’lerin büyük ölçekli yatırımlara bağlı kalmak gibi bir sorunları bulunmamaktadır. Çünkü ölçek ekonomileri küçüktür ve büyük işletmelere göre daha esnek bir yapıya sahiptirler. KOBİ’ler, yalnızca gelişmekte olan ülkelerde değil; aynı zamanda gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde de önemini korumaktadır. 21. yüzyıla girdiğimiz şu yıllarda gelişmiş ülkelerde, şimdiye kadar izlenen küçük işletmelerle ilgili istihdamı artırmayı amaçlayan politikalar ikinci plana atılarak, üretimde, satışta ve yönetimde yeniliklere giden küçük işletmelerin oluşumunu ve rekabetini sağlayan politikalar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Gelişmiş ülkelerin küçük işletme politikaları istihdamı artırma odaklı değil, çağın gereği olan canlı, yaşanabilir, dinamik girişimcilerin geliştirilmesi olmaktadır. Bu zorluklara rağmen tüm ülkelerde, işletmelerin yaklaşık % 99’unun KOBİ’lerden oluştuğu şeklinde bir genelleme yapılabilir. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, istihdamın % 40-80’i ve gayri safi milli hâsılanın % 30-70’i KOBİ’ler tarafından oluşturulmaktadır. Bu verilere göre KOBİ’lerin büyük işletmelere göre ülkelerin ekonomik ve sosyal anlamda iç yapılanmalarında açık bir üstünlükleri ortaya çıkmaktadır. Türkiye zengin bir girişimcilik kültürüne sahiptir. Diğer tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de KOBİ’lerin ekonomide çok önemli bir yeri vardır. KOBİ’lerin Türkiye’deki iş imkanlarının % 76’sını, artı değerin % 25’ini KOBİ’lerin oluşturmakta, ancak ihracatın sadece % 10’unu gerçekleştirmektedir. KOBİ’lerin küçük fakat önemli bir grubu da, yeni sanayilerin ve teknolojilerin gelişmesinde öncü konumundadırlar. Yenilikçi çalışmalar yapanlar içinde KOBİ’ler yoğun durumdadır. İletişim ve otomasyon maliyetlerinin azalmasıyla KOBİ’ lerin teknik imkânları artmakta, Ar-Ge faaliyetlerine verdikleri önem gelişmekte, bu da küresel piyasa içindeki başarılarının büyümesini sağlayacaktır. Ekonomik kalkınmışlık düzeyi ne olursa olsun, tüm ülkelerde KOBİ’ler gerek sayısal, gerek istihdam yaratma gücü açısından ekonomik ve toplumsal düzenin bel kemiğini oluşturmaktadır. Ülkelerin hemen hemen hepsinde toplam işletmelerin neredeyse tamamını KOBİ’ler oluşturmaktadır. Buna göre bütün ülkelerde KOBİ’lerin etkin bir işleve sahip olduğu görülmektedir. Sonuç olarak günümüzde, dünya pazarlarının küreselleşmesiyle, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, KOBİ’ lerin sosyal ve ekonomik değişimlere uyum gösterme esnekliklerinin ve yeteneklerinin daha fazla farkına varmakta, bunun sonucunda rekabet güçlerini ve teknolojik düzeylerini artırıcı yönde teşvik tedbirleri uygulamalarına ağırlık vermektedirler. Kısaca dünyada global işletmeler siyaset ve stratejileri belirlemede en büyük paya sahip kuruluşlar olsa da onları beseleyen, ülkelerin topyekün kalkınmışlıklarını yansıtan en büyük unsurlardan birisi “küçük güzeldir” anlayışını kuvvetlendiren KOBİ’ lerdir diyebiliriz.


Bazı Ülke Ekonomilerinde KOBİ’lerin Payları (%)


                            ABD Almanya Japonya Fransa İngiltere G. Kore Türkiye


KOBİ’lerin tüm işlet. içindeki yeri   97,2 99,8 99,4 99,9 96,0 97,8 99,5


Toplam istihdam içindeki yeri         50,4 64,0 81,4 49,4 36,0 61,9 61,1


Toplam yatırım içindeki yeri           38,0 44,0 40,0 45,0 29,5 35,7 56,5


Yaratılan katma değer içindeki yeri 36,2 49,0 52,0 54,0 25,1 34,5 37,7


Toplam İhracat İçindeki Payı         32,0 31,1 38,0 23,0 22,2 20,2 8,0*


Toplam Krediden Aldıkları Pay     42,7 35,0 50,0 48,0 27,2 46,8 4,0*


Kaynak:Kosgep


 


