Metin: 15 Temmuz milli iradenin şahlanış gecesidir

Metin: 15 Temmuz milli iradenin şahlanış gecesidir

Eğitim Bir-Sen Konya 2 Nolu Başkanı Şenol Metin, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle açıklama yaptı.

Metin acıkmasında şunları söyledi, “Sözlerime 15 Temmuz 2016 ihanet gecesinde, daha gece yarısı bile olmamışken  saat 23.53'te sosyal medyada yaptığım bir çağrıyı hatırlatarak başlamak istiyorum;

‘Milli iradeye kasteden kökü dışarda nevzuhur yapılara karşı devlet tedbir almalı diye 3 yıldır çağrı yapıyorduk. Ümmetin son bağımsız kalesine operasyon yapılıyor. Milli iradenin temsilcisi güçler insiyatif almalıdır. Devlet ise süreçten ders almalı, had bilmesi gereken unsurlara haddini bildirmelidir.’

15 Temmuz bir milattır. ‘Bu Ülkeyi Kim Yönetecek?’ Sorusuna cevabın verildiği tarihtir. Cumhurbaşkanımızın O ihanet gecesine dair şu sözleri iktidar mücadelesinin çerçevesini çizmektedir; ‘Bugün geriye dönüp baktığımızda, Türkiye'nin yıllarca yalanla, iftirayla, çarpıtmayla, boş sözle, hamasetle ülkesine ve devletine sahip çıktığını iddia eden güya seçkinlerin istismarına maruz kaldığını fark ediyoruz. 15 Temmuz'da darbeci teröristlerin silahları ölüm kusmaya başladığında, bu istismarcıların hiçbiri ortada yoktu. Sokakları, meydanları dolduranlar, tankların önünde yatanlar, namluların karşısında dikilenler seçkinler değil bu ülkenin ortalama vatandaşıydı.’

Evet o gece; Tüm renkleri ile İslami STK'lar alan hakimiyetini tesis etmişti. Ardından milli hassasiyet taşıyan herkes,  post-modern işgal girişimini engellemek için meydanları doldurmuştu. İşte Global Monarşi olarak kodlanmış, emperyal siyonizmi, ne-con faşizmi gerileten, korkutan bu milli sivil duruş olmuştur, bu alan hakimiyeti olmuştur, bu örgütlülük olmuştur. Global Monarşinin yerli işbirlikçileri, atomize olmuş bir Müslüman toplum tahayyul ediyor, kurguluyor. Böyle atomize edilmiş bir toplumun darbelere direnecek organizasyon yeteneğini kaybedeceğini değerlendiriyor. Analiz doğru. Genelde Devlet, özelde Cumhurbaşkanımız ile İslami STK'lar arasındaki duygusal aidiyeti, davranışsal uyumu bozacak son günlerde gördüğümüz kirli atraksiyonların  ardındaki strateji budur.  Çoğu zaman süreti haktan görünen bu işbirlikçi yapı deşifre olmuştur, oyun görülmüştür.

Fetö Terör Örgütü gibi işbirlikçi terörize yapılarla en etkili mücadeleyi başta Memur-Sen olmak üzere kadim Anadolu irfanından beslenen İslami STK'lar verebilir.  Fetö Terör Örgütünü cemaat olarak kabul edeceksek ki değildir, panzehiri yine geleneğin testinden geçmiş Anadolu’nun irfanından beslenen ehli sünnet cizgisinde ki cemaat, cemiyet, tarikat olarak adlandırılan dini yapılardır. Pek çoğu ile Benim de gönül ilişkimin olduğu tüm islami yapılara seslenmek istiyorum;

Türkiye’yi yöneten kadroları yetiştiren İslami STK’lar olarak bir durum muhakemesi yapmamız gerekiyor. 28 Şubat sürecinden sonra ihmal ettiğimiz insan yetiştirme işine, asli vazifemize tüm enerjimizle yeniden/yenilenerek dönmeliyiz, insana, gençliğe yatırım yapmalıyız. Bizi çağların ötesine taşıyacak olan bu stratejidir.

Tabi bu süreçte Üniversiteler Bizim için çok önemli.

Yargı ve güvenlik bürokrasisi ile birlikte terör örgütünün stratejik önceliği üniversiteler idi. FETÖ, dersane/okul sistemi ile yaygın nitelikli insan kaynağına ulaşırken, üniversiteler bu insan kaynağının nitelikli hale getirildiği kurumlar olarak FETÖ için stratejik işlev görmüştür. FETÖ Terör örgütünün insan kaynakları yönetiminde dersaneler ve okullar yaygınlığı, üniversiteler derinliği temin eden kurumlardır. Bu nedenle, FETÖ’nün etkin olduğu üniversiteler FETÖ ile mücadele konseptinde konsültasyona alınmalıdır. Tabi FETÖ’nun doğumunda ana rahmi, vasat görevi ifa eden  28 Şubat kalıntısı taşeron yapılarda FETÖ ile mücadele konsepti çerçevesinde eylemleri ve kadroları ile birlikte yeniden tetkik edilmelidir. 

Sayın Bahçeli'nin 15 Temmuz ve sonrasındaki duruşu takdire şayandır. Bu duruşu ve kararlılığı ile Sayın Bahçeli, milletin kadim hafızasında müstesna bir yer etmiştir. Dikkatimizi celbeden bir başka husus ise, 15 Temmuz öncesinde Yurt Sulh Konseyi ile işbirliği içindeki yapılarla iş tutan, konum belirleyen bazı çevrelerin ki, bu çevreler içinde Akademisyenler önemli bir yer tutmaktadır,  Sayın Bahçeli’nin etrafında tekrar konumlandığı görmekteyiz. Hatalı bir konumlanmadan vazgeçiş ise kabul edilebilir ancak bir hesabın parçası ise aman dikkat.

Ahir kelam;

Prof. Dr. Muhsin Kar hocam;

‘Batı, İsrail karşısında düzenli bir ordu ve çalışan bir devlet bırakmamak için elinden geleni yapacaktır.’ Demişti. Hazırlıklı olalım…

15 Temmuz Pazartesi günü saat 12.00’de Memur-Sen’e bağlı 14 Şubenin katılımı ile Kayalıpark’ta düzenleyeceğimiz basın açıklamamıza ve ardından Akşam namazı sonrasında Mevlana Meydanında tüm gönül dostlarımızı bekliyoruz.

Konyalılar bu çağrıya bigane kalmayacaktır.”