Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Kur’ân’ın Kadın Kahramanları (I)

Tüm insanlığa, hayat rehberi olarak gelmiş olan Kur’ân, kadın erkek herkese hitap eder. Onda, her iki cinsin problemlerinin çözümü, her iki cinsi her iki dünyada mutlu kılacak olan temel ilkeler mevcuttur.

İnsan olma bakımından olduğu gibi, Allah’a kul olma bakımından da kadın erkek eşittir. Kulluk yarışı, her iki cinse de açık olup bu yarışta zaman zaman erkekler, zaman zaman da kadınlar ileri geçmişlerdir.

İslam'ın ilk döneminden itibaren bu kutlu yarışta erkekler kadar kadınlar da yerlerini almışlardır. Tarihin görünen sayfalarına kadın kahramanların isimleri çok fazla yazılmamış olsa bile, elde edilen başarı ve başarısızlıklarda erkekler kadar, görünmeyen ya da görmezden gelinen kahramanlar olarak kadınların da katkısı ve sorumluluğu vardır.

Kur'ân, Arap dilinin kuralları gereği, genel olarak söylemini eril (müzekker) zamirler üzerine kurmuştur. Şöyle ki onun tüm insanlara yönelik genel çağrılarında eril kalıplar kullanılmıştır. Bu, erkeğin kadından üstün olduğundan değil, dilin kuralları gereğidir. Örneğin yüze yakın ayette geçen "Ey iman edenler" kalıbı, erildir ve "Ey iman eden erkekler" anlamınadır. Ama bu kullanım, kadın cinsini de içerisine alır.

Nitekim Kur’ân’ın indiği dönemde bu durum, bazı annelerimizin dikkatini çekmiş ve onlar peygamberimize gelerek şöyle demişlerdir:

"Ey Allah'ın peygamberi! Yüce Allah'ın hicret konusunda kadınları andığını duymayacak mıyım?"

Onun bu sorusu üzerine Yüce Allah şu ayeti indirmiştir: "Sizden erkek olsun kadın olsun, hiç birinizin çalışmasını boşa çıkarmayacağım. Zaten siz birbirinizdensiniz.." (3/195)

Ensar hanımlarından Ümmü Umare, yahut Esma bint Umeys Peygamberimize gelip şöyle demiştir: "Bakıyorum da her şey erkeklere, kadınların hiçbir konuda esameleri okunmuyor?"

Onun bu sorusu üzerine şu ayet inmiştir:

"Müslüman erkekler ve Müslüman hanımlar.. İmanlı erkekler ve imanlı hanımlar..İtaatkar erkekler ve itaatkar hanımlar.. Doğru dürüst erkekler ve doğru dürüst hanımlar.. Allah, onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır." (33/35)

Nitekim Peygamberimizin eşlerinden Ümmü Seleme, evinde bir gün saçlarını taratırken Hz. Peygamber'in mescidden "Ey İnsanlar" diye seslendiğini duymuş ve saçını taramakta olan kadına "Bırak sonra tararsın" demişti. Kadın, "O erkekleri çağırıyor, kadınları değil" deyince de ona "Ben de insanım, biz insan değil miyiz?" diyerek Peygamberi dinlemeye çıkmıştır.

Öte yandan Kur’ân, mesajı evrensel olsun, bütün yer ve zamanlara hitap etsin diye yer ve şahıs isimleri üzerinde çok fazla durmaz. Onda geçen erkek isimlerinin başında sınırlı sayıda peygamber ismi ve yeryüzü coğrafyasının kilometre taşı olan birkaç yerin ismi geçer.

Aynı şekilde Kur’ân’da kadın ismi de çok fazla geçmez. Ama bu Kur’ân’ın, ayetlerinde kadınlardan özel olarak bahsetmediği anlamına gelmez. Kur’ân’da yalnızca Hz. Meryem’in ismi açıkça ve pek çok ayette otuz dört kere tekrarlanır.

Bunun yanında Kur’ân, tarihe geçmiş pek çok mümin hanımdan bahseder. Pek çok konudaki örneklikleriyle her biri yolumuzu aydınlatan Kur’ân’da bahsi geçen ve her biri ayrı bir yazı konusu olan bu hanım kahramanlar ve onların hayatlarındaki ölümsüz mesajları şöylece özetleyebiliriz:

Kur’ân Öncesi Dönemdeki Kadın Kahramanlar

Hz. Havva: İlk yaratılan kadın/Eş/Ana.

Yüce Yaratıcı, Hz. Âdem’den hemen sonra onu yarattı. Zira insan hayat kadın erkek birlikte yaşamalıydılar. Öyle de oldu. Âdem ile Havva cennet hayatını birlikte yaşadılar. İlahî emre birlikte muhatap oldular. Yasak meyveden birlikte yediler. Birlikte atıldılar cennetten. Birlikte tevbeye sığındılar, birlikte affa mazhar oldular ve dünya hayatını birlikte yaşadılar. Her ikisi de insanlığın atası oldular. Ve insan yetiştirme sanatının ilk birincil ustası Hz. Havva oldu. Peygamber eşinin yar ve yardımcısı oldu hep.

Hz. Hacer: Tevekkül ehli teslimiyetçi kadın.

Hz. İbrahim’in eşleri Hz. Hacer ve Hz. Sâra, her namazda okuduğumuz salavat dualarında andığımız Âl-i İbrahim’den iki hanım efendidir. Her ikisi de hem peygamber eşidirler, hem de peygamber annesidirler. Bir düşünürümüzün dediği gibi, kadından peygamber gelmemiştir, çünkü kadınların peygamber doğurmak ve peygamber yetiştirmek gibi büyük görevleri vardı. Hz. Hacer’den bize kalan pek çok ölümsüz hatıradan biri de hac ve umre ibadetlerinin temel rükünlerinden olan sa’y (Safa ve Merve Tepeleri arasındaki yedi gidiş geliş) ibadetidir. Sa’y, kadın da olsa her insanın meşru zeminde koşturmasının, çalışıp çabalamasının gereğini vurgulayan bir eylemdir.

Hz. Sâre: Meleklerin müjdesine nail olan kadın.

Melekler, İbrahim peygamberin yanına bir evlat müjdesi ile gelmişler, onların konuşmasını Sâra Ana işitmiş ve hayretle gülmüştü. Onun melek misafirlerinin yanındaki bu duruşu ve gülüşü Kur’ân’a geçmiştir.

Hz. Meryem: Kur’ân’a adını yazdıran kadın.

Kadınbaşına kirli toplumda tertemiz kalmasını bilen iffet abidesi. O, Yahudi din baronlarının kadını insan yerine koymadıkları, hayattan tecrit ettikleri, onu sadece şehvet aracı olarak gördükleri bir dönemde yaşadı. Yüce Allah, onu Hz. Zekeriya’nın himayesinde mabede yerleştirdi. Bir erkekle beraber olmadan, ona İsa’yı lutfetti. Böylece, kadını adam yerine koymayan dünün, bugünün ve yarının erkeklerine, erkek olmadan da kadın çocuk doğurabilir mesajını sundu.

Hz. Şuayb’ın haya abidesi kızları:

Ayetlerde (28/23-25) açıklandığı üzere Onlar peygamber kızlarıydılar. Onlar peygamber eşi olmaya namzettiler. İhtiyar babaları vardı, evin dışında bir takım işleri görmek zorundaydılar. Onların utanma duyguları, erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu. Onların iffetleri yürüyüşlerine yansımıştı. Kırıtarak, cilveli yürümekten kaçınıyorlardı. Zira Kur’ân, ayaklarını yere vurmadan yürümeyi, ayak zinet seslerini bile yabancı erkeklere duyurmayı yasaklamıştı.

Firavun’un Eşi Hz. Asiye: Firavun’a rağmen iman abidesi kadın.

O, inancı uğruna şahadeti göğüsleyip ölümsüzleşirken, kötü kocaların yanında ve kötü çevre şartlarında mümince duruşun ibretli duruşunu sergiledi ve kadın erkek herkese örnek oldu. Firavun onun bedenine hükmetti belki, ama gönlüne asla hükmedemedi, imanına müdahale edemedi.

Sebe’ Kraliçesi Belkıs: Yetkin yönetici.

Hz. Süleyman döneminde Sebe’ ülkesinin başında bulunan, dirayetle ülkesini yöneten, istişaresiz hiçbir iş yapmayan, savaş konusunda son derece titiz olan donanımlı bir hanım,

Hz. Yusuf’un Efendisi Zeliha: Entrikacı kadın.

O, nefsine uyarak önce Hz. Yusuf’u ayartmaya çalıştı, sonra ona iftira etmeye kalkıştı, onu zindanlarda çürüttü. Ama sonunda hatasını anladı, pişman oldu ve tevbe etti.

Hz. Musa’nın vahye muhatap olan annesi, onun kız kardeşi ve daha bazı kadın kahramanlar mevzu bahis edilir. Bir de Kur’ân’ın indiği dönemde yaşayan hanımlardan bahseden ayetler vardır. Onlarla devam edelim inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.