Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)- (Irak Başbakanı İbadi'nin açıklamaları) Uluslararası camia ve Irak merkezi hükümeti gerçekten DEAŞ ile bir savaş veriyorsa, en acil gündem maddelerinden birisi, senelerdir Musul'un kurtarılması olmalıydı. Türkiye zaten

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin, başkalarının tesiri altında bazı açıklamalar yaptığını belirterek, "Herkese, Irak merkezi hükümetine ve diğer bölgesel ülkelere de dostça bir çağrıda bulunuyoruz; bu bölgede ortaya çıkacak bir mezhep savaşının ne Sünnilere ne Şiilere zerre miktarda bir faydası olmayacaktır." dedi.

Kurtulmuş, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Başika'daki eğitim üssü nedeniyle Irak Başbakanı İbadi'nin, Türkiye’nin Irak’taki varlığına itiraz eden açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması ve "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, bunlara sert açıklamalarla karşılık verdi. Türkiye'nin Başika ve diğer askeri üslerle planı nedir? Türkiye'nin Irak’taki Başika ve diğer askeri kamplardaki varlığı devam edecek mi?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kurtulmuş, Başika konusunun yeni çıkmış bir mesele olmadığını, Irak Başbakanı'nın da bunu yeni öğrenmediğini söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin Başika'daki varlığının, Musul'un kurtarılmasıyla ilgili Irak merkezi hükümetinin bilgisi, oradaki yerel unsurların ve zamanın Musul Valisi ile Musul'u DEAŞ'tan kurtarmak için mücadele eden unsurların çağrısı üzerine başladığını anımsatarak, "Türkiye, uluslararası koalisyonun diğer ülkeleri gibi orada eğit-donat faaliyetleri içerisinde, Musul'u kurtaracak olan insanları eğitmiştir." dedi.

Türkiye'nin orada Türkmenleri, Arapları, peşmergeleri eğittiğini vurgulayan Kurtulmuş, Musul halkından 4 binin üzerinde kişinin eğitildiğini bildirdi. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bunlar hiç yokmuş, bilinmiyormuş gibi, Türk askeri oraya yeni gitmiş gibi bir algıyla bunun konuşulması çok doğru değildir. Siyasi nezaketin tamamen dışında da yani bu üslupla bunun konuşulmasının zamanı da değildir. Adama sorarlar, Musul'u DEAŞ bir günde aldığında neredeydin? O zaman da Irak'ın merkezi hükümeti işbaşındaydı. Siz koskoca Musul kentini tek bir kurşun atmadan teslim ettiniz. Oradan merkezi hükümetin ordusu çekildi ve dolayısıyla DEAŞ en önemli kazanımlarını Musul'u elde etmekle sağladı. Uluslararası camia ve Irak merkezi hükümeti gerçekten DEAŞ ile bir savaş veriyorsa, en acil gündem maddelerinden birisi, senelerdir Musul'un kurtarılması olmalıydı. Türkiye zaten bu amaçla oradadır, Musul'un halkına destek vermek için oradadır. Ama sanki bunlar hiç yokmuş gibi şimdi bunun gündeme getirilmesi 'söyleyene değil, söyletene bak' sözünü gündeme getiriyor. Herhalde başka tesirler altında, başkalarının tesiri altında, siyaseten başka bir şey söyleyemediği için Irak Başbakanı bunu söylüyor."

- "Türkiye'nin tezi çok açık"

Musul'un ve diğer Irak şehirlerinin kurtarılması konusunda Türkiye'nin tezinin çok açık olduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, Amerikalarla da merkezi Irak hükümetiyle de ve oradaki bütün ilgililerle de bu konunun paylaşıldığını söyledi.

