Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Alpay:

Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Alpay:

İki partinin (AK Parti, MHP) meclisteki temsiliyeti yaklaşık yüzde 65’tir. Seçmenin yüzde 65’ini temsil eden bir orandan bahsediyoruz. Peki, böyle bir siyasal uzlaşma kültürünün, bir toplumsal mutabakat metninin ortaya koyduğu metinden tek adamlık çıkar m

AYDIN (AA) - Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Şuay Alpay, "İki partinin (AK Parti, MHP) meclisteki temsiliyeti yaklaşık yüzde 65’tir. Seçmenin yüzde 65’ini temsil eden bir orandan bahsediyoruz. Peki, böyle bir siyasal uzlaşma kültürünün, bir toplumsal mutabakat metninin ortaya koyduğu metinden tek adamlık çıkar mı, diktatörlük çıkar mı? Bu haksızlık değil midir?" dedi.

Alpay, kentteki bir restoranda Memur-Sen Aydın İl Başkanlığınca düzenlenen Anayasa Değişikliği Bilgilendirme Toplantısı'nda anayasa değişikliği teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türk siyasi tarihi boyunca uygulanan parlamenter sistemle ilgili konuşan Alpay, "Türkiye’deki parlamenter sistemin gerçek tablosu ve karşılığı nedir? Türkiye'deki hükümet sistemi, parlamenter sistem gözükmekle birlikte gerçekten bir parlamenter sistem değildir. 1920 ile 1923 arası meclis hükümet sistemidir. 1923 yılından çok partili hayata geçilen 1950 yılına kadar olan süreçteki tablo, görünürde parlamenter sistem olmakla birlikte gerçekte örtülü başkanlık sistemidir. Bunu sizler de benim kadar biliyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün hem cumhurbaşkanı hem de parti genel başkanı olduğunu anımsatan Alpay, "Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1938 yılına kadar hem cumhurbaşkanıdır hem Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra Cumhurbaşkanı seçilen rahmetli İsmet İnönü, hem cumhurbaşkanıdır hem Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanıdır. Bu aslında, 'Kardeşim, Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı olur mu?' sorusunun tarihsel cevabıdır." diye konuştu.

Askeri darbelerden sonra halkın, tek başına iktidarları tercih ettiğini anlatan Alpay, şunları kaydetti:

"Peki millet, ekonomik, siyasal istikrarın olmadığı krizlerden nasıl çıkıyor? 1960 darbesinden sonra 1965 yılında Adalet Partisi yüzde 53 ile tek başına iktidar oldu. 12 Eylül darbesinden sonra rahmetli Özal'ın Anavatan Partisi yüzde 45 ile tek başına iktidar oldu. Yine ülkenin büyük krize sürüklendiği 2002 yılında koalisyon hükümetinden, ekonomik krizlerden sonra bu aziz millet, AK Parti'yi yaklaşık yüzde 35 oyla tek başına iktidara taşıyor. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, vatandaş, ekonomik krizlerden, siyasal krizlerden, darbelerden, kaoslardan, yaşadığı sıkıntılardan sonra tek başına iktidarı tercih ediyor. Çünkü tek başına iktidar, ekonomik ve siyasal istikrarı beraberinde getiriyor."

- "Seçmenin yüzde 65'ini temsil eden bir orandan bahsediyoruz"

2007 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmeye başlandığını hatırlatan Alpay, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi liderlerin de geçmişte başkanlık sistemini savunduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin "tek adamlık" yönündeki söylemlere de değinen Alpay, teklifin AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla meclisten geçtiğini kaydederek "Bir siyasal uzlaşma kültürünün ortaya koyduğu bir metinden bahsediyoruz. Toplumsal mutabakattan bahsediyoruz. İki partinin meclisteki temsiliyeti yaklaşık yüzde 65’tir. Seçmenin yüzde 65'ini temsil eden bir orandan bahsediyoruz. Peki, böyle bir siyasal uzlaşma kültürünün, bir toplumsal mutabakat metninin ortaya koyduğu metinden tek adamlık çıkar mı, diktatörlük çıkar mı? Bu haksızlık değil midir?" ifadelerini kullandı.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :