Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (4)"Vekalet savaşlarının bir sonu vardır. Suriye'deki vekalet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur. Bu vekalet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rusya savaşacak noktaya gelmiştir

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Vekalet savaşlarının bir sonu vardır. Suriye'deki vekalet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur. Bu vekalet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rusya savaşacak noktaya gelmiştir. Bir büyük bölgesel ya da bir büyük küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Kurtulmuş, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Beşar Esed'in bir dergiye verdiği röportajda "Türkiye ile görüşülebilir" imasında bulunduğunun anımsatılması ve Esed'in bu tavır değişikliğinin arka planında ne yattığının sorulması üzerine Kurtulmuş, Suriye savaşının iç savaş olarak başladığını, 3 yıl böyle devam ettiğini, son 2-2,5 yıldır da vekalet savaşları olarak sürdüğünü belirtti.

Suriye'de aslında bölgesel ve küresel bazı güçlerin kullandıkları terör örgütleri üzerinden ülkelerin savaştığını dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vekalet savaşlarının bir sonu vardır. Onun limitleri var. Suriye'deki vekalet savaşlarının limitleri çoktan dolmuştur. Bu vekalet savaşları devam ederse, bundan sonra, daha net söyleyeyim, artık Amerika ile Rusya savaşacak noktaya gelmiştir. Bir büyük bölgesel ya da bir büyük küresel savaşın başlangıcının eşiğine gelinmiştir.

Dolayısıyla, herkes şu ana kadar vekalet savaşıyla kimin ilgisi varsa, hangi tarafın ilgisi varsa herkes gördü ki bu sürdürülebilir, maliyetine katlanılabilir bir savaş değildir. Orada Suriye rejiminin ben vekalet savaşlarındaki piyonlardan birisi olduğu kanaatindeyim. Asli bir unsur değil ama onu da bu vekalet savaşlarının aracı örgütlerinden birisi olarak görmek lazım. Onun da artık bunu gördüğü, kendisini destekleyen güçlerin de bu vekalet savaşını uzun süre devam ettirmelerinin mümkün olmadığını, bunu sağlamanın yolunun barış masasını ortaya koymak, barış masasında görüşmelerin açılması olduğunu gördüğü kanaatindeyim. Bu demeci böyle yorumlamak gerekiyor."

Kurtulmuş, 500 bin kişinin öldürüldüğüne, 6 milyon insanın göçmen haline getirildiğine, Suriye'nin bütün şehirlerinin yok edildiğine dikkati çekerek, "Artık daha yok edeceğin kim kaldı? Tek tek bütün Suriyelileri öldüremeyeceğine göre bir yerde uzlaşma noktasına gelmek mecburiyetindeydi. Ben, Esad rejiminin de uzlaşma noktasına geldiği kanaatindeyim. Ama sorun şu; Suriye halkı bu kadar eli kanlı bir diktatörle, eli kanlı bir rejimle uzlaşır mı uzlaşmaz mı?" değerlendirmesinde bulundu.

Numan Kurtulmuş, vekalet savaşlarını sürdüren hiç kimsenin, "Biz falancayı, şu veya bu grubu öne çıkarır, onlar üzerinden Suriye'deki hakimiyetimizi devam ettiririz" diye düşünmemesi gerektiğini ifade etti. Kurtulmuş, adil ve kalıcı bir barış perspektifi bulunmayan her teşebbüsün akamete uğrayacağını vurguladı.

Suriye'deki, bütün grupların, Sünnilerin, Alevilerin, Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin bir araya gelmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, Suriye'de insanların söz hakkı bulunmadığını, tek parti her şeye sahip olduğu için baş kaldırdığını ifade etti.

Milyonlarca insanı demir yumrukla idare etmenin imkansızlığının altını çizen Kurtulmuş, bu noktadan dönüşün tek yolunun, süreçlerin açılması, toplumdaki her kesimin temsil edilmesi ve uluslararası camianın da buna garanti vermesi olduğunu söyledi.

Suriye politikalarında değişiklik yapma konusundaki görüşlerini defaatle kamuoyuyla paylaştıklarını anlatan Kurtulmuş, "Türkiye'nin başına da bela olan birçok sorunun giderilmesi için Türkiye'nin de Suriye politikasının değiştirilmesi ve genel olarak Suriye'de çözüm bulmak için adım atılmasına yardımcı olacağı açıktır. Ama sonuçta Suriye, Suriyelilerindir. Suriye halkının kendisini nasıl yöneteceğini biz tavsiye edecek değiliz. Esad rejimi, Amerikalılar, Ruslar, İranlılar tavsiye edecek değildir. Suriye halkının nasıl yönetileceğine Suriye halkı karar verir." diye konuştu.

- Rusya ile ilişkiler

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in iki ayda 3 kez bir araya geldiğinin, iki ülke arasında 'Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi' anlaşmasının imzalandığının, Türkiye'den ihraç edilen ve kısıtlama olan narenciye ve diğer yaş meyve sebze ve tarım ürünlerinin Rusya'ya ithalatının önünün tekrar açıldığının hatırlatılması ve iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin ekonomiye katkısının ne olacağının" sorulması üzerine Kurtulmuş, daha önce de uçak düşürülme kriziyle başlayan süreçten hemen sonra krizin en keskin olduğu dönemde, "Ne Türkiye Rusya'dan ne Rusya Türkiye'den vazgeçer" dediğini aktardı.

Kurtulmuş, iki komşu ülke olan Türkiye ve Rusya'nın tarihsel süreçte, birçok alanda zaman zaman mükemmel, zaman zaman da sorunlu ilişkileri bulunduğunu ancak birbirinden vazgeçemeyeceğini dile getirdi.

Coğrafya, tarih, siyasi ilişkilerin bunu zorunlu kıldığının altını çizen Kurtulmuş, "Dolayısıyla bu dediğimiz çok kısa süre içerisinde gerçekleşmiş oldu. Türkiye ile Rusya arasında bir normalleşme süreci başladı." dedi.

İstanbul'daki enerji zirvesinde Putin'in konuşmasının son derece önemli olduğuna işaret eden Kurtulmuş, FETÖ'nün darbe girişimi sonrası Rusya'nın ilk günden itibaren Türkiye demokrasisine açıkça verdiği desteğin de değerli olduğunu vurguladı.

Savunma sanayi, ekonomi, turizm gibi birçok alandaki ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi gibi çok farklı alanlarda yeni bir döneme girildiğini belirten Kurtulmuş, hayırlı olmasını diledi.

- "Bütün bölgelerle iyi ilişkiler geliştirme taraftarıyız"

Bunun Türkiye ekonomisini fevkalade olumlu etkileyeceğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Ayrıca, sadece kısa dönemde değil uzun dönemde de stratejik sektörler üzerinden yapacağımız iş birlikleri, örneğin nükleer enerji, savunma sanayide yapacağımız işbirliği, Türk Akımında yapacağımız işbirliği. Türk Akımı dediğimiz şey, Rusya'nın da Türkiye'nin de en az önümüzdeki 100 yılını ilgilendiren bir meseledir. Avrupa'daki siyasi dengeleri ciddi şekilde yakından ilgilendiren bir husustur. Ondan sonrası nasıl devam edecek, Avrupa'ya gittikten sonra. Bütün buralarda Ruslarla yapılacak ortaklıklar, dostlukları da kalıcı hale getirecek. Birbirimize daha yakın hale getirecek, ekonomide, siyasette, birçok alanda Ruslarla ilişkilerimizin daha ileri noktaya gideceğini ifade etmek istiyorum.

Ancak bu şu demek değil, bazıları şimdi duyuyoruz ya da hissediyoruz, acaba 'Türkler Ruslarla ilişkisini geliştirince başka taraflarla ilişkileri kötü olur mu?' Allah, Türkiye'ye öyle bir nimet bahşetmiş ki. Türkiye şu anda eş zamanlı olarak herhalde 10'un üzerinde uluslararası ittifaka üye olan bir ülkedir. Avrupa Birliği aday üyesi, NATO üyesi, Balkan ülkelerinin, Kafkas ülkelerinin, Türk Cumhuriyetlerinin, İslam İşbirliği Teşkilatının, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatının bir parçası. Dünyada başka hiçbir ülkede olmayacak kadar çok Türkiye'nin elinde imkan vardır. Bu imkanları ne kadar iyi kullanabilirsek o kadar çok Türkiye uluslararası arenada güçlü hale gelecektir."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Türkiye bu bölgelerdeki bütün ülkelerle ilişkilerini eş zamanlı olarak geliştirebilir. Yani bir tarafla ilişkilerin iyi olması, başka tarafla ilişkilerimizin kötü olması ya da olacağı anlamına gelmez. Biz her tarafla, bütün bölgelerle iyi ilişkiler geliştirme taraftarıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Bütün bölgelerde, siyasi ilişkilerin başlangıcından itibaren hiçbir zaman doğrusal bir ilişki gelişmediğinin altını çizen Kurtulmuş, İslam dünyasıyla da Avrupa Birliği'yle de yakın ilişkilerin veya ciddi gerginliklerin yaşandığı dönemler olduğunu söyledi.

Türkiye'nin ne yaptığını ve imkanların ne anlama geldiğini bildiğini ve imkanları çok iyi değerlendirme taraftarı olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, Rusya ile ilişkilerin de bu perspektifte alındığını ve artarak sürdürülmesini ümit ettiklerini dile getirdi.

(Sürecek)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :