MAÜ'deki yolsuzluk iddiası

MAÜ'deki yolsuzluk iddiası

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan MAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında gözaltın

MARDİN (AA) - Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, yolsuzluk iddiası ile gözaltına alınmasına ilişkin, "Gözaltına alınma sürecim mevzuata uygun değil. Rektörlük makamı bir idari soruşturma başlatacaktı. Yargının işin içine girmesini gerektiren bir durum var ise onu da resmi bir yazı ile bildirecekti ve süreç böylece başlayacaktı. Ama öyle olmadı. Hukuken çok yanlış başladı ve çok yanlış devam etti. Gözaltına alınacağımı internetten öğrendim" dedi.

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve çıkarıldığı nöbetçi mahkemece serbest bırakılan Prof. Dr. Yıldırım, düzenlediği basın açıklamasında gözaltına alınma sürecini eleştirdi.

Yıldırım, MAÜ Konferans Salonunda yaptığı açıklamada, 18 Kasım'da gözaltına alındığını, 22 Kasım'da da serbest kaldığını hatırlatarak, kamuoyunda ve medyada gözaltına alınmasıyla ilgili farklı değerlendirmeler ve algılamalar oluştuğunu, bu nedenle açıklama yapma gereği duyduğunu söyledi.

- "Kendimi teselli ettim"

Gözaltı süresince fiziki bir müdahaleye maruz kalmadığını ifade eden Yıldırım, "Sadece kaldığımız yer 3-4 metrelik bir alandı. 5 kişi kalıyorduk. Battaniye vardı. Ceketimi de yastık yaptım ve orada 4 günümü geçirdim. 'Filistin ve Kobani'de bu battaniyeleri bulamayanlar da vardır' diyerek kendimi teselli ettim" diye konuştu.

Yıldırım, gözaltına alınmasının Kürdoloji Bölümü ile ilgili olup olmadığı yönünde iddialara değinerek, şunları dile getirdi:

"Durumdan vazife çıkarmak isteyip bazı rapor ve ihbarlarla merkezi aleyhimize çevirmek isteyen bazı klikleri ayrı tutmak lazım. Eşgüdüm içerisinde olan bu klikler kimler olabilir? Üniversitenin içerisinde bir grup, emniyetin içerisinde olmasını istemediğimiz ama herhalde hala temizlenmesinde güçlük çekilmekte olan bir grup, Ankara'da bir takım kurumlarda statükocu bir grup, bir de bunların evirip çevirdiklerini sayfalarına taşıyan, benimle görüşme zahmetine katlanmadan bu kliklerin tercümanlığını yapıp, gazetelerin sayfalarını bunlara açan bir grup. Bunlar bazı rapor ve ihbarnamelerle merkezi etkilemeye çalışıyorlar. Yani Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve İçişleri Bakanımız ve gibileri."

- Kürdoloji Bölümü

"Geçen yıl üniversitenin mezuniyet töreninde hem dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hem de BDP'li Emine Ayna'nın kutlama mesajları okundu. İki mesaj da törene katılanlardan alkış aldı" diyen Yıldırım, Kürdoloji Bölümünün hem iktidar ve hem de muhalefetin takdirini kazandığını vurguladı.

"Kürdoloji Bölümü Türkiye tarihinde iktidar ve muhalefeti aynı nokta etrafında bir araya getirmeyi başarabilen tek örnek olarak yerini alacaktır" diyen Yıldırım, bu bölümden mezun bazı öğrencilerin kadrolu Kürtçe öğretmeni olarak atanmasının sağlandığını iddia etti. 

- "Kürdoloji biriminin kimsenin arka bahçesinin olmadığı görülüyor"

"Kürdoloji biriminin attığı adımlara bakıldığında kimsenin bir arka bahçesinin olmadığı görülüyor. Dolayısıyla bu işin merkezdeki büyüklerimizle herhangi bir alakasının kurulması da söz konusu değil. Gözaltına alınacağımı internetten öğrendim" ifadelerini kullanan Yıldırım, hayatında ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını ifade etti.

Prof. Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnternete baktığımda, 'MAÜ Rektör Yardımcısı Yıldırım, 'örgüt kurmaktan, örgüte üye olmaktan, ihaleye fesat karıştırmaktan, yolsuzluktan ve zimmetten gözaltına alındı' yazıyordu. (Ben neymişim be abi?) Dünya tarihinde belki de ilk kez bir insan gözaltına alınacağını birkaç saat önce öğreniyor. Bir de deniliyor ki; 'Türkiye'de teknoloji geridir'. Külliyen yalan. Hangi ülkenin teknolojisi bir vatandaşa birkaç saat sonra ne olacağını bildirebilecek kadar ilerlemiş?"

Kürdoloji Bölümü'ne öğrenci alınırken bazı baskılara maruz kaldığını öne süren Yıldırım, üniversiteye sınavla alınan 500'e yakın öğrencinin toplumun herkesiminden olduğunu söyledi. 

- "Gözaltına alınma sürecim de mevzuata uygun değil"

Yaşayan Diller Enstitüsü Sekreteri Hanifi Gültekin'in emniyetteki ifadesinin çarpıtıldığını savunan Yıldırım, şöyle dedi:

"Enstitü sekreteri gözaltına alındığında verdiği ifade birkaç saat sonra teknolojik bir hızla Mardin basınında çıkmış ve üzerinde spekülasyonlar yapılarak ulusal basına servis edilmiştir. Bu ifadeler üzerinde itibarsızlaşma olgularına maruz bırakılıyorum. Gözaltına alınma sürecim de mevzuata uygun değil. Rektörlük makamı bir idari soruşturma başlatacaktı. Soruşturma neticesinde herhangi bir cezai müeyyidesinin olup olmadığına karar verecekti. Eğer yargının işin içine girmesini gerektiren bir durum var ise onu da resmi bir yazı ile bildirecekti ve süreç böylece başlayacaktı. Ama öyle olmadı. Hukuken çok yanlış başladı ve çok yanlış devam etti." 

Yıldırım, amaçlarının çözüm ve barış sürecine neye mal olursa olsun katkıda bulunmak olduğunu ifade ederek, tek amaçlarının bu olduğunu vurguladı.

- "Kişisel menfaatlerle bu kadar saldırıya geçilir mi?"

Eleştirilere açık, ancak iftira ve itibarsızlığa karşı olduklarını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Eleştirmek ayrı, akaret ayrıdır. Gelin eleştirilerinizi bana söyleyin. Ben de ekibimi toplayayım ve bundan ibret alıp bir daha da bunu tekrarlamayalım. Bu işin yolu budur. Yoksa kişisel menfaatlerle bu kadar saldırıya geçilir mi? İtibarsızlaştırma da yöntemi ve yoluna göre yapılır. Benimle hiç alakası olmayan bir dosya üzerinden, 'Mevcut vagonlardan bir tanesi de Kadri Yıldırım vagonu olsun' diye monte edip bu kadar elaleme teşhir edilip itibarsızlaştırma yapılmak istendi."

Hakkın gücünün halkın gücüyle birleştiğini ve itibarsızlaştırılmak istenirken itibarlarının 10 kat arttığını ifade eden Yıldırım, bu sayede nasıl bir sorumluluk altında olduklarını daha da iyi hissettiklerini anlattı.

- "Bu sahiplenmeye nail olmaya çalışacağız"

Yıldırım, bundan sonra daha fazla çalışmaları gerektiğini anladıklarına işaret ederek, "Bu, teveccühe, pekiştirmeye ve güven tazelemeye yönelik. Bu sahiplenmeye nail olmaya çalışacağız. Neye mal olursa olsun."

"Merkezdekiler üzerimizde oynanmak istenen oyunlara inanmadı. Yanlış başladı, yanlış devam etti. İnşallah hayırlı sonuç devam edecek" diyen Prof. Dr. Yıldırım, gözaltında bulunduğu sürede kendisine destek verenlere teşekkür etti.

- Yaşayan Diller Enstitüsü Sekreteri Hanifi Gültekin

Yaşayan Diller Enstitüsü Sekreteri Hanifi Gültekin ise sabah saatlerinde evinden alındığını belirterek, kendileri ile ilgili olmayan bir davayla ilişkilendirilip emniyete götürüldüklerini savundu.

Emniyetteki ifadesinin eksik yazıldığını ileri süren Gültekin, şöyle konuştu:

"Sadece soru sorup, kendi kendilerine yazdıkları bazı şeyleri gördük. Bazı ifade ettiğim şeyleri maalesef sabah internette gördük. Savcılıkta düzeltmeleri yaptık. Özellikle bir miktar parayı Kadri hocaya verdiğimi ve bu paranın kitap ve kütüphanede kullandığının maalesef orada yazılmadığını gördük. Bu açıdan, bu olayı düzeltmek amacıyla da olsa basın mensuplarına söyleme ihtiyacı duyduk. Bir komplo ve ihaleyle hiçbir ilgimiz olmamasına rağmen bizi birleştirip böyle bir süreci devam ettirdiler. Avukatlarımızın, bu davanın diğer davadan ayrılması gerektiğini, bunun idari bir dava olduğunu belirterek dilekçe ile başvuru yapmasına rağmen maalesef tekrar birleştirildi."

Mardin Artuklu Üniversitesi'nde (MAÜ) yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınan 29 kişiden 5'i tutuklanmış, aralarında üniversitenin rektör yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım'ın da bulunduğu 24 kişi adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmıştı.

Kaynak:Haber Kaynağı