Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Kur'an Hz. Peygamber (s)'i de uyarır mı?

Hz. Peygamber (s)'in karar ve davranışlarından dolayı zaman zaman Allah tarafından uyarıldığını görmekteyiz. Bu da onun Allah'ın yönlendirmesi ve gözetimi altında olduğunu, O'nun tarafından karar ve uygulamalarının sürekli kontrol altında tutulduğunu göstermektedir. Bu uyarılar, aynı zamanda Hz. Peygamber (s)'in kendi başına hüküm koyucu olmadığını gösterdiği gibi; onu beşer üstü konuma çıkaran, Allah'ın (haşa) küçük bir görünümü düzeyine yükselten, her söz ve davranışı vahiymiş gibi algılayan, abartma ve yüceltmelerle onu örnek alınamaz bir düzeye çıkaran bütün söylem ve anlatımların yanlış olduğunu da göstermektedir (Sarmış, 2007, II: 215). Bu yazıda, Hz. Peygamber (s)'e yönelik uyarıları içeren ayetleri ele alacağız.

Bedir savaşının Müslümanların lehine sonuçlanacağı netleşmeden, Hz. Peygamber (s) müşriklerin bir kısmını esir alınca -yani hapsedince (Taberi, 2000, XIV: 58)- Allahu Teala onu şöyle uyardı: "Hiçbir Peygambere yeryüzünde kesin galibiyet sağlamadan esir almak yaraşmaz. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah azizdir, hakimdir. Eğer Allah'tan bir yazı (hüküm) bulunmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu." (Enfal, 8: 67-68).

Rasulullah (s)'ın uyarıldığı bir diğer nokta, bahane uydurarak savaştan kaçan münafıklara izin vermesi nedeniyledir: "Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler kimler, gerçekten yalancılar kimlerdir, bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin?" (Tevbe, 9: 43). Ne var ki, ayetten de anlaşılacağı gibi o bu davranışından dolayı affedilmiştir.

Kur'an, Allah'ın helal kıldığı şeyi Rasulullah (s)'ın "eşlerinin hatırı için haram kılma yetkisi"nin olmadığını (Sarmış, 2007, II: 216-217) şöyle belirtmektedir: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?" (Tahrim, 66: 1-3). " Eşlerinin rızasını arayarak" ifadesinden Rasulullah (s)'ın -Hz. Ayşe'nin gönlünü etmek için- helal olmasına rağmen cariyesi Mariye'yi kendine haram kıldığı söylense de (Taberi, XXIII: 477) doğru olan ayetteki "eşlerinin rızasını" şeklindeki lafzı "bir eşinin rızasını kazanmaya çalışmak"la sınırlamamaktır.

Gözleri görmeyen adamın dini öğrenme isteği karşısında Hz. Peygamber (s)'in başka birini önceleyen tavrı şöyle eleştirilmektedir: "(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü. Kendisine âmâ geldi, diye. Ne bilirsin, belki o temizlenecek? Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek. Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince, Sen ona yöneliyorsun. Onun temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen, Allah'tan korkarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun." (Abese, 80: 1-10). Bu uyarı aynı zamanda bütün Müslümanlar için bir yöntem ve davranış modeli konusunda da bir öğretimdir (Sarmış, 2007, II: 218).

Kur'an Müslüman olmayanların Allahu Teala tarafından affedilmesini talep etmenin yanlışlığı konusunda da Rasulullah (s)'ı uyarmaktadır: "Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur." (Tevbe, 9: 113). Said b. Müseyyeb'in babasından aktardığına göre bu kişi Hz. Peygamber (s)'in amcası Ebu Taliptir (Beğavi, 1997, IV: 100).

Süfyan b. Uyeyne kanalıyla Ali b. Hüseyin'den yapılan nakle göre, Allahu Teala Rasulullah (s)'a Zeyneb'in onun eşi olacağını bildirmişti. Ne var ki, Zeyd eşini şikâyete geldiğinde Hz. Peygamber (s) bunu gizlediği (Taberi, 2000, XX: 274) için uyarıldı: "Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye, 'Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork!' diyordun da içinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun." (Ahzab, 33: 37).

Hz. Peygamber (s) bir Yahudinin haklı olduğu bir konuda haksız pozisyondaki Müslümanı tercih etme ihtimali karşısında uyarılmaktadır: "Biz sana Kitab (Kur'ân)ı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma!" (Nisa, 4: 105).

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (s) de zaman zaman yanılmakta ve Allahu Teala onu uyarmaktadır.

Beğavî, el-Hüseyin b. Mesud el-Ferra (ö. 510), Meâlimu’t-Tenzîl, 8 c., 4. bs., Daru Tayyibetin Li’n-Neşri ve’t-Tevzi’, Beyrut, 1997.

Sarmış, İbrahim, Hz. Muhammed’i Doğru Anlamak, 2 c., 3. bs., Ekin Yay., İst., 2007.

Taberi, Muhammed bin Cerir (ö. 310), Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 24 c. Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum