Ne çektiysek başlardan çektik!

Özellikle salı günleri yapılan gurup toplantılarından sonra parti liderlerinin seslerini sonuna kadar yükseltip, birbirlerine karşı nerdeyse küfürleşmeye varan itişip kakışmaları karşısında, nefesim yettiğince bağırasım geliyor.

Artık yeter, azıcık insanlığınız kaldıysa, bu millete biraz saygı gösterin, diye. Sadece saygı, diyorum, çünkü başımızdakiler ezelden beri bu millete sevgi göstermemişlerdir.

Kırklı yıllarda şefin dediği dedikti ama asıl şefler bürokratlardı. Hepsi birer tirandı halka karşı. Hepsi şişko, melon şapkalı, sarkık gerdanlı, halka tepeden bakan tiranlar...Sansaryan hanları, jandarma karakolları, eğemenliklerinin dayanak noktalarıydı. Azıcık bir muhalefet bile söz konusu olamazdı. Solcu muhaliflerin sansaryan hanında neler çektiklerini, yazdıkları anılarından okuduk. Çocukluk günlerimden hatırlarım, jandarma geliyor, dedilermi herkes yün takkelerini saklayacak yer ararlardı.

Öyle talihsiz bir milletiz ki sonradan gelen ikdidarlar da kendi bürokratlarını yarattılar ve onlar da tepemizde boza pişirdiler.

Sonra Menderes-İnönü kavgalarıyla geçti yıllar. Elbette halkın esamisi bile sözkonusu değildi onlar için. Menderes birara öyle güçlendi ki, odunu aday göstersem seçtiririm, noktasına geldi. O ve ondan sonra gelenler elbette odunu aday göstermediler ama her dönem emir kullarını seçtirmeyi başardılar.

Menderes’in tek kişilik hakimiyet tutkusu 27 mayısı getirdi.

Ardından Demirel-İnönü, Demirel-Ecevit kavgalı yılları geldi. Demirel “Yollar yürümekle aşınmaz” diyerek demokrat bir görünüm sergiliyordu ama en ufak bir muhalefete bile tahammülü yoktu.

Sözde demokrasi ile idare ediliyorduk ama seçilmişlerin demokrasinin d sinden haberi yoktu. Tepedekiler çekişiyor, hesabı halk ödüyordu. Bunlar demokrasiden habersiz oldukları için cesarettende yoksundular. Bu yüzden dört faşist generalin muhtırasıyla şapkalarını alıp gittiler.

Yıllar sonra cumhurbaşıkanı olacak olan Demirel öylesine kinciydi ki üç gencin idamı için elinden geleni yaptı. O ve üç gencin idamına oy verenler sözde intikam almış oldular. Adnan Menderes, Fatin R. Zorlu ve Hasan Polatkan’a karşı, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan.

Faşist generallerin önünde el pençe divan duranlar, üçe üç, demekten utanmıyorlardı.

12 eylüle gelinirken ülke kan gölüne dönmüştü. Sağ sol çatışmalarında binlerce kişi ölmüştü. Öldürülenler arasında çok değerli bilim adamları vardı. Hal böyleyken en tepedeki siyasetçiler pis bir kör döğüşünün içindeydiler.Belki ağır bir ifade olacak ama sanki o kan ortamından besleniyorlardı.

Birbirlerini dinlemekten aciz bu insanlar l2 eylül sabahı Kenan Evren cuntasına kuzu kuzu teslim oldular.Evren öyle bir vampirdi ki bir çocuğun yaşını büyütüp idam ettirmekten çekinmedi.

Gelelim bu güne.

Elbette siyasi çekişmeler olacak ama edebi dairesinde. Bağırarak, küfrederek değil.

Tayyip Erdoğan, A. Menderes’in rekorunu kırdı, şu anda en uzun süreli ikdidarda kalan bir lider konumunda. Buna rağmen sürekli bir hiddet hali var üzerinde. Kürsüye çıktığı anda gazaplanıyor. Derdini anlatmak isteyen bir vatandaşı bile azarlamaktan çekinmiyor. Otoriter ve küçümseyici.

“Sen kimsin ? demekten hiç çekinmiyor.

Şimdi ülkemiz için hayati öneme sahip bir soruna elattı. Ben pek umutlu değilim ama bir barış sürecine girdik. Bu süreci başarıyla geçmesi için çok geniş bir toplum desteğine ihtiyacı var. CHP ve MHP yi de sürece katması, ikna etmesi gerekiyor. Bu iki parti, toplumun yaklaşık %/40 lık bir bölümünü temsil ediyorlar. Bu iki parti sürece dahil olmadıkları takdirde barış hayal olarak kalır.

Onları dahil etmenin yolu da “Sen kimsin ? anlayışından geçmiyor.

Aslında, “Ben” merkezci tavır, sadece T.Erdoğan’da değil, bütün liderlerde var. Bu yüzden gerçek demokrasiye geçemiyoruz. Ülkemizde demokrasi var demeyin lütfen. Bu seçim sistemiyle, yüksek baraj oranıyla, halkın hiçbir dahlinin olmadığı, milletvekili listelerini liderlerin belirlediği, liderlere rağmen bırakın il başkanlığını, ilçe başkanı bile olunamayan bir ülkede remokrasi mi olur ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.