Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Kur’an’da “Allah’ın samimi kulları hariç.” ifadesi

“Allah’ın samimi kulları hariç (İllâ ‘ibâdallâhi-lmuḣlesîn).” ifadesi, sadece Mekki bir sure olan Saffat suresinde dört defa geçmektedir. Bu yazıda ilgili ayetler değerlendirilecektir.

Mecnun bir şair diye Hz. Muhammed’e hakaret eden müşrikler, ilahlarına bağlılıklarını bildiriyorlardı (Saffat, 37: 36). Hâlbuki elçi, hakkı getirmişti ve bir türedi olduğunu iddia etmiyordu. O, önceki peygamberler zincirinin son halkasıydı (Saffat, 37: 37). Bu inkârcılar, azap ile tehdit edildiler (Saffat, 37: 38). Uğrayacakları azap, yaptıklarına göre olacaktır (Saffat, 37: 39). Yanlışlarından vazgeçerlerse azaptan kurtulurlar: “Allah'ın samimi kulları hariç.” (Saffat, 37: 40). Azaba uğramamak için şirkten uzak durmak, yalnızca Allah’a kulluk etmek gerekir. Hayatın bir alanında Allah’a itaat, diğer alanında tağutlara gönüllü itaat olmaz. Tevhid, itaatte parçalanma kabul etmez. İnanç ve uygulamada itaatin tümü Allah’adır. Ona samimi bağlanışın ilkeleri Peygamber’e (s) bildirilmiştir. Bu doğrultuda hareket edenler, yaptıklarının karşılığını en az on katıyla alacaklar ve azaba uğramayacaklardır (Enam, 6: 160). Samimi kullara cennette türlü meyveler (Saffat, 37: 42), tahtlar (Saffat, 37: 44), kadehler dolusu içecekler (Saffat, 37 45), eşler (Saffat, 37: 48) verilecektir.

Cehennemi hak eden kimseler (Saffat, 37: 68), dünyada yaşarken ilke olarak peygamberlerin değil, atalarının izinden gitmeyi belirlemişlerdir; fakat atalarının yanlış yolda olmaları onları ilgilendirmektedtir (Saffat, 37: 69). Atalarının izinden giden müşrikler, bu yanlışlarını coşkuyla sürdürmektedirler (Saffat: 37: 70). Allah bir nimet olarak peygamberleri aracılığıyla doğru yolu göstermişse de (Saffat, 37: 72) inkârcılar bu nimete kayıtsız kalmış ve cezalandırılmışlardır (Saffat, 37: 73). Allah’a şirk koşmayanların durumu ise farklı olmuştur: “Allah'ın samimi kulları hariç.” (Saffat, 37: 74). Allah’a içtenlikle bağlanan kullar, vahye ve elçiye tabi olmuşlar, atalarının yanlış uygulamalarını bir kenara koymuşlar ve Allah’a şirk koşmamışlardır. Bu iyi hal, onları azaptan korumuştur.

İlyas peygamber, kavmini Allah'tan korkmaya davet ediyor ve onları şirkten alıkoymaya çalışıyordu; çünkü her şeyi yaratan Allah’a kulluk etmek lazımdı; O’nun yarattıklarının bir kısmının O’nun ortakları olduğunu söylemek kabul edilemez bir iddiaydı (Saffat, 37: 124-126). Bu hak çağrıya uymaktansa onu yalanladılar. Onların nankörlüklerinin bir cezası elbette olacaktır (Saffat, 37: 27). Cezadan kurtulmanın kimler için mümkün olduğu ayette şöyle belirtilir: “Allah’ın samimi kulları hariç.” (Saffat, 37: 128). Onlar azaba uğramayacaklardır; çünkü Allah’a kulluk bilinciyle yaşamışlar ve O’na ortak koşmamışlardır.

Müşrikler, sanki delilleri varmış gibi meleklerin dişi olduğunu ileri sürmektedirler (Saffat, 37: 150). Allah’ın, kızları oğullara tercih ettiği (Saffat, 37: 153), Allah ile cinler arasında da bir akrabalık bağı olduğunu da söylüyorlardı. Hâlbuki yalancıları bekleyen şey cehennemdir (Saffat, 37: 158). Allah, onların yakıştırdıkları niteliklerden uzak ve yücedir (Saffat, 37: 159). Bu kanıtsız iddialarda, insanlar ittifak etmiş değildir: “Allah'ın samimi kulları hariç.” (Saffat, 37: 160). İçtenlikle Allah’a bağlananlar şirk koşmazlar. Kâfirlerin Allah hakkında söyledikleri aslı astarı olmayan inançları reddederler.

Görüldüğü gibi “Allah’ın samimi kulları hariç.” ifadesinin geçtiği ayetlerde müşriklerin peygambere hakaretlerinden, azaba uğrayacaklarından, vahyin değil atalarının izinden gittiklerinden, hakka uymayıp onu yalanladıklarından, delile dayanmaksızın meleklerin dişi olduğunu iddia ettiklerinden söz edilmektedir. Samimi kullar ise bu yanlışlardan uzak dururlar ve Allah’tan ödül beklemeyi hak ederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.