Müslümanlar ve dünya gündemi

Bugün yaşadığımız dünya dün yaşanan dünyadan daha kirli değildir… Tarihe göz attığımızda bugün dünya çapında yaşanan kaosların, katliamların, zulümlerin, sömürülerin, işgallerin daha önce de yaşandığını görmekteyiz… Dün yaşanan zulümlere peygamberler ve sahabeleri nasıl kayıtsız kalmamış, tavır takınmışlarsa bizlerinde onları örnek alması gerekmektedir. Zira Kur’an peygamberleri ve arkadaşlarını bizlere örnek olarak sunmaktadır… 

 

         Müslüman çevresinde olup biteni okuması gerektiği gibi, dış dünyada da yani dünya genelinde yaşananları da okumalı, takip etmeli ve çözüm üretmelidir… Bu dünya hepimizin ve dünyanın bir yerinde meydana gelen zulüm her yeri etkilemektedir... Suriye, Afgan, Irak vs yerlerde ki mezalimlerin bizleri ve diğer yerleri etkilediği gibi… Dünyanın bir yerinde yapılan tabii deneyler tüm varlık âleminin dengesini bozabilmekte ve tabii felaketlere yol açmaktadır… O halde bir Müslüman olarak dünya gündemine ve küresel sorunlara kayıtsız kalamayız…

 

          Müslüman sadece içinde yaşadığı vatanla kendini sınırlamamalıdır… Vatan sevgisi dünyanın diğer yerlerine gözlerimizi kapamamız, kulaklarımızı tıkamamız için engel olmamalıdır… Ulusalcılık bir hastalıktır ve bu hastalık yeryüzünde daha fazla zulüm olsun, daha çok insan ezilsin ve kimse ses çıkarmasın diye çıkarılmış, avı deliğine tıkama ve kolay avlama tekniğidir…

 

           Hz peygamberin büyük imparatorluklara davet mektupları göndermesi, onlarla savaşması, birçok yere iman elçileri göndermesi, sahabelerin peygamber vefatından sonra yeryüzünün her yerine dağılmaları, savaşları, İstanbul’un kapısına dayanmaları vs. tüm bunlar “yeryüzü Allah’ındır ve Allah’ın uygun gördüğü hayat sistemi(din) yeryüzünün her yerine ulaşıncaya ve yaşanıncaya dek bize durmak yoktur” demektir…

 

          Evinde, aşında, işinde mutlu mutlu yaşayan, eşi, çocukları ve akrabaları ile dünyasını sınırlayan, olup bitenleri izlemekle yetinen Müslüman bilmeli ki bu İslam değildir… İslam; dertlerin içine girmek, elini taşın altına koymak, dünyada olup bitenlerden kendini sorumlu hissetmek ve çözüm üretmek için gayret etmektir…  Müslüman şunu çok iyi bilmeli ki; insan bozulmadan kâinat bozulmaz, kâinat bozulmadan kıyamet kopmaz… Dolayısı ile kıyamet insan bozulunca kopar…

 

      Zülkarneyn örneği anlatılır Kur’an’da... Ülkesini emniyet altına alan bir hükümdarın adalet yolculuğu işlenir o örnekte... Bir kralın sadece kendi ülkesinden sorumlu olmadığını, sorunun olduğu her yerden sorumlu olduğunu anlarız Zulkarneyn’in yaptıklarından... O adalet kralı, çok iyi biliyordu ki tahtına kurulmakla adalet sağlanmaz tam aksine adilere meydan verilmiş olacaktı...

 

         Zülkarneyn ülkesinin sınırları dışındaki Ye’cüc ve Me’cüc’ün(Zülkarneyn dönemindeki terör örgütlerinin) fitne, fesad ve saldırganlıklarının önüne geçmeyi kendi görevi bildi ve sorunlu ülke halkıyla elbirlik etti...

 

         Bugün eğer terör, işgal sömürü adı altında çağdaş Ye’cüc ve Me’cücler meydanlarda cirit atıyorlarsa Zulkarneyn’i örnek alan yöntim anlayışlarının olmadığındandır... Ulusal çıkarları tüm insan haklarının önünde tutan yönetim anlayışlarının varlığındandır... Ulusal ayırımcılığın ilkel kabile ayırımcılığından ve vahşiliğinden ne farkı olabilir?

 

          Rum suresini okuduğumuzda daha ilk ayetlerde Mekke’nin dışında gelişen olayların konu edinildiğini ve zayıf Müslümanlara şu mesajların verilmek istendiğini görürüz:

 

1- Müslüman zor durumda da olsa dünyada olup biten gelişmelere kayıtsız kalamaz...
2- Müslüman her zaman ve her yerde haktan yana haklıdan yana olmak zorundadır... Müslüman taraftır ama haksız güçlünün değil güçsüz de olsa haklının tarafıdır...
3- Zayıf haklı olursa, hakla olursa onu zaferden hiçbir şey alıkoyamaz...

 

             Ey Müslüman! “Allahı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma” ayeti; bizlere zalimlerin yaptıklarından bi haber yaşamayın, zulme kayıtsız kalmayın, seyretmekle yetinmeyin demektedir… Çünkü başka ayetlerde Allah zalimler için; “onların sonunu bilmedikleri yerden, yavaş yavaş, onların farkına varmayacakları şekilde getirmekteyiz” diye buyuruyor ve bizlere de zulümle mücadelemizde nasıl bir seyir izlememiz gerektiğini anlatıyor…

 

             Zulümle mücadelede öfke ile kalkmamamızı, zalimlerin oyunlarını bozacak bir siyaset izlememizi ve onları ürkütmeden, onlardan ürkmeden aleyhlerinde çalışmamız gerektiğini anlatır ilgili ayetler… Nasıl mı? Diyorsun… İşte orası sana kalmış… Zalimleri gözle, gözetle, gözlemle ama boş gezinme, bana neci bir hayat sürme… Unutma! Zulmün olduğu yerde hiç kimseye eman yoktur…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.