Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Kur’an’da “kitap vermiş olduklarımız”

Kur’an’da Kitap verilenler (Al-i İmran, 3: 19), Kitap vermiş olduklarımız, Kitap’tan nasip verilenler (Nisa, 4: 44) Yüce Allah’ın kitap vermiş olduklarımız (Bakara, 2: 146) şeklinde hitaplar söz konusudur. Biz bu yazıda bunlardan sadece kitap vermiş olduklarımız denilen kimselere dair ayetlere ele alacağız.

Yüce Allah’ın kitap vermiş olduklarımız dediği kimseler, Kitab’ı, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır (Bakara, 2: 121). Şu ayette kitap vermiş olduklarımız denilen kimselerin, Kitab’ın ne olduğunu ve Allah tarafından gönderilen Kitapların nelerden söz ettiğini iyi bilen Kitap Ehli’nin din bilginleri olduğu anlaşılmaktadır. (Şimşek, 2012, I: 178-179): “Kendilerine daha önce kitap vermiş olduklarımız onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizlerler.” (Bakara, 2: 146).  

Hz. Peygamber’in gerçek bir peygamber olduğunu her Hıristiyan yahut Yahudi olan bilmez. Sadece onların bilginleri bunu bilebilir (Şimşek, 2012, II: 142): “Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanımaktadırlar. Kendilerini zarara sokanlar işte onlar iman etmezler.” (Enam, 6: 20).

Şu ayette kitap () vermiş olduklarımız ifadesinden kastedilen peygamberlerdir:Bunlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik vermiş olduklarımızdır. Eğer bunlar, onları inkâr ederlerse, (bilsinler ki) biz onları inkâr etmeyecek bir topluluğu onlara vekil kılmışızdır.” (Enam, 6: 89).

İnsanlar arasında hakem yüce Allah’tır. O’nun kitap göndererek insanlara verdiği hükümlere kayıtsız kalmak bir peygamberin yapacağı şey değildir: “(De ki:) Allah size açıklanmış bir şekilde Kitap indirmişken O'ndan başkasının hakemliğini mi isteyeceğim! Kendilerine Kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından hak üzere indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma.” (Enam, 6: 114).

Konu Kur’an olunca müşrikler de Ehl-i Kitap da iki gruba ayrılmaktadır. Bir kısmı Kur’an’a iman ederken bir kısmı da onu inkâra yönelip kaybedenlerden olmaktadır: “İşte böyle (geçmiş peygamberlere indirdiğimiz gibi) sana da Kitap indirdik. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız ona inanıyorlar. Şunlardan da ona iman edecek olan vardır. Kâfirlerden başkası ayetlerimizi bile bile inkâr etmez.” (Ankebut, 29: 47).

Yukarıdaki ayettekine benzer şekilde şu ayette de Kitap Ehli’nin, Kur’an karşısında iki gruba ayrıldığına işaret edilmektedir: “Kendilerine kitap vermiş olduklarımız sana indirilenle sevinirler. Fakat (aleyhteki) gruplardan onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki: Ben sadece Allah'a ibadet etmek ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnız O'na çağırırım ve dönüşüm de O'nadır.” (Rad, 13: 36). Bu bağlamda Kendilerine kitap vermiş olduklarımız ifadesinden kastedilen kimseler o Kitab’ın verilmiş olduğu İsrailoğullarıdır (Ateş, 1988, VI: 519). Kur’an’ın anlattığı hikâyeler ve getirdiği prensipler, onların Kitaplarındaki prensiplere uymaktadır (Ateş, 1988, IV: 483). Kitap Ehli’nin bir kısmı, Kur’an’ın kendi kitaplarını doğrulamasından dolayı sevinmişlerdir. Sevinç duyanların bir kısmı iman etmiş ve gerçek mutluluğa ermişlerdir. Bir kısmı ise kendilerinin de yeni dine muhatap olduklarını anlayınca diğerlerinin safına katılmış ve İslam’a kin beslemeye başlamışlardır. Kitap Ehli’nden olup İslam’ı kabul edenler daha çok Hıristiyanlar arasındandır. Bununla birlikte müşriklere nazaran İslam’ı kabul eden Kitap Ehli’nin sayısı azdır. Dinlerini tahrif etmiş ve onu kendilerine benzetmiş olanlar, yeni düşüncelere çoğunlukla kapalı olurlar. Belki de bu sebeple Kitap Ehli’nden İslam’ı kabul edenler az olmuştur (Şimşek, 2012, III: 80).

Kendi kitaplarına gerçekten inanmış ve kendi kitaplarını saptırılmış yönlendirmelerden etkilenmeden inceleyen Kitap Ehli’nin Peygamberimize inanmamaları için bir sebep yoktur. Ayrıca onların Peygamberimiz hakkında da sağlıklı bir bilgiye sahip olmaları gerekir. Çünkü onun nitelikleri kendi kitaplarında mevcuttur (Şimşek, 2012, IV: 67). İşte bu samimi kimseler hakkında Kur’an şöyle demektedir: “Bundan önce kendilerine kitap vermiş olduklarımız buna inanırlar.” (Kasas, 28: 52).

 

Ateş, Süleyman, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, 12 c., Yeni Ufuklar Neşr., İstanbul, 1988.

Şimşek, M. Sait, Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, 5 c., Beyan Yay., İst., 2012.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.