"Biz bütün şehirlerin, o şehirlerin asli unsurları olan, orada yaşayan insanlar tarafından kurtarılmasının, daha doğrusu DEAŞ'tan kurtarılma operasyonu sırasında bu unsurların ana unsur olarak kabul edilmesinin doğru olduğu kanaatindeyiz." diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz DEAŞ'ın süpürülmesi için öncelikli olarak hava desteği vermeliyiz. Ama eğer siz 'Musul'u DEAŞ'tan kurtaracağız' diye oraya PYD'yi, YPG'yi çağırırsanız, başka bir terör grubunu, başka bir silahlı grubu oraya çağırırsanız ve o şehrin asli unsurlarından olmayan unsurları getirip o şehre yeni bir tabiri caizse 'ur' gibi sokmaya çalışırsanız bu, Irak'ta barışı sağlamaz, Musul sorununu da çözmez. Biz bu bütün şehirlerin her birisinde, orada yaşayan halkın, bundan sonra da yaşamaya devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Terör örgütlerinin bir yerde hepsinin var olduğu Suriye ve Irak topraklarında bir terör örgütünü yok ederken başka bir terör örgütüne uluslararası camianın destek vermesinin fevkalade sakıncalı, kötü bir sonuç doğuracağını biliyoruz. Onun için Türkiye'nin Başika'daki varlığı meşru bir varlıktır. Orada bize ihtiyaç bulunduğu sürece biz orada varlığımıza devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız dün meseleyi çok net ortaya koydu; Türk ordusu başkası çekil dedi diye çekilecek bir ordu değildir. İhtiyaca binaen oradadır."

Kurtulmuş, Türkiye'nin ne Irak'ın ne de Suriye'nin bir karış toprağında gözü olmadığını vurgulayarak, Türkiye'nin geçmişinden de bunun anlaşılabileceğini aktardı.

Üç kıta ve yedi denize hükmetmiş bir milletin hiçbir ülkeyi sömürgeleştirmediğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bizim tecrübemizde, petrol için o ülkelerin üstüne çökmek, onun için siyaseti bir araç olarak kullanmak, ülkeleri işgal etmek asla bizim tarihimizde yok. Bugün de yok. Ne Suriye'nin ne Irak'ın bir karış toprağında gözümüz yok. Türkiye, Başika'da varlığına devam edecektir, o bir ihtiyaca yönelik oradadır ve ihtiyacın ortadan kalkmadığı da çok açıktır. Bu ihtiyaç ne zaman ortadan kalkar? Musul tamamıyla DEAŞ'tan kurtarılıp, Musul, Musul halkının yönetimine verildiği zaman." ifadesini kullandı.

- Musul operasyonu ne zaman?

Musul operasyonun yakın olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, operasyona ilişkin farklı fikirler olduğunu ancak bu operasyon için çok geç kalındığını belirtti.

Kurtulmuş, Irak'ın en büyük şehirlerinden birinin tek silah atılmadan teslim edildiğini belirterek, "Musul halkına hayat zehir edilmiş bu süre içerisinde. Operasyon inşallah iyi hazırlanmış bir şekilde yapılır. Burada Türkiye'nin kırmızı çizgisi çok nettir; YPG, PYD unsurlarının Musul halkının başına bela edilmemesi, oranın asli unsuru olmayan böyle bir unsurun oraya getirilip konulmaması lazım. Türkiye böyle bir operasyonun hiçbir şekilde yanında olmaz." diye konuştu.

Dün eski Musul Valisi Nuceyfi'nin "Eğer Musul'a Haşdi Şabi ve Şiilerden oluşan bir grup girerse DEAŞ bunu bir propaganda olarak kullanır ve Musul halkını kendi yanına çekebilir." şeklinde açıklama yaptığının, Irak yönetiminin ise Türkiye'nin bu koalisyon içinde yer almadığını iddia ettiğinin hatırlatılması ve "Bütün bunlara rağmen Türkiye nasıl bu operasyonda yer alacak?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Nuceyfi'nin söylediklerinin son derece haklı bir perspektife dayandığını bildirdi.