KOBİ’lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi



Küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak bilinen ve tanımlarının ülkelere göre farklılık gösterdiğini ifade ettiğimiz KOBİ’ler, ülke ekonomisi ve toplumsal kalkınmada oynadığı önemli roller açısından, Amerika’da 1953, AB’de 1970 ve Türkiye’de ise 1990’lı yıllarda büyük işletmelerden ayrı olarak incelenmeye başlanmıştır. 90’lı yıllardan itibaren, gerek sanayileşmiş ülkelerdeki örnekler ve gerekse Dünya Bankası ve uluslararası kalkınma kuruluşlarının çalışmaları sayesinde, önem vermeye başladığımız KOBİ’ lere karşı her ne kadar son dönemde bazı politikalar geliştirilmeye çalışılsa da henüz bu politikalar tam olarak etkin olamamış, KOBİ’leri rahatlatacak bir zemine oturmamıştır. Düzenlenen program ve izlenen politikalardan büyük bir bölümü KOBİ’ler tarafından bilinmemekte ya da KOBİ’lerce çözüm olarak görülmediği için gereken önem verilmemektedir. Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de KOBİ’ler ülke ekonomimizde en büyük paya sahip kuruluşlardır. Yine bazı ülke ekonomilerinde KOBİ’ lerin payları tablosunda görüldüğü üzere ülkemizde tüm işletmeler içerisindeki payı % 99,5 toplam istihdam içerisindeki payı % 61.1, toplam yatırım içindeki yeri % 56.5, yaratılan katma değer içindeki yeri % 37.7 olarak gerçekleşen KOBİ’ lerin toplam ihracatımız içerisindeki payı ile toplam kredilerden aldıkları paylar değerlendirildiğinde KOBİ politikalarımızda sorunların olduğu gerçeğini ifade etmemiz yanlış olmayacaktır. Tabloda yer alan 2003 verilerini günümüze taşıdığımızda da 2006 yılı tahmini verilere göre; toplam istihdamdaki pay % 77, toplam ihracattaki payları % 10, yaratılan katma değerdeki pay % 38, toplam kredilerden aldıkları pay % 15-20’lerde olduğu görülüyor ki, bu da ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişiminin istenilen seviyelerde olmadığı yargımızı kuvvetlendirmektedir. KOBİ’lerin ülkemiz ekonomisindeki yerini iyi algıladıktan sonra bu işletmelerin sorunlarını neredeyse toplumun tamamını ilgilendirdiğini söylememiz de yanlış olmayacaktır. Bu işletmelerin sorunu, sigortasız işçiden küçük memura, yolu kapalı köylüsünden kentlisine, büyük sanayi ve hizmet işletmelerinden en küçük esnafa kadar tüm Türkiye’nin sorunudur da diyebiliriz.


TÜRKİYE’DE KOBİ’LERİN REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASI İÇİN İZLENMESİ GEREKEN STRATEJİLER


Türkiye’de KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması için öncelikle karşılaştıkları sorunlara daha etkin çözümler üretilmeli, sorunların çözümü adına yapılan düzenlemelerin uygulama alanları kolaylaştırılmalı, yardım ve destek programlarının etkinliği ölçülerek yeni açılımlar üzerinde durulmalıdır. Bunun için de KOBİ’lerin karşılaştığı en temel sorunlar olan; Finansman Pazarlama–Kalifiye Eleman İhracat-Üretim Kalite ve Standart Üniversite-Sanayi işbirliği KOBİ Hizmet Kuruluşları ve Bürokrasi Teknoloji/Ar-Ge Gibi temel noktalarda mevcut durumun geliştirilmesi KOBİ stratejimize temel oluşturmalıdır. Ayrıca; Bu işletmelere yönelik yasal ve bürokratik düzenlemelerin sadeleştirilmesi, Enformasyon şebekeleri ile uluslar arası pazarlara açılımlarının daha fazla teşvik edilmesi, Rekabet güçlerinin artırılması amacıyla AR-Ge, inovasyon ve eğitim olanaklarının geliştirilmesi, Yönetim anlayışlarında kurumsallaşmanın etkinliğinin artırılması, Üretimlerindeki verimliliğin maksimum seviyelere taşınması, Teknolojide meydana gelen gelişmelere kolay uyum sağlayabilmelerinin teşviki ve desteklenmesi, AB entegrasyon sürecine bu ve benzeri destekler ve bilgilendirme ile hazır hale getirilmesi, Vergi gibi yükümlülüklerinde kayıt dışında kalmalarına sebebiyet veren etkenlerin iyileştirilerek kayıt içerisine girmelerinin özendirilmesi, Gibi başlıklarda da KOBİ’ lerin iyileştirme ihtiyaçları karşılandığında hem bu işletmelerin hem de ülke olarak hepimizin kazançlı çıkacağı kesindir.


KOBİ’LER İÇİN ALTERNATİF İKİ ÇIKIŞ YOLU: “KÜMELENME VE MAHALLİ BORSALAR”


KOBİ’ lerin rekabet gücünün artırılması için izlenmesi gereken stratejiler ve yeni uygulamalar arasında dikkatle araştırılması ve uygulama esaslarında girişimlerin artırılması gereken en önemli iki başlık “kümelenme ve mahalli borsalar” olarak ele alınmalıdır.


KÜMELENME Yerel kaynakları paylaşan, benzer teknolojileri kullanan ve aralarında işbirliği bağları oluşturan, bir grup şirket ve ilgili kurumun, belli bir coğrafik alanda yoğunlaşması olarak ele alınan kümelenme; AB ülkelerinde 90’lardan itibaren KOBİ’lerin rekabet güçlerinin artırılmasında etkin bir araç olarak kullanılmaktadır Yine AB ülkelerinde, farklı kümelenme yaklaşımları politika olarak gerçekleştirilmekte ve uygulanmaktadır. Bu süreçte gerekli yenilikçilik, ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilme aracılığı ile “yükselen” sektörler yaratılması amaçlanmış, nihai hedef olarak sürdürülebilir ve rekabetçi sektörler oluşturmak hedeflenmiştir. Kümelenme mantığı ile kurulan bağlar; alıcı–satıcı ilişkisi, ortak pazarlama, eğitim yada araştırma girişimleri, dernekleşme ve lobicilik şeklinde oluşabileceği gibi, bir küme içinde yer alan şirketler, aralarındaki etkileşimle ortak yetkinlikler yaratarak, katma değeri sektör ortalamasından daha yüksek ürünleri pazara sunabilirler. Yükselen küresel rekabet, hız, büyüklük ve sağlam ekonomik temellere olan ihtiyacı da artırmıştır. Dolayısıyla KOBİ’ler önündeki problemleri aşarak asıl hedeflerini büyümek ve kurumsallaşmak olarak koymalıdırlar. Türkiye’nin büyümesinin artık özel sektörle olacağı gerçeği tartışmasız olarak kabul edilmekteyken; özel sektöre dayalı bir ekonominin büyümesi de şirketlerin büyümesiyle olacaktır. Bunun için de; bölgelerde uygun sanayi dallarında faaliyet gösteren firmaların “kümelenme” mantığını özümseyerek, küresel rekabet ortamında çevresel risk ve tehditleri fırsata çevirebilmelidir. Tüm bunların yolu ise; stratejik planlar, kümelenme örneklerinin hayata geçirilmesi, inovasyon ve marka süreçlerinden geçiyor. Ancak, süreçler iyi yönetilerek gerekli yapısal değişimi sağlayacak kurumsal bir irade ve yasal düzenlemelerin geciktirilmeden hayata geçirilmesi için çalışmalara hız verilmelidir. Dayanışma kültürünün, birlikte daha büyük başarılara ulaşma azminin, girişimcilik ruhunun, dürüst tüccar, dürüst üretici ilkesinin en güzel örneklerini geçmişten bu güne bünyesinde barındıran genelde Anadolu, özelde ise Konya’mız iktisadi bir oluşum olarak ele aldığımız “kümelenme” yapılanmasına da en güzel örnekleri sunmalıdır.


MAHALLİ BORSALAR/KOBİ BORSALARI Teknoloji ve iletişimin hızla gelişimi, sürekli değişimi ve rekabeti zorunlu kılmaktadır. Ekonomide ülkelerin dengeli büyüme ve kalkınmasının lokomotifi olarak ele aldığımız KOBİ’ lerin bu değişime ayak uydurabilmeleri için dünya ölçeğinde rekabet edebilir düzeyde olmaları gerekiyor. KOBİ’lerin gelişimi ve dünya ölçeğinde rekabet edebilir düzeyde olmaları için de finansman kaynak maliyetlerinin olmadığı veya düşük olduğu kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Gelişme ve büyüme potansiyeline sahip şirketlerin, hem uzun vadeli borçlanma senedi, hem de hisse senedi ihracıyla fon temin etme imkanını bulmaları gerekiyor. Uzun yıllardır yüksek reel faizler nedeniyle fon ihtiyaçlarını giderme konusunda sorunlar yaşayan KOBİ’lere bankacılık sektörü dışında da fon kaynakları sağlanmasının yolları aranmalıdır. Bu anlamda KOBİ Borsaları, başta KOBİ´ler olmak üzere, gelişme ve büyüme potansiyeline sahip işletmelerin kaynak ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için, faiz ve ana para geri ödeme maliyeti olmayan, sermaye piyasası aracılığı ile hisse senedi ihracını yaygınlaştırmak amacına yönelik olarak faaliyet gösterebilecek ideal yapılanmalardan birisidir. ABD’deki NASDAQ benzeri, İMKB´ye göre daha hafif kotasyon şartlarıyla, elektronik işlem platformu üzerinde faaliyet gösterecek. KOBİ’lerin yoğun olduğu yerlerde, ´Finans çarşısı´ şeklinde şubelerle örgütlenebilecek olan KOBİ Borsalarının işletmeler açısından faydaları şu şekilde sıralanmaktadır; Finansman ihtiyaçlarını geçici olmayan, kalıcı nitelikte, geri ödeme maliyeti (ana para+faiz) bulunmayan kaynaklarla gidermiş olurlar, Halka açılarak borsada işlem gören şirketlerin ortakları, şirket hisse senetlerini, borsa aracılığı ile mümkün olan en kısa sürede gerçek arz ve talebe göre belirlenen fiyat üzerinden alma ve satma imkanına sahip olurlar. Bu yolla yatırımcılar likiditesi yüksek yatırım araçlarına ulaşmış olurlar. Halka açık şirketlerin istikrarlı ve güven verici bir görünüm arz etmesi sonucu şirketler daha fazla itibar görürüler. Bu durum, şirketin nitelikli işgücü çekebilmesine, ürettiği mal ve hizmetlerin minimum maliyetle pazarlanmasına yardımcı olur. Halka açık şirketlerin kamuyu aydınlatma zorunluluklarının olması, basında daha çok yer almalarına neden olacaktır. Bu nedenle daha yaygın olarak tanınırlar. KOBİ’lerin neredeyse tamamına yakın bir kısmı aile şirketlerinden oluşmaktadır. Şirket’in halka açık hale gelmesi, mülkiyet ve yönetimin ayrılmasına ve bu suretle şirketin profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmesine neden olur. KOBİ’lerin halka açılması, yeni yatırımlara gidilerek, üretim kapasiteleri artırılarak, yeni iş imkanları yaratılarak ekonominin canlanmasına neden olacaktır. Yatırımcılar kendi yörelerindeki tanıdıkları bildikleri firmaların hisse senetlerini alarak yastık altındaki paralarını ekonomiye kazandıracaklar ve bölgeler arası kalkınmışlık düzeyi farkını azaltacaklardır Anadolu’da faaliyet gösteren KOBİ’lere yönelik olarak piyasanın hazırlanmış olması KOBİ’lerin bu piyasaya girmelerini teşvik edecektir. Ayrıca Bölgesel bazda şirketlerin piyasaya katılımının artması ile birlikte, İMKB’ye soğuk bakan, bilgi sahibi olmayan veya sermaye piyasalarına yatırım yapma konusunda çekingen davranan yatırımcının, kendi yöresinde yer alan, tanıdığı, bildiği şirketlere daha rahat yatırım yapacağı beklenmektedir. Ellerinde fon fazlası olan bireysel ve kurumsal yatırımcıya alternatif yatırım kaynağı oluşturulabilir. KOBİ Başkenti olan Konya’mızda bu konuda “pilot çalışma”nın başlatılabilirliği üzerinde durulmalı, gerekli girişimler hızlandırılmalıdır.


SONUÇ OLARAK; Küçük ve orta ölçekli işletmeler sahip olduğu misyon açısından günümüzde olduğu kadar gelecekte de sahip oldukları önemi koruyacaklardır. KOBİ’ lerin Türk ekonomisi açısından önemi büyüktür çünkü Anadolu’nun her bir köşesi hedef ve idealleri büyük girişimcilerle donanmış ve bu girişimciler geleceğe giden yolda üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olan iş adamlarıdır. Necip Fazıl Kısakürek’in "Devler gibi eser bırakmak için karıncalar gibi çalışmak gerekir" sözü işte bu iş adamlarımızla örtüşen bir ifadedir. KOBİ’ ler de bir anlamda ekonomimizin karıncalarıdır. KOBİ’leri desteklemek girişimciliği desteklemektir. Girişimciliği desteklemek ise Türk ekonomisinin hızla kalkınması demektir. Yaşam kalitesinin yükselmesini, ücretler genel seviyesinin artmasını, eğitim sorunun çözülmesini, istihdam sorunlarının aşılmasını, ekonomimizdeki bir çok kara deliğin kapatılmasını istiyorsak KOBİ kesiminin sorunlarına sahip çıkıp çözümler üretmemiz gerekiyor. Çözülen sorunlar ile kalkınma hamlesini sürdürecek olan Anadolu’dan markalar, KOBİ’ lerden dünya ölçeğinde kurumsallaşmış işletmeler çıkarmamız gerekiyor.