- Büyük resim çok net

Kurtulmuş, Ortadoğu'da oynanan oyunun adının iyi konması gerektiğini dile getirerek, "Bunların hepsi 'puzzle'ın küçük parçaları. Büyük resim çok net. Büyük resim, mezhep çatışmaları üzerinden ve etnik kavgalar üzerinden Ortadoğu'yu Sykes Picot'nun yüzüncü yılında bir kere daha bölmek." dedi.

Bu resim görülmediği takdirde Ortadoğu'daki hiçbir siyaseti anlamanın mümkün olamayacağını ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ne işi var DEAŞ'ın burada? Nasıl oldu da DEAŞ bu kadar büyük bir silahlı varlığa, militan varlığına sahip bir terör örgütü haline geldi? Bunu önce birisi açıklasın, kimler silah veriyor bunlara? Bunların arkasındaki stratejik akıllar kimlerdir. Aynı şekilde birçok milis kuvveti, hele o bölgede hiç olmayan Haşdi Şabi gibi unsurların o bölgeye getirilmesinin mezhep çatışması çıkarılmasından başka ne anlamı olabilir. Dolayısıyla herkese, Irak merkezi hükümetine ve diğer bölgesel ülkelere de dostça bir çağrıda bulunuyoruz; bu bölgede ortaya çıkacak bir mezhep savaşının ne Sünnilere ne Şiilere zerre miktarda bir faydası olmayacaktır. Mezhep savaşları üzerinden bu bölgeyi bölüp parçalamaya çalışanlar ise Ortadoğu üzerinde emperyal hedefleri olan ülkelerdir. Bir kere bu oyunun farkına varmak lazım. Bu oyunun farkına varmadan hiçbir şekilde bir siyaset geliştirmek mümkün değil, herkes Ortadoğu'nun labirentleri arasında kaybolur, kalır.

Arapların, Türklerin, Kürtlerin, Ezidilerin, Sünnilerin, Şiilerin burada asırlardır yaşadığının altını çizen Kurtulmuş, bu unsurların asırlarca yaşamaya devam etmesinin temel tercihleri olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, etnik ve mezhebi yapının değiştirilmesi çalışmasının bundan sonra ancak düşmanlıkları artıran bir mesele olacağına dikkati çekerek, herkesin bundan kaçınması gerektiğini belirtti.

- "Ortadoğu tam bir cadı kazanına dönmüş vaziyette"

Kimsenin etnik fitneyi körükleyebilecek en ufak bir eylem içinde olmaması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Zaten Ortadoğu tam bir cadı kazanına dönmüş vaziyette. Tekrar bir bölünme senaryosunun ateşi her tarafta yakılmış vaziyette. Bizim 15 Temmuz'da yaşadığımız da aslında bu senaryonun bir parçasıdır. Eğer darbe teşebbüsü gerçekleşseydi, Türkiye çok açık bir iç savaşın içine sokulacak, bir bölünme senaryosunun parçası haline gelecekti. Dolayısıyla oyun çok açıktır, Ortadoğu'nun tekrar bölünmesi, parçalanması. Buna karşı Ortadoğu'nun halkları gerçekten kendi milli inisiyatiflerini kullanmak istiyorlarsa, bu oyuna karşı daha çok birleştirici, daha çok bütünleştirici stratejileri izlemeleri lazım. Bizim Türkiye olarak ana perspektifimiz bu. Yerel halk bu işin içerisinde olduğu, PYD, YPG gibi yabancı unsurlar sokulmadığı sürece Türkiye bu operasyonun içinde yer alacaktır. Türkiye'nin bölgedeki varlığı ve gücü hiç kimse tarafından gözardı edilemez. Türkiye başkaları 'şurada otur, buraya çekil' dedi diye başkalarının talimatıyla hareket etmez. Kaldı ki o bölgedeki her gelişme Türkiye için ulusal güvenlik meselesidir."

(Sürecek)




AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :